Britanya genelinde ırkçılık ve faşizm karşıtı gruplar, aşırı sağcı şiddetin artmasına tepki olarak bir dizi karşı gösteri düzenliyor.

İngiltere'deki anti-faşist gruplar aşırı sağa karşı bu hafta sonu eylemlere hazırlanıyor. Geçtiğimiz hafta boyunca aşırı sağcı gruplar, İngiltere'nin kuzeybatısındaki Southport'ta üç çocuğun trajik bir şekilde bıçaklanarak öldürülmesinin ardından kamuoyundaki konuya ilişkin söylemleri istismar ederek İngiltere genelinde bir dizi şiddet eylemini kışkırttı.

Yas tutan kasabaların ruh halini istismar eden aşırı sağcı gruplar, olayın içeriğini çarpıtarak bu durumu nefret güdümlü, ırkçı ve İslamofobik söylemlerine alet ettiler. Öldürülen çocuklar için tutulan nöbetlerin ardından yüzlerce kişi Southport'a ve kuzeydeki diğer kasabalara gitti, ancak bu durum şiddetli çatışmalara yol açtı. Saldırganlar, içinde insanların bulunduğu camileri kuşattı ve camilere saldırdı, polis araçlarını ateşe verdi ve yerel dükkanları tahrip etti.

Southport'taki aşırı sağcıların yarattığı yıkımın ardından, diğer bölgelerde de topluluk üyelerine yönelik saldırılara ilişkin haberler dolaşmaya başladı. Göçmenlerin yaşadıkları bölgelerdeki ibadet yerleri hedef alınırken, ırkçılık karşıtı İngiliz halkı ise olası saldırılara karşı göçmen mahallelerinde nöbetler tutuyor. Aşırı sağcı çeteler birçok binaya saldırırken, göçmenlere ücretsiz hizmet sunan Citizens of Advice (Yurttaşlara Tavsiyeler) kurumunun ofisini de ateşe verdi.

Southport'taki olaya karşı gelişen öfke sinsice ve ırkçı grupların yönlendirmesiyle tüm göçmenlere yöneltilmiş, bu da Patriotic Alternative (Yurtsever Alternatif) gibi faşist örgütler ve Tommy Robinson adıyla da bilinen İngiltere Savunma Ligi'nin kurucusu Stephen Yaxley-Lennon gibi ırkçı figürler tarafından propagandası edilen İslamofobi ile uyumludur. Aşırı sağ karşıtı Hope Not Hate (Nefret Değil Umut) grubu olayların ardından yaptığı açıklamada, “Southport'ta sergilenen öfke patlaması, çocukların vahşice öldürülmesinden duyulan katıksız ve anlaşılabilir dehşetin, kökleşmiş toplumsal İslamofobi ve gerilimleri alevlendirmek isteyen belirli çevreler tarafından yayılan kasıtlı ve yanlı bilgilerin sonucudur.” dedi. Olaylara tepki olarak, topluluk üyeleri ertesi gün enkazı temizlemek ve saldırılardan etkilenen insanlara destek olmak için bir araya geldi.

Reform UK'den (Britanya’da Reform) Nigel Farage gibi isimler Southport'taki olayların sonuçlarından çıkar sağlarken, aralarında rapçi Lowkey'in de bulunduğu aktivistler, saldırıların münferit olaylar olmadığını, “Belirli kurumlardaki büyük güçlerin onlarca yıllık doğrudan faaliyetlerinin meyvesi” olduğunu savunuyor. Önümüzdeki günlerde Manchester, Lancaster ve Leeds gibi en az iki düzine şehirde daha ırkçı mitingler planlanırken, yerel topluluklar dayanışma ve birlikte yaşamayı teşvik eden karşı etkinlikler örgütleyerek bu saldırıların karşısında durma sözü verdi.

Ardı ardına başa gelen Birleşik Krallık hükümetleri Müslüman toplulukları sürekli olarak şeytanlaştırmış ve işçi sınıfı ile göçmenleri karşı karşıya getirmiş, kemer sıkma önlemleri ve ücret sınırlamaları ise herkes için sosyal güvenlik ortamını aşındırmıştır.

“Bu tür saldırıların tekil olmadığı ve devlet güçlerince örgütlenerek gerçekleştirildiğini sadece Britanya’da değil, yaşadığımız topraklarda da tanık olduk. Emperyalist-kapitalist dünya çökerken sermaye egemenlikleri dünya genelinde savaşları ve halklar arası düşmanlıkları kışkırtıyor ve bizzat ilk elden örgütlüyor. Her ulusun sermayesi kendi işçi sınıfının gözlerini bağlamak, bilincini köreltmek ve halklar arasına nefret tohumları ekmek için göçmenleri hedef tahtasına koyuyor. 1 ay önce Kayseri’de başlayıp birçok kente yayılan ve 3 gün boyunca devam eden yağma ve saldırılar, yine bugün Britanya’da gelişen ırkçılık ve saldırı dalgası hepimize bir şeyi gösteriyor. İşçi sınıfının her ülkede, ama aynı zamanda uluslararası çapta mücadelesinin güçlenmesi, halklar arasına ekilmek istenen düşmanlıklara karşı sınıf temelli mücadelenin uluslararası çapta inşa edilmesi kaçınılmazdır! Bununla birlikte gerçek düşmanın emperyalizm ve içerdeki kapitalist devletler olduğunun bilince çıkarılması, sermaye egemenliğine karşı göçmen emekçilerle birlikte mücadele pratikleri sergilemek hiç olmadığı kadar ertelenemez bir görev olarak karşımızda durmaktadır.”

www.newsclick.in sitesinden haber yorum olarak çevrilmiştir.


Çeviri Kolektifi