Merhaba ben Sefer. Sizlere çalışma koşullarımı anlatmak istiyorum.
Aydın Söke’de yaşıyorum. Ortaokulu bitirdiğimden beri yani aşağı yukarı 20 senedir çalışıyorum. Çalıştığım iş kolları ağırlıkta olarak elektrik, makine montajı, gıda sektörü oldu. Şu an kardeşim Halime, Sibaş’ta mücadele veriyor. Sibaş’ta ilk ayaklanmayı ben yapmıştım; tek başıma kalınca devamını getiremedim, işi bıraktım.
İlk çalışmaya başladığım yıllarda sigortam yatıyordu, ama sonrasında sigortasız çok çalıştım. Sigorta girişi yapıyorlar, sonra her ay üç-beş günü yatırıp bırakıyorlardı. Hemen hemen Türkiye’nin her yerinde çalıştım. 4 sene de Sibaş’ta kaldım. Ondan sonraki çalışmalarım hep şehir dışındaydı.
İnşaatta iş kazaları geçiriyoruz elbette. Yorgunluğun verdiği bir dikkatsizliğin sonucu oluyor genelde. Sabah 08.00’den gece 22.00-23.00’e kadar çalışıyorduk. Ertesi gün geliyorsun işe, ama yorgunsun, kafan dağınık. Maaşlarla ilgili sıkıntı oluyor, iş yetişecek mi kaygısı oluyor. Kafa rahat olmadı mı, her türlü iş kazası olur. Bugün mesela acele ediyorduk gelmek için, biraz da stresliydik; çocuk gözüne boya kaçırdı. Daha büyük iş kazaları da yaşanıyor elbette.
İnşaat sektörü biraz dağınık bir sektördür. 3 ay burada çalışır, 3 ay başka yere geçeriz. Örgütlenmemiz bu yüzden epeyce zor. Kendi kurduğumuz bu şirkette kimseye asgari ücret vermiyoruz. Kendimiz de çekirdekten yetiştiğimiz için biliyoruz işçinin durumunu. Elektrik makine montajını da içeren kapsamı geniş bir şekilde çalışıyoruz. Mart ayında 30’u geçmiştik çalışan olarak. Çalışanlara iş oldukça söylüyoruz zaten 3 aylık, 6 aylık, 1 senelik eleman arıyoruz diye. İnşaat sektörü olduğu için önünü göremiyoruz sıkıntılı oluyor bu yüzden de.
Çalışırken nelerden konuştuğumuzu merak ediyorsanız… genellikle futboldan konuşuyoruz. Biraz daha bilinçli insanlarla gündemi konuşuyoruz. Genelde de günlük sorunlarımızı konuşuyoruz. Bu bölgede zaten hükümeti sevmez insanlar. İç Anadolu’ya gitsek de muhalefeti sevmezler.
Bu bölgenin sorunlarından biri de tarım işçiliği. Ne sigortaları var, ne de can güvenlikleri. Traktöre yükleyip götürüyorlar işçileri.
İşçi sınıfı her yerde eziliyor. Kurtuluşun örgütlenerek olabileceğini düşünüyorum. İnsanların birçok korkuları var onları örgütlülükten koparan. Baskı ve korku... Bu ikisi yüzünden işçiler monoton bir hayat yaşıyor. Sabah işe gidip, gece işten dönüp uyuyor, diğer gün yine aynı şekilde. Başka hiçbir şey yok. Diğer yandan da ‘gel hakkımızı arayalım’ dediğinde hemen kaçıyorlar. Bu mesela bir kişinin mücadelesi ile çözülebilecek bir mesele değil. Ben denedim olmadı. İşçilerin el birliği ile çözülebilecek bir sorun bu.
Elektrik Makina Montajı Ustası