46 sene oldu, Denizler faşizmin darağaçlarında bir bayrak gibi sallandırılalı… Aradan geçen onlarca senede, doğan kaç çocuğun adı Deniz, Yusuf, Hüseyin… Cellatları hatırlayan var mı peki??
Bu yıl da, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan hem mezarları başında, hem de sesinin ulaştığı her yerde anıldı…
İstanbul’da da Mücadele Birliği Platformu ve kuruluşunun 50. yılını Kutlayan Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB) Kadıköy’de Süreyya Operası önünde bir etkinlikle andı.
“Deniz İsyan Devrim Mücadele Birliği Platformu” ve “Denizlerin Yolunda Zafere Kadar Devrim, 1968’den 2018’e Devrimci Öğrenci Birliği” pankartlarının açıldığı etkinlik, devrim savaşında ölümsüzleşenler için saygı duruşu ile başladı. Ardından “Adım Deniz, Adım Yusuf, Adım Hüseyin. Sevda işçisiyim, Umut işçisiyim, Bir gün akacağım denizlere selam olsun” denilerek Deniz Yusuf ve Hüseyin’in son sözleri okundu.
Etkinlik başlarken ve biterken sık sık “İdamlar Bizi Yıldıramaz”, “Denizlerin Yolunda Leninist Saflara”, “Yaşasın Halkların Mücadele Birliği” ve “Deniz Yusuf İnan Savaşa Devam” sloganları atıldı.
“Denizlerin yarına attığı tomurcuklar şimdi fidan olup boy veriyor. Gençliğin devrimci mücadelesinin ilk tohumlarını DÖB’ü kurarak atan Denizlerin mücadelesi bugün yine DÖB’lülerin ellerinde yükseliyor” denilerek, konuşma yapmak üzere DÖB’lü öğrenciler davet edildi.
“Denizleri nasıl anlatmak gerek diye sorulursa, ‘Denizler tepeden tırnağa devrim, tepeden tırnağa cüret, cesaret ve militanlıktı’ yanıtı verilebilir. Bu topraklarda zora dayalı mücadelenin yolunu açan Denizler bugün hala her eylem alanında, her grevde ve bu toprakların onurlu her emekçisinin, gencin yüreğinde yaşıyor” diyen DÖB’lüler, öğrenci ve eğitimcilere yönelen saldırıları dile getirdiler.
Öğrenciler “Üniversiteleri bölerek, eğitimin niteliğini düşürerek, okulları sermayeye peşkeş çekerek işsizlik, gericilik sarmalında gençliği geleceksizliğe mahkum ediyorlar. İşte tüm bu saldırıların, gericileştirme dalgasının ortasında Denizleri anmak, Denizler gibi olmak bir kez daha önem kazanıyor. Çünkü Denizler sadece kendi okul sorunları için mücadeleyi yükseltmemiş, bu sorunlara karşı mücadele ederken aynı zamanda işçilerin, emekçilerin, köylülüğün yanında omuz omuza durmuşlardır. 68'in 50.yılında devrimci pratik ve önderlikleri ile bizlere örnek olan Denizler hala sokaklarda, kavganın içinde bizlere ışık oluyorlar” diyerek; tüm gençliğe şöyle çağrı yaptılar:
“Tüm bu saldırılara, bizlere karanlığa gömme, sesimizi kısma çabalarına karşı Denizler gibi mücadele etme zamanı! 68'in 50.yılında Denizlerin devrimci cüreti zafere yürüyor. Şimdi Denizleşme zamanı!”
Ardından bu topraklarda Denizlerin başlattığı devrim mücadelesini bugüne kadar onurla taşıyan, geliştiren ve kitlelerle buluşturan Mücadele Birliği Platformu adına bir konuşma yapıldı. “Deniz, Yusuf, İnan, arkalarında çok büyük bir miras bırakarak ölümsüzleştiler. Emperyalist-kapitalist sisteme karşı devrim mücadelesini lafla değil çok somut bir şekilde canlarını ortaya koyarak, devrimci araçlarla verdiler. Söylemek ve yapmak arasındaki fark, onların pratiğinde tamamen kapandı. Ne söyledilerse yaptılar, ne yaptılarsa savundular. İşte bu nedenledir ki, üzerinde yaşadığımız topraklarda halklarımızın yüreğinde ve bilincinde yer ettiler. Bugün eğer milyonlarca insan onları unutmuyor, her 6 Mayıs'ta yürekleri onlar için çarpıyor ve onların mücadelesine sahip çıkıyorlarsa, bunun en temel nedeni devrimin bu önderlerinin, en genç yaşlarında sakınmasızca işçi sınıfı ve emekçi halkların özgürlüğü ve mutluluğu için yaşamlarını ortaya koymuş olmalarıdır” denilen açıklamada onların “romantik devrimciler” değil, birleşik devrim için mücadele eden Enternasyonalist savaşçılar oldukları vurgulandı.
Konuşma, “6 Mayıs günü darağacına çıktıklarında halkların bilincinde ve yüreğinde bir ateş yaktıklarını biliyorlardı. Üzerinde yaşadığımız topraklarda devrimin yolunun nerden geçtiğini işçi sınıfı ve emekçi halklara göstererek tabureyi tekmelediler ve aslolanın çok yaşamak olmadığını, yaşadığın süre içinde büyük şeyler yapmak olduğunu tarihin sayfalarına yazarak ölümsüzleştiler..
Bugün onları anmak, onların açtığı yoldan yürümek, onların uğruna hayatlarını verdikleri devrim mücadelesini zafere ulaştırmak için hiç durmadan çalışmakla mümkündür ancak. Yoksa onların yıllarca önce yollarını sonsuza dek ayırdıkları parlamentarizme kapılanarak, insanlar arasında "parlamenter hayaller" yayarak değil. Buradan bir kez daha haykırıyoruz: İdamlar Bizi Yıldıramaz!” denilerek sonlandı.
Ve söz müziğin, tiyatronun. Önce Kömür Karası Müzik Grubundan dostlarımız gitar eşliğinde birkaç parça söylediler. Ardından Tiyatro Simurg Denizlerin idamına atıf yaparak, “baktılar nabzı hala atıyor” diyerek Nazım Hikmet’ten şiirler okudular ve Deniz’in 46 yıl geçse de hala ölmediğini, nabzının hala burada attığını söylediler. Ve Dostlar Müzik Grubu şiir ve müzikleriyle geldiler. Önce Can Yücel’in ölümsüz satırları “Mare Nostrum” u okudu, ardından söyledikleri Şarkışla’ya herkes eşlik etti. Ahmet Arif’in dizelerini seslendirdikten sonra yine hep bir ağızdan “Hoşça kal Kardeşim Deniz” denildi.
“İdamlar Bizi Yıldıramaz” sloganlarının ardından “Denizlere akan nehirlere selam olsun! Selam olsun devrim ve komünizm savaşçılarına...” denilerek etkinlik