< “İstanbul’un Altını Ve Üstünü Satmaya Karar Vermiş Bir Saldırganlık”

Kuzey Ormanları Savunması, 12 Eylül Perşembe günü, İstanbul’da yedi ilçede toplamda 210 milyon metrekarelik alana kurulması planlanan JES’lerin ihalesinin yapılacağı İstanbul Valiliği Ek Hizmet Binası önünde eylemde idi.

İstanbul’da 210 milyon m2, jeotermal enerji santrali (JES) kurulmak üzere ihale ediliyor. Arnavutköy, Silivri, Beykoz, Çatalca, Şile, Eyüpsultan, Çekmeköy ilçelerinde toplam 11 jeotermal kaynak sahası için açık ihale yapacak.

Valilik önünde açıklama yapan Kuzey Ormanları Savunması, “İstanbul’u JES projelerine açıyoruz demek; doğa katliamı, ağaç cellatlığıdır. Yeraltı sularının kirletilmesidir. Ağır metallerin ve zehirli gazların doğaya karışmasıdır. Zaten iyice azalmış ve verimsizleşmiş tarım alanlarımızın yok edilmesidir. Bilimsel araştırmaların altını çizdiği gibi, deprem riskinin artmasıdır. Köylünün babadan dededen kalma toprağına, tarlasına, bağına bahçesine çökmektir.” dedi.

Türkiye’nin ihtiyacı olan enerjinin yaklaşık 4 katı üretim yaptığını, buna rağmen iktidarın sermayeye yeni kaynak aktarımları sağlamak adına jeotermal enerjiyi savunduğu da söylenen açıklamada,

“Canlı hayatını ve doğayı doğrudan etkileyen bu faktörler; ne iktidar erkini, ne de valiliği ilgilendiriyor. İstanbul’un altını ve üstünü parsel parsel satmaya karar vermiş bir saldırganlıkla karşı karşıyayız. Her gün yeni bir maden ocağı, taş ocağı projesi ile köylerimiz, ormanlarımız yok ediliyor. Hopa’da köyünün ağaçlarını savunurken rantçı şirketin adamı tarafından vurularak katledilen Reşit Kibar arkadaşımızın kanı hala yerde, acısı hala yüreklerimizde tazeyken bile, aynı yolda yürümeye devam edenlerle mücadelemiz sonuna kadar sürecek.” denilerek herkes bu talana dur demeye çağrıldı.

 

Kuzey Ormanları Savunması JES’lerin olumsuz etkilerini de şöyle sıraladı:

 

-Gaz çıkışı: Santrallerde dışarıya buhar verilmektedir. Bu buharın içinde karbondioksit ve hidrojen sülfür maddeleri vardır. Bu gazlar havaya karışmakta ve hem insan sağlığı hem de tarıma zarar vermektedir. Ayrıca JES’ler havaya değişen miktarlarda radon gazı karışmasına neden olurlar. Radyoaktif ve kanserojen olan radon gazı insan sağlığını ciddi biçimde tehdit etmektedir.

-Su kirliliği: Yeraltından çıkarılan sıcak su yeniden yeraltına verilmelidir, ancak JES firmaları daha düşük maliyetler nedeniyle sıcak suyu yakındaki dere ve arazilere bırakmaktadır. Bu da suların ve toprağın kirlenmesine, zehirlenmesine, ısınmasına, tuzlanmasına, bor ve arsenik artışına yol açmaktadır.

-Arazi çökmesi: Tesiste kullanılan akışkanın yer altına ya hiç ya da yeterli miktarda verilmemesi nedeniyle, yeraltında boşluk oluşmakta ve bu boşluklar zamanla çökmektedir.

-Depremin tetiklenmesi: Yeraltından akışkan çekilmesi ve akışkanın yeniden geri basılmaması deprem hareketlerini tetiklemektedir.

-Su kullanımı: JES doğal su kaynaklarının rezervini aşırı tüketmektedir.

-Yıkıcı olaylar ve kazalar: Jeotermal faaliyetlerin çeşitli aşamalarında, kuyu püskürmesi, patlama, borularının yırtılması, türbin kusurları, yangın gibi etkenler çeşitli çevre felaketlerine yol açmaktadır.