Bayram geldi gelmesine de bir çok insanın kan damlıyor yüreğine!
Kimlerin mi?
Koronavirüse rağmen bayramda bile çalışmak zorunda olanların; işsizlerin, bayramda çocuklarına elbise, ayakkabı, şeker alamayanların; cebinde çocuklara harçlık verecek parası olmayanların; çocukları hapishanede olan, ağır “ceza”lar almış anne ve babaların; yıllarca çocuklarından bir haber alabilmek için oradan oraya koşan, çalmadık kapı bırakmayan ve tüm baskılara rağmen aramaktan vazgeçmeyen kayıp yakınlarının, Cumartesi Annelerinin; bırakın kendi kaderini tayin hakkını, en temel yaşamsal haklarını bile elde edemeyen, iradelerine ipotek konulan yoksul Kürt halkının; hâlâ Kerbelayı yaşayan yoksul Alevilerin; her gün erkek şiddetine kurban giden kadınların; ötekileştirilen, hor görülen LGBTİ+ bireylerin; gelecekleri karartılan gençlerin; dinci faşizmin baskı ve işkencesi altında susturulmaya, sindirilmeye çalışan milyonlarca insanın; baştakilerin oradan oraya savaşa sürdüğü, her gün ölümle burun buruna olan yoksul emekçi çocuğu askerlerin... ve daha daha nicelerinin!
Ama “ezilenlerin bayramı” olan devrim de yaklaşıyor! O büyük gün geldiğinde bugün “yüreğine kan damlayan”lar ağız dolusu gülebilecek geleceğe umut ve sevinçle bakabileceklerdir!