16 Eylül tarihinde Business Insider sitesinde yayınlanan bir yazının başlığı, okuyucularını şöyle uyardı: “Uzun mesafeli çalışan kamyon şoförleri çalışmayı bırakırsa, marketlerdeki yiyecekler yalnızca 3 gün içinde tükenir.”
Peki bu kamyonlar ya yakıtları olmadığı için çalışmayı bıraktılarsa ya da güçlü bir komşu ülke petrol ve benzin sevkıyatlarını engellediğinden kaynaklı yakıtları tükendiği için hareket edemiyorsa?
İşte Küba'nın bugün karşı karşıya olduğu şey bu değil mi? 24 Eylül'de ABD Hazine Bakanlığı, Amerika Birleşik Devletleri dışındaki Kıbrıs ve Panama ülkelerindeki dört nakliye şirketinin ve Amerika Birleşik Devletleri dışındaki dört nakliye gemisinin ve Küba'ya yakıt sağlayan dört tanker gemisinin Küba’ya sevkıyatlarını engelleyerek Küba Cumhuriyeti'ne karşı yürüttüğü ekonomik savaşı iki katına çıkardı.
ABD Hazine Bakanlığı’nın basın açıklaması, uzunca bir süredir ABD’nin ekonomik, politik ve hatta askeri baskılarına ve saldırılarına maruz kalan, Washington’un kurguladığı askeri darbe komplolarıyla yüz yüze bulunan ve bundan dolayı zor durumda kalan bağımsız bir ülke olan Venezuela’nın Küba’ya petrol sevkıyatları yaptığını kanıtlayabilmek için saldırgan ve üstü kapalı bir dil kullanıyor.
Aynı gün, Birleşmiş Milletler’deki ABD temsilcisi, tekrar tekrar ülkelerin egemenlik haklarına saygı duyulması gerektiğini büyük bir amaç olarak savunurken, Küba’nın kendi sınırları dışından bir devletin müdahalesi olmadan ticaret yapma hakkını utanmadan engellemekte ve onlara saldırmaktadır.
Küba ve Venezuela 2004 yılında ekonomik, politik ve sosyal alanlarda işbirliği içeren Latin Amerika Halkları Ticaret Anlaşması için Halkların Bolivarcı İttifakı’nı bağımsızlık, kendi geleceğini belirleyebilme ve anlaşma dahilindeki halkların kimliğini koruyabilmek için başlattı.
ALBA-TCP kooperatif birliğinin bir ürünü ise, emperyalistlerin hâkim olduğu petrol tekellerinden “pahalı ithalatlarla karşı karşıya kalan ülkelere düşük faizli petrol satışları sağlama” programı olan PetroCaribe'dir.
Küba, Amerika Birleşik Devletleri'nden petrol satın alabilir mi? Hayır, ABD yasalarına göre, Küba yalnızca ABD’den yiyecek ve ilaç satın alabilir. Bu alımlar bile çoğu zaman imkansızdır, çünkü uluslararası bankalar yasal finansal işlem yapmaktan para cezası almaktan korkmaktadırlar.
Peki ya diğer Batı Yarımküre’deki petrol üreticileri? Meksika, Brezilya ve Kolombiya, ABD ile ticari ilişkilere bağımlı durumdalar. Küba'ya petrol satmaya istekli olsalar bile, ABD çokuluslu şirketleriyle olan ortaklıkları bunu engelliyor.
Küba’nın petrol teslimatları gelmeye devam edecek. Tek taraflı ABD ekonomik, finansal ve ticari ablukası nedeniyle, yakıt Küba halkının diğer ihtiyaçlarından kaynaklı daha pahalıya mal olacak.
ABD Hükümetinin İftiralarının Arkasında Yatanlar
Big Oil petrol tekeli, petrol fiyatlarını yüksek tutmak istiyor ve Venezuela’nın petrolünü ve diğer doğal kaynaklarını bu şekilde kontrol etmek istiyor. Ancak Venezuela için, küçük komşulara düşük maliyetli petrol sağlayarak ve yerli halklara, Afrika kökenli olanlara, işçilere, kadınlara ve yoksul çiftçilere ses vererek ve onları da sürecin katılımcısı haline getirerek dayanışma ekonomisini teşvik etmek önemlidir.
ABD’deki imarcılar şehirleri nezihleştirip diğer taraftan işçi ailelerini sokakta yaşamaya mahkum ederken, Venezuela, en fakir Venezuelalıların onurlu ve düzgün bir şekilde yaşayabilmesi için 2.8 milyon tane ev inşa ederek başka bir dünyanın mümkün olduğunu gösteriyor.
Küba’nın ileri teknoloji tıbbi imkanları ve gelişkin tıp kapasitesi ile çalışmak, Kübalı doktorları hiç sağlık hizmeti almayan Venezuelalılara ulaştırıyor ve Küba daha fazla doktor yetiştirmek için tıp okulları kuruyor. Ayrıca Küba Milagro Ameliyatı operasyonu ile yaklaşık 50.000 kişiye göz ameliyatı yaparak görme yetisini yeniden kazandırmak için Venezuela ile ortak olmayı içeriyor.
Bu herkese okumayı öğrenmesi anlamına geliyor. 2005 yılında UNESCO tarafından onaylandığı gibi okuma yazma bilmeme durumu ortadan kaldırılmıştır.
Venezuela’nın Küba’nın tıbbi ve eğitimsel gücüyle ortaklaşan petrol karı, milyonlarca insanın daha iyi yaşam sürdürmesine yardımcı oldu.
Tekelci medya, çoğu insan için yaşamanın eskisi gibi olmadığı ve giderek kötüleştiği Amerika’da, işçilere ve ezilen halklara çok çekici gelebilecek bu gerçekleri görmesini engellemek için Küba ve Venezuela’ya karşı “diktatör, yolsuzluk ve tiranlık” gibi suçlamalar yöneltiyor.
Bir sendika atasözü olan “Birinin yaralanması herkesin yaralanması demektir” ve “dayanışma” ifadeleri Küba ve Venezüella'da hala yaşıyor. Ancak ABD'de, okullar iş yaşamında kişisel ilerlemeyi ve kişisel başarıyı, zaten zengin olanın daha da zenginleştiği ve fayda sağladığı “serbest piyasanın” büyülü dünyasını öğretiyor.
Yeryüzündeki tüm yaşamı tehdit eden iklim felaketi, 20 Eylül’de yüz binlerce genci sokaklara döktü. Birçoğu, halkın çıkarlarının önünde olan kar mantığının kapitalist sistemin iklime zarar verdiğini inkar etmeyi desteklediğini ve şu anda ihtiyaç duyulan değişiklikleri engellediğini anlamış durumda. İnsanlığın öncelikli olduğu uluslararası işbirliği ve sosyalizm, birçok kişinin gözünde ve yüreğinde gerçekçi ve gerekli bir alternatif haline geliyor.
Dayanışma ve birlik, Küba’nın gizli silahlarıdır. Yalnızca dayanışma içinde olmak, Venezuela’nın bu yıl ABD’nin kurguladığı darbe girişimlerine karşı koruyucusudur. Bu egemen ve bağımsız ülkelerin her ikisi de insanları acımasızca kapitalizmi kucaklamak için aç bırakmaya çalışan devasa ABD ekonomik zorbası tarafından yürütülen ekonomik savaşa direniyor. Kapitalist sömürünün vaat ettiği “büyü”yü görmek için sadece Haiti ve Porto Riko'ya bakmak yeterli olacaktır.
6 ve 7 Kasım’da, Küba’nın ABD ablukasını sona erdirme tasarısı Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun gündeminde olacak. Dünya halkları 1992'den beri her yıl olduğu gibi #UnblockCuba'ya (Küba’ya blokajı kaldır) oy verecek.
ABD #UnblockCuba kararını vermek bize kalmış diyor. Madem öyle New York'a gelmeyi veya topluluğunuzda örgütlenmeyi şimdi planlayın. Birlikte yapabiliriz.
Chery LaBash’ın Struglle La Lucha’da yayınlanan 28 Eylül tarihli makalesinden çevrilmiştir.
S.KALELİ