Özgür Gelecek gazetesi, 68’in 50. yılı vesilesiyle “68 ve günümüzde devrimci gençlik hareketi”ne ilişkin Devrimci Öğrenci Birliği’nden (DÖB) Muhammed Hizmetçi ile bir röportaj yaptı. O röportajı yayınlıyoruz
68'in 50. yılını geri de bırakıyoruz, 68 bizim coğrafyamız açısında da önemli bir yıl. Bugünkü devrimci hareketin temellerinin 68 kuşağının ortaya çıkışı ve gelişimi O içinde filizlendiği ve olgunlaştığını söylemek mümkün. O dönem açığa çıkan gençlik enerjisini, ruhunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle röportaj için teşekkür ediyoruz. 68’in 50.yılında böyle bir dosya çalışmasının hazırlanması ve devrimci, sosyalist, ilerici gençlik örgütleriyle bu çalışmanın gerçekleştirilmesi çok önemli. Biz de Denizlerin mirasını sürdüren 68’in 50.yılında kuruluşumuzun 50.yılımızı kutluyoruz, bu yıl bizler açısından çok önemli. 68 Hareketi dünya genelinde kapitalizmin sinir ağları olan büyük metropollerde tekellere, siyasal gericiliğe, ekonomik krize karşı gençliğin dünya genelinde özgürlük, yeni bir dünya ve daha iyi bir yaşam isteğiyle sokaklara çıktıkları, meydanları inlettikleri, okullardan kent merkezlerine doluştukları bir hareketti. 68 Hareketi elbette gelecekte gelişecek devrimci mücadelelerin kıvılcımı olmuş, gelecekte dünya genelinde devrimci örgütlerin kadrolarını, politik hattını bu mücadeleler içinden beslemiştir. O hareketin içinde ortaya çıkan gençlik enerjisi, o dönem yaratılan mücadele ruhu bugün bile geçmiş dönüp bakmamızı sağlamaktadır. Tarihe bir çentik atılan ve proletaryanın, genç işçilerin ve öğrenci gençliğin kapitalizme karşı savaşımı yükselttiği 68 Hareketi kendi devrimci öncülerini mücadelenin içinde yetiştirmiş, politik taleplerini mücadelenin içinde geliştirmiştir. Peki 68 neydi diye sorulursa çokça şey söyleyebiliriz, 68 Hareketi üzerine çokça yazıldı, çokça konuşuldu fakat devrimci dönemleri yaşayan bir gençlik olarak dönüp 68’e tekrardan bakmak, o günün ruhunu iyi anlayıp, doğru çıkarımlar yapmak gerekiyor. 68 Hareketi Türkiye’de var olan siyasal gericiliğe, emperyalizme, kapitalizme karşı gelişen, üniversitelerden akademik taleplerle yola çıkan öğrenci gençliğin işçi sınıfının, köylülüğün mücadelesinin yanında kendini bulduğu bir dönemdir. Okulları hareketin kaleleri haline getiren devrimci bir gençlik yetişmekteydi.. Ve bu gelişen devrimci gençler, 71 devrimci kopuşunun öncülleri olacak devrimci önderleri de yarattı.
68 hareketinde bir sıçrama yaratan 71 çıkışı ve açığa çıkan kopuşmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
68 Hareketi’nde sıçrama yaratan ve 71 devrimci çıkışını yaratan süreç aslında var olan mücadele araçlarının ve gelişen harekette savunulan politik, ideolojik hattın artık mücadelenin ihtiyaçlarını karşılayamadığı bir dönemdi. Yani 68’de öne çıkan TİP içinde faaliyet sürdüren devrimci gençlerin, TİP’in tepeden tırnağa parlamentarist olduğunu ve verili koşullara uygun politika üretemediğini, gelişen devrimci hareketi kucaklayamadığını görmüşlerdir. Devrimci bir politik hat ortaya koyamayan siyasal yapıları Denizlerin, Mahirlerin, İbrahimlerin aşması ve reformizden kopuş yaşadığı dönemler benzer zamanlarda olmuştur, Denizler DÖB’ü ve Mahirler Dev-Genç’i kurmuşlardır. Bundan kısa bir süre sonra da THKO, THKP-C kurulmuş, İbrahim Kaypakkaya da 72 yılında TİKKO’yu kurmuştur. Aslında Denizlerin, Mahirlerin, İboların yaşadığı kopuş kelimenin tam anlamıyla reformizminden, parlamentarizmden kopuştu ve devrimci zorun örgütlenmesinin önü böylece açılmış oldu. 68 Hareketi’nin düzeni hedef aldığı, anti-emperyalist, anti-kapitalist olduğu yapılan cüretli eylemlerle ortaya konulmuştu. Yaşanan bu devrimci kopuşta devrimci önderler bayraklarına devrim yapmayı hedef koydular var olan akademik, demokratik mücadele istemleriyle yetinmediler. İşte bu yüzden 71 devrimci çıkışı Türkiye ve Kürdistan’da devrimin zorla yapılacağının, devrimci zoru örgütlemenin devrimcilerin bir görevi olduğunu ortaya çıkardı. Gençliğin gerçekten özgürleşeceği bir dünyanın kurulması için yola koyuldular.
O kopuşma bugün gençlik için nasıl bir yol göstermektedir, gençliğin önüne nasıl bir güncel politik görev koymaktadır?
O gün 71 devrimci çıkışı ve reformizmden kopuş yaşanmasaydı belki de mücadelenin, devrimci zorun bu topraklarda kullanılması daha da gecikecekti. 71 devrimci çıkışının gerçekleşmesi Türkiye ve Kürdistan birleşik devrimi açısından bir milat ve ardından gidilebilecek bir meşaleydi. O kopuşun yaşanması hem mücadelenin önünden Sinan Cemgil’in de dediği gibi yakılan bir ışıktı hem de cüretin, cesaretin, devrimci iradenin savaş alanında, idam sehpasında, siper yoldaşlarıyla omuz omuza, işkence sehpasında gösterildiği bir çıkıştı. Belki yoldaşlarımızı o gün bedenen aramızdan ayrıldılar, fakat bugün gelinen noktada, komünist öncünün ulaşmış olduğu birikim ve taşıdığı devrimci miras, 71 çıkışını yaratan devrimci önderlerin göstermiş olduğu pratikle mümkün oldu. Bugün mücadelenin her yerinde gösterilen uzlaşmaz, militan devrimcilik, reformizden, parlamentarizmden uzak bağımsız politik hattın savunulması o günkü devrimci çıkış ile gerçekleşmiştir. Mücadelenin bugünlere gelebilmesi ve o geleneğin bugün de sürdürülmesi gençliğe büyük görevler yüklüyor. Devrimci dönemleri yaşayan bir coğrafyanın gençliği olarak bu topraklarda devrimci mücadeleyi zafere ulaştırmak bizim bir görevimizdir. Reformizm, sağ sapma akımlar, gerici faşist ideolojiler gençliğin içine bu dönem hiç olmadığı kadar yayılmak isteniyor. Çünkü çöküşü yaşayan sermaye sınıfı, dinci-faşizm gençliğin bu topraklarda ayaklanmaları besleyen dinamik bir güç olduğunu biliyor, bunun için gençliği her türlü araçla gericileştirmeye, gençliğe kendi tarafına çekmeye çalışıyor. 71 devrimci önderlerinin yaşadıkları kopuş ile ayrıştıkları refomizm bugün faşizmin topyekün saldırıları altında düzen ile uzlaşmayı gençliğe vaat ediyor. Bu yüzden biz kindar ve dindar bir nesil yaratmak isteyenlere karşı anti-emperyalist, anti-faşist ve anti-kapitalist bir Denizleşen gençlik yaratmalıyız. Gençlik geleceksizleştirmeye, gericiliğe, akademinin ve bilimin tasfiyesine karşı 71 devrimci önderlerinin yolunda zafere yürümelidir.