Kapitalist dünyanın, 21. yüzyılda yaşanan bu salgında ne kadar başarısız olduğu, gerekli önlemler alınmadığı, geç alındığı ya da ciddiye alınmadığı için bir anda nasıl yayıldığı, salgını durdurmak yerine kar etmeyi ya da patronları korumayı seçtiği konusunda çok şey yazıldı, söylendi ve etkileri yaşamda görüldü.
Dünyanın dev emperyalist devletlerin çözüm bul(a)madığı ve pandemi derecesine yükselen Covid-19 virüsüne çareler yine sosyalist ülkelerden geliyor. Küba’nın 40 yıl önce üretip kullanmaya başladığı interferon, bu virüsün tedavisinde en fazla başarıya sahip ilaç. Ve bu, ilerleyen yaşlardaki kişilerin bağışıklık sistemini güçlendirmek için aşı işlevi de görüyor.
Virüsün ortaya çıktığı Çin ise salgına verdiği hızlı yanıtla virüsü kontrol altına almıştı.
Çin, 2011 yılında dünyanın en büyük evrensel sağlık sigortası sistemini kurmuştu. Virüs ilk yayılmaya başladığında da onmilyonlarca insan karantinaya alındı, okullar, fabrikalar, alışveriş merkezleri ve spor etkinliklerinin tümü, daha ilk anlarda kapatıldı veya iptal edildi.
Hastaneler ve ateş klinikleri yıldırım hızıyla inşa edildi; tıbbi çalışanlar, Halk Kurtuluş Ordusu askerleri ve Komünist Parti üyeleri seferberlik ilan ederek tedavi, test ve yardım çabalarını organize etmeye başladı. Ve bugün artık, dünyadaki en yoğun nüfusa (1,4 milyar) sahip ülkesi Çin’de virüs artık gerilemeye başladı, özel açılan hastaneler kapatıldı, hayat normal seyrine dönmeye başladı.
Bununla beraber virüsün hızla yayıldığı ABD ve Avrupa ülkelerinde nüfusun önemli bir kısmı sağlık sigortasına sahip değil. Ekonomi politikaları nedeniyle tıbbi araştırmalara ayrılan ödeneklerin, devlet hastanelerinde yatak ve cihazların sınırlı oluşu, yüksek milli gelir oranlarına rağmen halkın büyük kısmının yoksul oluşu bu emperyalist ülkelerde neden önlem alınamamasının en önemli sebeplerinden…
Ve bununla beraber ancak yüzeysel önlemler alan aciz emperyalist devletlerin vatandaşlarına sahip çıkamamasının en somut örneğini İngiliz Cruise Gemisi MS Braemar ile gördük.
Karayiplerde mahsur kalan bu İngiliz yolcu gemisi, en az beş Covid-19 hastası taşıyordu ve çoğunluğu İngiliz olan, ancak Kanada, Avustralya, Belçika, Kolombiyalı, İrlandalı, İtalyanca, Japonca, Hollandaca, Yeni Zelanda, Norveç ve İsveç vatandaşlarını taşıyordu. Ve bu geminin karaya çıkmasına pek çok ülke izin vermedi.
Küba, MS Braemar gemisini almayı talep etti. "İnsani kaygılardan" ve "salgının yüzleşmesi ve durdurulması için ortak bir çaba" ihtiyacından dolayı gemiyi kabul edeceğini açıklayan Küba, büyük sıhhi önlemler ile 682 yolcu ve 381 mürettebatı hastanelere kaldırdı, 5 yolcu Covid-19 teşhisi ile, 40 yolcu da soğuk algınlığı semptomları ile karantinaya alındı.MS Braemar’ın diğer yolcuları, iki gün sonra uçakla İngiltere’ye gönderildi.
ABD’nin blokaja aldığı ve tüm dünyayı yaptırımlara zorladığı küçük bir ada ülkesi Küba, tüm dünyaya bir kez daha insanlık dersi verdi. Küba, geçtiğimiz hafta da salgından en ağır etkilenen İtalya’ya bir tıbbi yardım gemisi göndermişti. Küba, gerek dünyaya daha fazla interferon ulaştırabilmek, gerekse daha fazla tıbbi gönüllü gönderebilmek için, blokajın kaldırılmasını, ekonomik yaptırımların kalkmasını istiyor.