Bir yıl önce Şilililer faşist Sebastián Piñera hükümetine ve uygulamalarına karşı ayaklanmıştı. 18 Ekim’de başlayıp neredeyse 6 ay süren isyan ve ayaklanmalar, pandeminin yayılması nedeniyle durulmuştu. Ancak bu, halkın gittikçe ağırlaşan yaşam koşullarını ve sorunlarını katladı.
Ve ayaklanmanın 1. yıldönümünde Şili halkları yeniden caddeleri, meydanları doldurdu. Hal, bayraklar, dövizler, resim ve danslarla başkent Santiago’daki eski adı İtalia Meydanı olan Onur (Haysiyet) Meydanı’nda toplandı, hükümet karşıtı sloganlarını haykırdı. Covid-19 salgını, bu protestoların gerçekleşmesini engelleyemedi. Kısa sürede bir milyonu aşkın kişi sokaklardaydı. Eşitlik ve yeni anayasa oluşturulmasını istiyorlardı; ve elbette Pinera’nın koltuğunu bırakmasını...
Kısa sürede Carabineroların saldırısı başladı. 40 binden fazla polis görevlendirilmişti bu eylemleri bastırmak için. Yaklaşık 107 eylemde 580 kişi gözaltına alınırken, kıyı kentleri Viña del Mar ve Valparaíso'da polis barikatlar kurdu, gaz bombaları ile saldırdı. Halk ise pek çok noktada polis saldırılarını durdurmak için barikatlar kurdu.
Halka uyguladığı vahşi saldırılar ve katliamlarla ünlenen carabinerolar, bu eylem sırasında bir genci daha öldürdü…
Protesto eylemlerine katılan Aníbal Villarroel ismindeki genç, polis kurşunlarıyla hayatını kaybetti, pek çok kişi de yaralandı. Polisin saldırıları kitleyi daha öfkelendirirken, sosyal medyaya ateşe verilen kilise fotoğrafları yansıdı.