Dinci faşizm bariz yenilgiyi bile zafer edalarıyla sunmada çok mahir. Macron Türkçe mesaj atınca “Macron’u Türkçe konuşturduk” diye böbürlenmeler, Yunanistan’ın önşartını yerine getirirken “gemiyi bakıma aldık” demeler... AKP sözcüsü ise, Oruç Reis’in “bakıma alınmasına” gönderme yaparak “sakın fırsatı kaçırmayın ha” edasında “diplomasiye fırsat” açıklaması yapıyor! Gerçekten hepsi evlere şenlik.
Oysa Doğu Akdeniz'de yaşanmakta olan dört başı mamur bir bozgun. Ne efelenmeler sonuç verdi, en atıp tutmalar. Karşı tarafa geri adım attıramadıkları gibi, karşılarında sürekli genişleyen bir cephe buldular. Nihayetinde Avrupa Birliği ültimatom ayarında açıklamayla kestirip attı. Bunun üzerine AB’nin sopasının gölgesinde havuca meyletmeye başladı hükümet.
Baktılar pabuç pahalı, Oruç Reis çekildi kızağa. Sonra muazzam bir diplomasi aşkı türedi birden bire! RTE, BM’ye “bölgesel konferans” çağrısı bile yaptı. Tabii her zamanki gibi, geri adım atarken tehdit sopasını sallamayı ihmal etmeden:
“Anlaşmazlıkların samimi bir diyalogla, uluslararası hukuk temelinde, hakkaniyete uygun biçimde çözümü öncelikli tercihimizdir. Ancak, aksi yöndeki hiçbir dayatmaya, tacize, saldırıya asla müsamaha göstermeyeceğimizi de açıkça ifade etmek istiyorum. Doğu Akdeniz’deki kıyıdaş ülkeler arasında diyalog ve iş birliğini tesis etmeye yönelik çağrımızı burada tekrarlamak istiyorum. Bu amaçla, tüm bölge ülkelerinin hak ve çıkarlarının göz önünde bulundurulduğu, içinde Kıbrıs Türklerinin de yer aldığı bölgesel bir konferans düzenlenmesini teklif ediyoruz. Bölgedeki krizin sebeplerinden biri de, 1968 yılından bu yana aralıklarla devam eden müzakerelerde Kıbrıs meselesine adil, kapsamlı ve kalıcı bir çözüm bulunamamasıdır. Çözümün önündeki yegane engel, Rum tarafının uzlaşmaz, hak tanımaz, şımarık yaklaşımıdır.”
Şımarık veya değil, çıkan sonuç nedir? Üstelik tüm bu arama tarama işlerine dayanak yapılan Trablus ile imzalanan mutabakat, İhvancı Sarrac’ın Ekim sonunda gerçekleşecek istifasıyla iyice zora girecek.
Doğu Akdeniz cephesi tersine mehter adımlarıyla bozguna dönüşürken, Ankara’nın “Ermenistan-Azerbaycan ajandası” açılıyor tekrar.
Önce RTE, Aliyev’i arayıp “Bakü'nün Ermeni ve Bolşevik işgalinden kurtuluşunun 102. yıl dönümünü kutlayarak” Azerbaycan’a desteğini sunuyor. Burada bahsi geçen “kurtuluş”, İngilizler eliyle Bakü Halk Komiserleri’nin Beyazlar’a verilmesi, hepsinin kurşuna dizilmesidir.
Ardından Arap basınına bir haber düşüyor: Suriye’deki dinci faşist çeteler Azerbaycan’a gönderilmektedir.
Türkiye’nin kurduğu ÖSO şemsiyesindeki çetelerden paralı asker olarak bin tosuncuk Azerbaycan tarafından kiralanmış. Haberi bizzat bu çetelerin kendi kaynakları duyurdu. Ardından YPG kaynakları yüzlerce çetenin Kilis üzerinden Türkiye’ye geçtiğini, sevkıyatın hedefinin bilinmediğini aktardı. Derken işin rengi iyice belirginleşmeye başladı.
MİT, Azerbaycan için Suriye’de adam topluyor. Maaş 2 bin dolar. Tıpkı Libya'daki gibi! Durun, bitmedi daha. MİT, çetelere maaşın TL olarak ödeneceğini, dolar-TL kurunun da TC Merkez Bankası’nın kuruna göre belirleneceğini söylüyor. İş iyice mal pazarlığına dönmüş durumda anlayacağınız! O kadar ki, ÖSO’cular bir parça bozuluyorlar bu duruma. Malum, TL hızla erimekte dolar karşısında.
Azerbaycan söz konusu olduğunda Ankara’nın resmi söylemi “tek millet, iki devlet” şeklinde. (Hadi bu sözdeki millet anlayışı ile Kürtler söz konusu olduğunda Ankara’nın “Türk tanımı etnik değildir” diye zırvalaması arasındaki bariz çelişkiyi şimdilik görmezden gelelim.) “Millet”in tekliği tartışılır ama, dinci çeteleri kullanma konusunda Ankara-Bakü ortaklığı su götürmez! Hem de en bayağı mal pazarlığı haliyle...
Dinci çetelerin Azerbaycan yolunu tuttuğu haberlerinden sonra Azerbaycan-Ermenistan sınırında gerilim yükseldi, bir Azeri asker hayatını kaybetti ve bir İHA düşürme haberleri geldi. Ardından Türkiye'den art arda açıklamalar yapıldı.
Savunma Bakanlığı twitterda, “Yukarı Karabağ'ı hukuksuzca işgal eden Ermenistan, şimdi de Tovuz bölgesindeki ateşkesi ihlal ederek, bir kahraman Azerbaycan askerimizi şehit etti. Şehidimize Allah'tan rahmet, tüm Azerbaycanlı kardeşlerimize başsağlığı dileriz. Ermenistan ateşle oynamayı derhal kesmeli” şeklinde bir mesaj yayımladı.
Sonra Çavuşoğlu “Ermenistan’ı saldırganlığa son vererek aklını başına toplamaya çağırıyorum. Can #Azerbaycan’ın haklı davasında daima yanındayız” dedi.
AKP adına Sözcü Çelik “Ermenistan ateşle oynadığını bilsin” açıklaması yaptı.
Böylece anlamış olduk ki dinci çetelerin kullanılacağı yeni saha “ısıtılmaya” başlanmıştır. Ermenistan’da sahada Rusya’nın askeri varlığı söz konusuyken Türkiye doğrudan askeri hamlelere girişemez. Ama bu dinci çeteleri kullanmayacakları anlamına gelmiyor. Üstelik maaşı Aliyev’den dolar olarak alıp dinci çetelere TCMB kuru üzerinden TL olarak ödeyecekler!
Ne diyelim, yeni bozgun cepheniz hayırlı olsun!