DİSK Araştırma Merkezi DİSK-AR, dün Covid-19 salgınının çalışma yaşamına etkilerine dair yaptığı saha araştırmasının sonuçlarını paylaştı. DİSK’in açıklamaları, aylardır sokaktaki insanlardan tutun, ekonomistlere, sağlık uzmanlarına kadar pek çok kimsenin söylediklerini bir kez daha söylemiş oldu.
Salgın nedeniyle istihdam ve iş kaybı 13 milyon düzeyine, geniş tanımlı işsizlik ve istihdam kaybı oranı %39'a ulaştı, yüzlerce işyeri kapandı. İşçiler gelir kaybı yaşadı, ekonomik zorluklarla karşılaştı. İŞKUR ve diğer yardımlar işçilerin gelir kaybını telafi etmedi.
Kısa dönemli yoksulluk ya da gelir kaybı değildi yaşanılan sadece. İşlerini ve yaşamlarını kaybetmemiş olanlar dahi işleri ve gelecekleri ile ilgili kaygılarla dolu...
Peki ya kayıtsız, güvencesiz çalışan, pandemi sürecinde hastalıktan ölümle açlıktan ölüm arasında seçim yapmak zorunda bırakılanlar... Kendi yaşamları ve ailelerinin yaşamları patronların iki dudağı arasında olanlar, üst üste servislerde yasaklar hiçe sayılarak fabrikalara taşıdılar, yine fabrikalarda hiç bir önlem olmadan hasta ve sağlıklı işçiler iç içe çalıştırıldılar. Hastalandıklarında yine suçlu onlar oldular, hastaneye gittiklerinde işten atıldılar. Seslerini yükselttiklerinde işten atıldılar.
İşçilerin %63’ü kısa çalışma, uzaktan çalışma, evden çalışma, dönüşümlü çalışma ile karşı karşıya kaldı. %36’sı gelir kaybı yaşadı, fazla mesai ya da sosyal hakların hiç birini alamadılar. İşçiler bu dönemi borçlanarak aşmaya çalıştılar. Ve bu süreçten en ağır etkilenen kadın işçiler oldu. 65 yaş üzeri evlere kapandığında, okullar-kreşler kapatılınca kadınlar işten ayrılmak zorunda kaldı. Ekonomik güçleri azalan işçi ve emekçiler daha sağlıklı-güçlü besinlere ihtiyaçları olan bu süreçte daha ucuz beslenmeye yöneldiler, bağışıklıkları zayıfladı...
Yapılan araştırmalar, hazırlanan raporlar elbette çok değerli. Ancak bunların hepsi kayıtlı işyeri ve işçileri kapsıyor. Çalışacak arazi bulamayan mevsimlik tarım işçileri, aileleriyle birlikte açlığa ve ölüme mahkum ediliyor. Kayıtdışı atölyelerde çalışan işçiler hem ekonomik güvenceden, hem de sağlık önlemlerinden mahrum çalışıyor. “Normalleşme” ile tıklım tıklım hale gelen otobüs ve minibüslerde işe, alışverişe, hastaneye gidiyor işçi ve emekçi halklar. Yarın okullar açılacak ve bu kalabalıklara öğrenciler de eklenecek...
Tüm araştırmalar-araştırmacılar, uzmanlar, profesörler sorunları ve yaşananları ortaya koyuyorlar. Ancak hiç bir araştırma, uzman bu sorunları çözemez, çözemeyecek. Yaşanan tüm sorunları, açlıktan ölmekle hastalıktan ölmek arasında kalan işçi ve emekçiler çözecek. Bu uzlaşmaz sınıf çelişkisinin kazananı işçi sınıfı ve emekçiler olacak.