Merhaba ben 34 yaşındayım. Askerden geldikten sonra fabrikada çalışmaya başladım. Tekstil işçisiyim. Yaklaşık 12 senedir fabrikada çalışıyorum. Çalıştığım fabrikalarda çeşitli mücadele deneyimlerim oldu. Her sabah 06.00'da kalkıyorum. Fabrikanın servisleri var. 07.00'de işbaşı yapıyorum. Kahvaltıyı ya eşim hazırlıyor ya da dışarda atıştırıyorum. Saat 10.00 gibi istirahat zamanımız var. Ayakta çalıştığımız için yorucu oluyor dinlenme molamız oluyor bu. Çayını içen içiyor, sigarasını içen içiyor. 11.30 gibi yemeğe gidiyoruz.
Şu anki iş yerimde yemeklerle ilgili bir sıkıntımız yok, ama daha önce çalıştığım fabrikalarında yemeğe kadar iyi çalışıyordum, yemekten sonra bütün çalışma iştahım gidiyordu. Oturacak sandalye bile olmazdı, bazı yerlerde tabureler vardı. Çay olmazdı. Genelde yemekleri bozuk oluyordu. 2009 yılından beri evliyim, bir kızımız var, eşim ev hanımı. Geçinebiliyoruz diyemem, hele ki bu ekonomik durumda zorlanmamak imkansız. Şu anki işyerimde aldığım maaş, Antep piyasasına göre iyi.
Diğer fabrikalardaki arkadaşlarımla görüşüyorum. Zor koşullarda çalışıyorlar. Ben üç fabrikada grev yaptım. İlk çalıştığım fabrikada ücretler çok kötüydü. 200 kişiye yakın işçi çalışıyorduk, DİSK'e gittik. 2010'du sanırım, %50'yi geçtik ama sendika da ilgilenmedi bizimle, araya birileri girmiş sanırım, kağıt gelmedi fabrikaya. Başı biz çektiğimiz için 6-7 arkadaş olarak bize mobing uyguladılar. Biz de Pazar günleri işe gitmeyelim dedik. Arkadaşım da grev kırıcılığı yapıyor, Pazar günü gidip çalışıyor. Müdür gelip toplantı yapınca hepsi gidip sendikadan istifa ettiler. Benim gibi 10 kişi kaldı, bizi de inatla çıkartmadılar. Yıpratarak, istifa etmemizi sağlamak istediler. En sonunda da bizi çıkarttılar. Sendika da bizimle uğraşmadı. Kovulan işçiler olarak mahkemeye verdi,k dedi ki sendikalı olduğumuz için kovulduk. Fabrika yönetimi de sendikalı olduğumuz için değil, başka sebeplerden kaynaklı olduğunu söyledi. Sonuçta biz kazandık.
İkinci çalıştığım yerde 930 lira maaş benim yönlendirmemle 1130 liraya yükseldi. İnsan niye grev yapar, bir huzursuzluk olduğu için yapar. Önceki iş yerimdeki süreçten kaynaklı hiçbir fabrika beni işe almıyordu. Bir akrabamın referansıyla gidip bu fabrikada işe başladım. İki yıl çalıştım. İki yıl sonra burada da sıkıntılar oldu. Birçok fabrikada grev patladığında organize sanayide, biz de girmedik fabrikaya. Biz ayaklandığımızda arkamda 150 kişi vardı. Patron bile beni çağırdı “ne istiyorsunuz” diyerek. İşte 1130'a yükseldi maaşlarımız. Bayram harçlığı aldık. Sonra ben izne çıkmak istedim. Artık bunalmıştım bir yandan arkadaşların şöyle olsun, böyle olsun baskısı, bir yandan patronun baskısı. Bir yandan evde sorunlar yaşanıyor. Biz dertsiz insanlar değiliz ki her şeyi göğüsleyelim. Kendi çapımızda ilkokul, ortaokul okumuş insanlarız. Toplantıya bile çıktık iki vardiya olarak. Patronun adamları bildikleri için sürekli üzerime oynadılar bunaldım. Kimse elini taşın altına koymadı. Zam alayım da nolursa olsun diyordu. Eşimle de tartışıyorduk zaten. İzin dönüşü beni çıkarttılar işten. Elimde iş kıyafetlerimle geldiğimde eşim anladı işten çıkarıldığımı “ne oldu arkanda 150-200 kişi vardı senin”. “Arkamda bir sen varsın şu an” dedim. İşçi milleti hiçbir zaman birlik olamaz. O kadar yere girdim çıktım hak aradım.
En son iki sene önce Şubat ayında bir fabrikaya girdim. 9 ay çalıştıktan sonra komple bir bölümü ücretsiz izne gönderdiler. Toplamda yine 200 kişi çalışıyorduk. Bizim bölümde 60'a yakın kişi vardı. Tek ben itiraz ettim zaten, yine tek kaldım. Şef vardı bir tane, “bilmem kaç bin dolarlık makineyi kapatıyorlar, senin yevmiyenle mi çalışacak” dedi. “Fazla çalıştığında bana fazla maaş vermediler” dedim ben de. Sinirlendim, çünkü aşırı borcum vardı çok düşük maaşlarda çalıştığım için. Ucu ucuna bile yetişemiyorduk. Kışın kömür geldiği zaman çok sıkıntı yaşadık almakta. Ücretsize gönderdiler herkesi, ben Alo 170'i aradım. Aramadan önce muhasebeye söylemiştim ya benim maaşımın yarısını verin, ya çalıştırın ya da çıkartın demiştim. Borçlarım icradaydı ve kesinleşmiş hapis cezam vardı icradan dolayı. Alo170'de dediler ki, “sizi ücretsiz izne gönderme hakları yok”. Ertesi gün tekrar gittim muhasebeye. İşten çıkartmak için kağıtlarımı hazırlarken, müdür geldi. Ne olduğunu sordu. Anlattım. “Müdürüm borçlarımı biliyorsun” diyerek üç seçeneği tekrarladım. “Bundan birini yapacaksınız” dedim. “Sen gel içerde çalış” dedi. 20 gün kapalı fabrikada süpürdüm, oturdum, çay içtim. İnsanın hakkını araması lazım. İşçi milleti öyle değil ama, hakkımı aradığım için, yalakalık yaptığım için çalıştığımı söylediler.
10 kişi vardiya amirinin odasının önünde bekliyoruz. İçeri ben tek giriyordum. Allah’ın bir kulu da içeri girmedi benimle. Sonuçta zaten maaş vermeyecekler, belki gönderecekler. Tek başıma mücadelemi verdim. Nerede mücadele etsem kazandım. Bundan sonra çok öne çıkmam sanırım. Evime ekmek götürmek için yaptım ne yaptımsa. Benim için her şey eşitliktir, adalettir. Bende de biraz komünistlik var, ama idare edin. İnsan hakkını aramalı. Hiç vazgeçmedim hakkımı aramaktan. Şu anki iş yerim rahat gerçekten. Maaşım iyi Antep piyasasına göre. Buraya tesadüfen başvurdum, “referansın yok mu” dediler. “Allaha emanet geldim ben buraya” dedim. “Olursa olur, olmazsa olmaz” dedim. Üç gün sonra haber geldi, “gel iş başı yap” dediler.
Greve çıkacak, ne yapacağını bilmeyenlere şunu söyleyebilirim. Hakkını önce konuşarak anlatacaksın. Derdini iyice anlatacaksın. Bütün yükü tek kişinin sırtına yüklemeyeceksin. Profesyonel değiliz ki herşeyi sırtımızda taşıyalım, herşeyi göğüsleyelim.
Ücretin sıkıntılıysa evinde de sorun yaşıyorsun zaten. Evde, işte ayrı ayrı sıkıntıyı bir ay boyunca sürekli yaşarsan bunalırsın. Hiçbir arkadaşını yarı yolda satmayacaksın. Greve gittiğinizde birini öne atıp onu tek bırakmayacaksın.
Antep'ten Bir İşçi