2 koca yıl; Denizlerden bize kalan onurlu mücadele mirasını Antakya’nın yerle bir edilmiş her bir sokağında sürdüren Onur yoldaşın ve daha on binlerce insanın katledilişi üzerinden geçen zaman.
Katliam üzerinden geçen bu iki yıl boyunca; tarihsel ve kültürel yapısı ile bir şehrin, kültürünün vücut bulduğu insanların, sokaklarında koşuşan çocukların ve gülüşlerin bütünüyle yok edilişin ardından; yeşermeye inat etmiş her bir umut zerresi de ezilmeye çalışıldı. Hala yıkık olan kentimiz Antakya'ya geri dönerek yaşamı kendi elleriyle tekrardan kurmaya kararlı insanların karşısına; sağlıktan ulaşıma, beslenmeden barınmaya en temel ihtiyaçların sağlanmadığı koşullar çıktı. İnsanca olan her şey kar ve rant karşısında yenik düştü. Ne olursa olsun Antakya eski kültürel dokusuna ulaşamasın diye, şehrin tüm yapısı altüst edildi.
Enkaz altında ölümsüzleşen yoldaşımız Onur Kopran, 2 yıl öncesinin o çok dilli ve çeşitli halklardan oluşan yapısıyla, sanatı ve doğayı merkezinde barındırışıyla, asi duruşuyla; onurlu yaşam için mücadele edebilecek yüzlerce genç yetiştiren Antakya’sında uzun yıllardır yaşıyordu. Antakya’da girmediği kapı, ulaşmadığı esnaf, dokunmadığı tek bir emekçi kalmasın diye çalışıyordu. Çoğu mahallede bu durum gerçekten böyleydi, insanlar onu tanıyordu ve Onur dokunduğu herkeste bir iz bırakıyordu. Çünkü Antakya'yı ve oranın insanını öylesine sahiplenmişti ki, konuştuğunda onu devrimin yılmaz bir emekçisi olarak benimsemeyen, içten bulmayan olmazdı.
Antakya'da mücadelenin her alanında vardı. Sanat alanında onu tiyatro sahnelerinde de görürdünüz, şiir okurken de, kendi yazılarının da bulunduğu Önsöz dergisiyle her mahalleyi bir bir dolaşırken de. Emekçilerin hakkını ararken de, gençlerin yanında mücadele ederken de, en kızgın eylemlerde de orada, sokaktaydı.
Çünkü Onur; yaşamını devrime adamış, yeni insanın kavgasını veren yolaşlarımızdandı.
Antakya'nın yeniden nefes almaya çalıştığı bugünlerde, doğayı korumayı görev edinen, ezilenlerin sömürüye karşı mücadelesini yükselten, insanca bir yaşamı ne pahasına olursa olsun savunan insanlara; Onurlara ihtiyacımız var. Çünkü ancak o zaman rant uğruna yıkılan Antakya’nın geleceğinin; yine bu yıkıma sebep olanlar tarafından çizilmesini engelleyebiliriz. Şimdi hala öfke dolu ve hem şehrinin hem de insanlarının yasını tutan insanların yarınını göremediği karanlık geleceği tersine çevirebiliriz.
Umudu yeşertmenin tek yolu, bu uğurda bir araya gelmekten ve sokağı örgütlemekten ibarettir. Bu şekilde, aynı 6 Şubat 04.17’de bir araya gelip dayanışmayı tek bedendeymiş gibi kuran halkın karşısında, insanlığı hiçe sayan sermaye iktidarlığının yenilmeye mahkum olacağını söyleyebiliriz.
Şimdi 6 Şubat'ta, Onur’a devrimin sözünü bir kere daha veriyoruz. Onun ve onun gibi ölümsüzleşen komünistlerin verdikleri kavga, devrim yürüyüşümüzde kendini daima var edecek.