Dün gece İdlib'den ardı ardına haberler gelmeye başladı. Akşam geç saatlerde Rusya uçaklarının TSK’yı havadan vurduğu haberleri düştü sosyal medyaya. Olayın ciddiyeti ve vahameti Reyhanlı ve Hatay Devlet Hastanesine onlarca asker cenazesi getirildiği öğrenildiğinde ortaya çıktı.
Hastanelerden ses kayıtları, cepheden fotoğraf ve videolar düşmeye başladı haber sitelerine. Ve uluslararası haber ajansları da bunları doğrular haberler geçmeye başladı. Böylesi anlarda sosyal medyada yani denetlenemeyen yayın mecralarında dolaşmaya başlayan haberler, görüntülerin ne kadarı gerçek ne kadarı provokatif haber, ayırmak mümkün olmuyor.
Ve ilk resmi açıklama Hatay valiliğinden geldi ve "9 şehit olduğu" açıklandı. Bunun ardından tüm haber ajansları, ölen asker sayısını 9 olarak vermeye başladı. Acil olarak toplanan MGK toplantısı sonrası gelen bu açıklama, devlet erkanından gelen ilk ve tek açıklama oldu. Hatay valisi bir süre sonra ölü sayısını 22’ye, sabaha karşı da 33’e yükseltti; 20 kadar da yaralı asker olduğu söylendi. Reuters Haber Ajansı ise 37 kişinin öldüğünü söylüyor. Bu esnada hastanelerin etrafındaki vatandaşlar bölgeden uzaklaştırılmaya çalışıldı, ısrarla “kan ihtiyacı olmadığı” vurgulandı, hastane etrafında halkın ördüğü etten duvarı dağıtmak için.
Kısa süre sonra Diyarbakır'dan f-16larin havalandığı haberleri duyuldu. ANF Haber Ajansı ise Hatay, Reyhanlı ve Antep’teki çeşitli hastanelere 122 asker cenazesinin getirildiğini haber verdi. Türkiye’nin cenazeleri alabilmek için Rusya’dan havayolunu açmasını istediği, ancak kabul edilmeyince karayolu ile taşımak zorunda kaldığı öğreniliyor sonradan.
Gece geç saatlerde Türkiye göçmenler için Avrupa sınırlarını açtığı, hiçbir denetimin olmayacağı haberleri geldi. Suriye’ye karşı savaşta Türkiye bir kez daha “göçmen” kartını kullanıyor. İstanbul Aksaray’dan, Otogar’dan ardı ardına kalkan otobüslerin Edirne’ye göçmen taşımaya başladığı kareler ekranlara gelmeye başladı. Sadece sırt çantasını alarak sınır kapısına yürüyenler, botlarla Yunan Adalarına ulaşanlar… Ve öğle saatlerinde sınır kapısında Yunanistan polisinin göçmenlere biber gazı ile saldırıp sınırdan sokmaması…
Ve tüm bunlar yaşanırken, tüm haber kanalları copy-paste haberler verirken, haber takibi yapmak için kullanılan sosyal medya Türkiye’de engellendi… Bir taraftan internet sansürleri protesto edilirken, diğer taraftan Gezi’den kalma deneyimle VPN’ler kullanılmaya başladı.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Türkiye’nin talebi üzerine NATO Anlaşması’nın dördüncü maddesi kapsamında acil durum toplantısı düzenleyeceklerini duyurdu. (NATO Anlaşması’nın dördüncü maddesi, üye ülkelerden birinin toprak bütünlüğü, siyasi bağımsızlığı ya da güvenliğinin tehdit edildiği düşünüldüğünde, tüm tarafların danışmalarda bulunmasını öngörüyor.) BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, İdlib’de artan gerginlikten endişe duyduğunu belirterek, ateşkes çağrısını yineledi.
NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, üye ülkelerin temsilcileri ile yapılan toplantı ardından, “NATO, hava savunması için Türkiye’yi desteklemeye devam ediyor. Bu durum, Suriye’den bir füze saldırısı tehdidine karşı Türkiye’yi korumayı sağlıyor” dedi. NATO’nun 2012’den bu yana Türkiye’de konuşlu Patriot bataryaları bulunuyor. Stoltenberg, ayrıca NATO’nun elektronik tespit uçakları Awac’ların Türkiye hava sahasında devriye gezeceğini söylüyor.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Türk askerlerin İdlib'de yalnızca gözlem noktalarının dışında hayatını kaybettiklerini, taleplerine rağmen Türk tarafının orada Türk askerlerinin bulunduğu bilgisini kendilerine bildirilmediğini söyledi. "Türk askerlerin hiçbiri, gözlem noktalarında hayatını kaybetmedi. Bu noktalardaki askerler ne yaralandı ne de bir tehlikeyle karşı karşıya kaldı. Türk askerlerinin hayatını kaybettiği trajik olaylar, eski Sovyet ülkelerinin vatandaşları da dahil çok sayıda yabancı paralı askerin bulunduğu terör gruplarının saldırı düzenlediği yerlerde gerçekleşti. Çok sayıdaki talebimize rağmen Türk tarafı, orada Türk askerlerinin bulunduğunu bize bildirmedi" dedi
Ve Meclis Başkanı Mustafa Şentop öğle saatlerinde bir açıklama yaparak “Ülkemizi hedef alan her saldırı, en ağır biçimde cevabını alacaktır” dedi. Aynı sıralarda Rusya’nın Karadeniz Filosu’na ait iki savaş gemisi Akdeniz’e gitmek üzere İstanbul ve Çanakkale Boğazı’ndan geçti.
İçinde bulunduğumuz ekonomik, toplumsal, politik krizin üzerine bir de savaşın yarattığı-yaratacağı kriz eklendi. Devrimin ve devrimcinin görevi, bu krizden devrim için yararlanmaktır.
Bütün yıkımların kaynağı olan tekelci sermaye iktidarını yıkalım.