İstanbul' da metrobüs çilesini çekenler bilir. Herkesin acelesi vardır bu şehirde. Her şey çok hızlı gelişir. İstiflenmiş otobüslerle gideriz her yere. Otobüste bir yere tutunabilirseniz şanslısınızdır. Zaman da geçmez hani. Kitabın da en heyecanlı yerinde kalmıştım. Çekalı yoldaşlarla yeni bir operasyona gidiyorduk. Yolda da lanet okuyorduk karşı-devrimcilere…
İşimizi severek yapıyoruz orası ayrı. En iyisi telefon ile oyalanayım diyerek elimi cebime atıyorum. Bakalım ne varmış sosyal medyada. Dokunmatik ekranda baş parmağım gidiyor geçmişin derinliklerine ve o haberle karşılaştığım an; zaman, mekan kayboluyor...
Yoldaşlarımın mektupları, birilerinin ellerinde. Merakla okuyorlar, başları eğik, gözleri nemli, "Koruyamadık yoldaş!" diyor biri. Stalin fotoğrafına sarılıyor bir başkası. Beni görmüyorlar. Geziniyorum SSCB topraklarında. Ellerim toprağını avuçluyor. Nazilere geçit vermeyen yoldaşlarımın yürek atışlarını duyuyorum. Tüm dünyaya savaş açmak... yetti be diye haykırmak istiyorum. Mektupların başına toplaşıyoruz. Heyecanlıyız. Yoldaşlarım ne hayaller kurmuş merakla açıyoruz her bir mektubu. 1967’de yerleştirilmiş bu kapsül. Karadeniz diplerinden çıkartılmış. Sosyalist Vatanın dört bir yanında yaşlı genç demeden yoldaşlar bu güne mektuplar yazıyor. Şu an nasıl yaşandığını hayal ediyorlar. "Herhalde Komünizm gelmiştir." diye yazıyor birinde. Çocuk bir yoldaş: "Dondurma ücretsiz olacaktır ve ödevlerimizi robotlar yapacaktır" diye yazmış. Başka bir yoldaş; " Kıskanıyorum sizi böyle harika bir ülkenin 100. yılını kutluyorsunuz" diyor. Tam şuan tesadüf ki Ahmet Kaya "Olmasaydı sonumuz böyle.." diyor, yürek yakıyor. Bir başka yoldaş; "Uzaya yerleşilmiştir çoktan ama dünyayı unutmayın" diyor ve ekliyor "Ölümsüzlük meselesi çözüme ulaşmıştır…"
Dönemin ünlü radyo spikeri Yuri Levitan “Sevgili yoldaşlar, bizleri iyi yadedin. Sizlerin barış, iyilik ve komünizm bayrağını gururla taşıyacağınıza ve emin ellere Komünizmin bayrağını teslim edeceğinize inanıyoruz.”
Hani olur ya, çok şey söylemek istediğiniz anlar olur, ama düğüm düğümdür boğazınız. SSCB'li yoldaşlara şunları söylemek isterdim; “Yoldaşlar 2017’den geliyorum. Görüyorum ki; zaman kapsüllerine heyecanla umutlarınızı yazıyorsunuz. Yazınız yoldaş kapsülleri gömdükten sonra 100. yıldan bahsedeceğim sizlere. Bakmayın mahzun yüzüme, telaşlanmayın. Mücadelenin içerisinden geçerkenki zorluklarımız gözlerimde gördükleriniz, yıldırmasın, korkutmasın. Geleceğimiz hala aynı ışığın yolunda ilerliyor. Öncülerimiz yolumuzu aydınlatmaya devam ediyor yoldaşlar.
Mücadele aralıksız ve çetin hesaplaşmalarla geçiyor. Alanda bulunanlar rahat bir nefes alıyor. Öncelikle belirtmek isterim ki, her proleterin ortak vatanı SSCB, 2017’de kapitalist sistemle yönetiliyor. Halkımız en derin coşkusuyla sosyalizme geri dönüşün yollarını arıyor. Her sözüm bir gülle gibi düşüyor yere. "Yalan" diyor biri, başka biri "Olamaz" diyerek hıçkırıklarla ağlıyor.
Uğultular volkan oluyor. Arı kovanı misali... İşçi arılar öfkeli... Halkımız; Stalin dönemiyle ilgili eleştirilere, tüm kara propagandalara karşı Stalin posterlerini taşıyarak cevap veriyor tüm kapitalist devletlere. Sosyalist devletimizi yıkmış olabilirler, ama Sosyalizm'i yok edemezler. Yoldaşlar tüm dünya devrime koşuyor, her yerde ayaklanmalar bütün eskiye ait olanı yıkacak ölçüde genişleyip derinleşiyor.
Kapitalist Rusya' da gerçekleşen gençlik festivali kapsamında 100. Yıl kutlamaları yapıldı. Tüm dünyadan genç yoldaşlar katıldı. Devrime aşık olduk yoldaş, hasretle koşuyoruz sevgilimize. Özlemlerimizi gidereceğiz...
Dünya proletaryası sizin şu an 1967 yılındaki yaşamınızı 2017’de özlemle anıyor, yaşamak için mücadele ediyor. Ekim devriminin 100. yılına yetiştiremedik ama Türkiye ve Kürdistan Devrimi doğum anına en yakın sancılar içinde. Dünya proletaryası, Şanlı Ekim Devrimi'yle başlayan Proleter Devrimler tarihinde komünizmin bayrağı çevresinde toplaşıyor. Torunlarınız devrimimizi koruyamamanın üzüntüsünü yaşarken, sosyalizme varmak için yollar kanallar arıyorlar.
Yaptığınız hiçbir emek boşa gitmedi, öğrendiklerimizle daha güçlü yürüyoruz karanlığın üstüne. Kızıl Meydana varmak isteyenler burjuvazi tarafından engellense de, kitleler kızıl meydanın çevresindeydi 7 Kasım günü.
Şan olsun Ekim devrimini yaratan Proletaryanın Partisine der Enternasyonal marşını okurduk hep beraber”
Durağa yaklaşmıştım otobüs de boşalmış yoldaşların yanına gittiğimden beri. Haberleri okumaya devam ediyorum. Antakya Mücadele Birliği okurları ev baskınlarıyla gözaltına alınmış. Avukatlarıyla görüştürülmüyor. Gözaltı süreleri 7 güne uzatılmış.
Yoldaşların yanına tekrar varıyorum... tekrar kürsüye çıkıyorum. "Bitmedi bu kavga sürüyor ve sürecek yer yüzü aşkın yüzü oluncaya dek" diyorum… Hep birlikte slogan atıyoruz 1967’de. Komünizmin yolunda Leninist saflara... İşlerim olduğunu söyleyip ayrılıyorum yoldaşların yanından…
Daima..
İstanbul’dan Bir Leninist