Küçük Armutlu… İstanbul’un Avrupa yakasında ve 2. köprü hizasından boğazı gören, Sarıyer’e bağlı sessiz bir emekçi mahallesi. Bahçeli evlerin ve gecekonduların iç içe geçtiği, boğaz manzaralı yeşil bir mahalle. 50’lerden bu yana İstanbul’a göçüp gelen işçilerin, emekçilerin, Alevilerin yerleştikleri, Etiler ve Bebek’le sadece bir otoyolla ayrılan bir semt.
Ve elbette ki uzun yıllardır sermayenin gözünü diktikleri bir alan…
Nasıl olur da sıradan bir insan bir servet dökmeden İstanbul’un en güzel manzaralı alanlarından birinde yaşayabilir, boğaz havasını soluyabilir ki…
Hem de öyle bir mahalle ki her dönem devrimcilere kucak açmış, çok sayıda çocuğunu devrim mücadelesinde göğe uğurlamış… Yok edilmesi sermaye açısından elzem hale gelmiş bir mahalle…
Yıllardır emekçileri yerlerinden yurtlarından etmek için kullanılan “kentsel dönüşüm programı”, Küçük Armutlu’da 3 bin 948 yapının yıkılmasını öngörüyor. Neresinden baksan 10 binden fazla insanın sokakta kalmasını sağlayacak. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, “riskli” olarak belirlenen 140 hektarlık alan için kentsel dönüşüm raporu açıkladı.
İmar planında alanın yüzde 51,41’i konut+ticaret alanı, kentsel donatı alanları yüzde 8,18’e, açık ve yeşil alanlar yüzde 24,87… Yeni planlamada mahallenin büyük bir kısmı rezidans, alışveriş merkezi ve konut olarak ayrılıyor, binaların 4-5 kat ile sınırlandırılacağı söyleniyor
Planları mimar ve avukatlarla inceleyen mahalle muhtarları, “halkın yararına olmayan, mahalleyi boşaltma amaçlı olan” bu projeye itiraz edeceklerini söylüyorlar.
Küçük Armutlu’nun toprak mülkiyetinin yüzde 36,5’i İTÜ’ye, yüzde 53’ü İBB’ne ait, şahıslara ait çok az bir alanın olması, burjuvazinin işini kolaylaştırıyor. Ancak yıllardır gündemde olan yıkımlara Küçük Armutlu halkı mücadele etmekten vazgeçmeyecek ve mahallelerini sermayenin rantına peşkeş çekilmesine izin vermeyecek.