< “Kadın Olmak Dünyayı Değiştirebilme Potansiyeline Sahip Olmak Demek”

 

 İzmir Bergama Belediyesi'nden atılan 3 kadın arkadaşımız Alev Çakır, Gonca Çetin ve Nazlı Deniz Tan tam 39 gündür eylemdeler. Bizler de onlarla sohbet ettik.

 Merhabalar. Bizler Mücadele Birliği olarak eyleminizi selamlıyoruz. 39 gündür sokaklardasınız, bu süreci bizlere değerlendirebilir misiniz?

Merhabalar ben Alev Çakır bizlere bu süreçte destek veren ve yalnız bırakmayan dostlara teşekkür ediyorum. Bizim eylemimizde 39. günümüz. 39 gündür neler yaşıyoruz? 39 gündür Bergama halkı ile çok ciddi bir dayanışma örneği sergiliyoruz. Bergama'daki demokratik platformlar, sivil toplum örgütleri, sendikalar ve bizim kendi sendikamızın desteği ile burayı sürekli canlı tutmaya çalışıyoruz. İki günde bir bizim sendika şubelerimizin burada eylemleri oldu, oluyor. Ne yazık ki Corona virüsünden kaynaklı eylemlere ara verdik. Tabi biz oturma eylemimize devam ediyoruz ama kitlesel diyebileceğimiz eylemlere ara verdik. Eylemimizin 39 günü içerisinde genel bir değerlendirme yaparsak Bergama Belediyesi'nin önünü sürekli ve canlı bir halde bütün sivil toplum örgütlerinin desteğini aldığımız, Bergama halkının desteğini aldığımız ve yapılan haksızlığı, hukuksuzluğu insanlarla iletişime geçerek aktardığımız verimli bir 39 gün geçirdik.

 

İşinize iade edilmeniz ile ilgili süreç ne durumda?

Henüz bu konuda yaşanan bir gelişme yok. Bizim 21 Mart itibarı ile hukuki sürecin bir önceki aşaması olan arabuluculuk görüşmemiz başlayacak. O süreç içerisinde bizim işveren tarafından herhangi bir görüşme talebi gelmedi. Ancak arabuluculuk oturumunda yüz yüze geleceğiz.

 

Bu süreç içerisinde ailenizin sizlere karşı tutumu ne oldu?

Benim ailemin desteği en başından beri hep tamdı. Ben farklı bir çizgide farklı bir yol izlemiş olsaydım asıl o zaman çok olumsuz tepkilerle karşılaşabilirdim. Dolayısıyla benim seçmiş olduğum yolun ve verdiğim mücadelenin ne kadar haklı bir mücadele olduğunu ben ailemden öğrendim. Bunlar bizlere aktarılan kültürel mirastır. Bu şekilde bir duruş sergilemek, bu şekilde düşünmek, haksızlığa karşı boyun eğmemek... Bu yüzden ailemin desteği her zaman yanımda, her zaman hissederim.

 

Eylem sürecinin size öğrettiği şeyler nelerdir?

Dayanışmanın, örgütlü olmanın, haklı olduğumuzdan emin olmanın vermiş olduğu onur ve gururu yaşamak, insanlara örnek oluyor olmak ve daha çok şey sıralayabilirim. İnsanlara unutturulmaya çalışılan şeyler var. İnsanlara hak aramaktan, haksızlığa ve adaletsizliğe karşı bir tepki göstermekten ya da karşıt fikirli oluşunu ve o duruşunu sergilemekten korkar hale getirmeye çalışıyorlar, yıllardır böyle bir algı yayılıyor. Dolayısıyla insanların korktuğu, unuttuğu duyguları tekrar ortaya çıkarmak için örnek yaratmaya çalışıyoruz. Öğrendiğimiz, öğrettiğimiz çok şey var. Eylem alanı bizim için okul oldu.

 

Bu sene 8 Mart sizler için nasıl geçti?

8 Mart bizim için bu sene ayrı bir öneme sahipti. Dünya Emekçi Kadınlar Günü'ne 1 ay kala kapının önüne koyulmuş 3 emekçi kadın olarak ekmeğimiz ve onurumuz için direnerek karşıladık 8 Mart'ı. Bizim için bu sene daha bir anlamlıydı. Dokuma işçilerinin başlattığı direniş bugün halen devam etmekte. 8 Mart'a Bergama'da katıldık. Buradaki sivil toplum örgütlerinin ve sendikaların düzenlemiş olduğu etkinlikler vardı.

 

İşçi kadınlara iletmek istediğiniz mesajınız var mı?

İşçi kadınlar değil de, benim genel anlamda her kesimden kadın arkadaşlara iletmek istediğim şeyler var. Kadın olmak demek bu dünyayı değiştirebilmek için gerekli olan bütün dinamiklere sahip olmak demektir. Kadın olmak dünyayı değiştirebilme potansiyeline sahip olmak demek çünkü biz yapımız gereği hem doğuran hem üreteniz. Kadınlar emeklerinin sömürülmesine, bedenlerinin sömürülmesine, duygularının sömürülmesine, düşüncelerinin sömürülmesine izin vermesinler. Baskıların karşısında iradelerini ortaya koyabilsinler çünkü en başta da söylediğim gibi dünyayı değiştirecek, güzelleştirecek güce sahibiz. İnsanlığı bizler doğuruyor, büyütüyor, yetiştiriyoruz.

 

Sohbet için teşekkür ederiz.

Ben teşekkür ederim.

 

Merhabalar. Bizler Mücadele Birliği olarak eyleminizi selamlıyoruz. 39 gündür sokaklardasınız, bu süreci bizlere değerlendirebilir misiniz?

Merhabalar ben Nazlı Deniz Tan. Biz 3 kadın arkadaş, 3 kadın işçi-emekçi başladığımız bu yolda bu kadar ses getireceğini bu kadar büyüyeceğini, yayılacağını düşünmemiştik. Doğru hareket ettiğimizi işin içine girdiğimiz zaman fark ettik. Gün geçtikçe büyüyerek, artarak ilerledik, ilerliyoruz. İlk günden bugüne daha çok insana daha çok yere ulaştığını düşünüyorum direnişin. Biz işimizi geri istiyoruz esas amacımız bu ama bizi bu noktaya getiren ve bu süreç boyunca yaşanan, hala daha Bergama Belediyesi işçilerinin yaşadığı baskıyı-mobbingi biraz olsun çevreye duyurabiliyorsak, Türkiye gündemine girdirebiliyorsak amaçlarımızdan birine ulaşmışız demektir. Elimizden geleni yaptığımızı düşünüyorum. Süreç benim açımdan çok dolu dolu geçti. Hiçbir şekilde yolumuzdan sapmadan, çizgimizi bozmadan 39 günü devirdik.

 

Bu sene 8 Mart sizler için nasıl geçti?

Bergama'daki basın açıklamasına katıldık. Yerel olarak etkinlikler yapılsa da kitlesel dayanışma bizim için çok umut vericiydi.

 

Geçenlerde bir etkinlikte söylemiş olduğunuz değerli bir cümle vardı. ''Kadın emeği, yedek iş gücü değildir.'' bu konu üzerine söylemek istediğiniz şeyler var mı?

Bugün her yerde çalışan kadınların sorunları ortaktır. İşçilerin içerisinde de yadsımaz bir gerçeklik ki kadının emeği yedek iş gücü olarak görülüyor. Kadın anne olur, kadın doğurur izne çıkar, kadın hastalık izni alır, çocuk izni alır vs. bunlar kadının doğal hakları olmalı. İçerisinde yaşadığımız sistem bunları kadını aşağılamak için kullanıyor. Ötekileştirmek için kullanıyorlar. Sömürmek için mutlaka ama mutlaka bahaneleri var. Eril bir yönetim içerisinde yaşıyoruz. Her yerde, her alanda erkeğin kas gücünün iş yaptığı bakış açısı var. Bu büyük bir yanılgı. Çünkü kadınlar mecbur, çünkü kadınlar muhtaç gibi görüyorlar büyük bir yanılgı. Yalnız bunu yaratan yine kadınlar. Bütün bu sorunlara daha çok ses çıkarmaları gerekiyor. Yönetim kadrolarında, özel sektörlerde, fabrikalarda, sokaklarda olmaları gerekiyor. Kadınların daha çok kendilerine güvenmesi gerekiyor. Hayallerinin peşinden gitmesi gerekiyor. Evin içerisi de dahil görünmeyen emeğimize sahip çıkmamız gerekiyor. Örgütlenmeliyiz, yan yana gelmeliyiz. Sorunlarımız ortak çözümü de beraber bulabiliriz. Ben buradayım diyebilmeli kadın. Ben buradayım diyen her kadın zaten kol koladır. Biz birleşirsek önümüzde hiç bir güç duramaz. Kadın dayanışması ile sınıf dayanışması ile yol alacağız.

 

İşçi kadınlara iletmek istediğiniz mesajınız var mı?

Hepinizi seviyoruz. Güçlü olun, kuvvetli olun hep birlikteyiz. Asla umudunuzu kaybetmeyin.

 

Sohbet için teşekkür ederiz.

Ben teşekkür ederim.

 

Merhabalar. Bizler Mücadele Birliği olarak eyleminizi selamlıyoruz. 39 gündür sokaklardasınız, bu süreci bizlere değerlendirebilir misiniz?

Tabi değerlendirebilirim, öncelikle merhabalar ben Gonca Çetin. Bu süreçte dostumu ve düşmanımı çok iyi tanımış oldum. Bu 39 gün çok büyük tecrübeler kazandırdı bana. Çok güzel insanlar dostlar edindik hayatımızda. Bu 39 günlük süreçte anne olmanın verdiği duyguyla kızıma da direniş duygusunun ne demek olduğunu aktarma fırsatım oldu. Sokakta olmanın önemini, bir annenin nasıl hakkını aradığını, onun geleceğini nasıl kurtarmak için direndiğimi, yaşadığımız sistem içerisinde evde oturarak değil sokakta olarak, bağırarak kazanacağımızı anlatmak çok güzel bir duygu. Benim için bu 39 günün en büyük anlamı buydu.

 

Bu sene 8 Mart sizler için nasıl geçti?

Alev arkadaşında dediği gibi 2020'ye kadar 8 Mart bizim için başka bir anlam taşırken bu sene daha farklı anlamlar barındırıyordu. Biz bu sene Dünya Emekçi Kadınlar Günü'nü direniş alanlarında mücadelenin içinde karşıladık. Kattığı duygular çok daha anlamlıydı. Yıllar önce direnen kadınların yaşamış olduğu birçok şeyin belki de yarısını bile yaşamadık ama onları daha derinden anlıyoruz edindiğimiz tecrübeden dolayı. Çünkü kadınlar haklarını aramalılar, sokağa inmeliler, seslerini çıkarmalılar. Bir kadın sessiz kalmamalı. Her şeyden önce kadınlar örgütlenmeyi bilmeliler. Çünkü kadının örgütlü mücadelesi aslında bütün dünyayı değiştirebilecek, dönüştürebilecek bir mücadele. Çünkü her şey kadınla başlar. Pozitif ayrımcılık olsun diye söylemiyorum. Ben her zaman şunu söylüyorum; belki de yetişmiş olduğum kültürün de etkisi olabilir ama kadın her alanda ön planda olmalı. Erkliğin arkasında kalmamalı. Kadın erkek yan yana yürüyebilmeli. Kadına yönelik zayıflık algısına karşın yapamayacağı hiçbir şey yok. Kadın anne, kardeş, çocuk, işçi, emekçi, öğrenci, yaratan, üreten, kadın her şey... Bence kadın sosyalizmde daha da güçlenecek, güzelleşecek. Kadınlar yönetmeyi öğrenmeli.

 

Görünmeyen kadın emeği konusunda siz neler söylemek istersiniz?

Görünmeyen kadın emeği ben burada direnirken annemin evde benim çocuğuma bakmasıdır. Yine bir kadın sayesinde burada sokaktayım ben. Benim arkamda annem olmasaydı ben burada olmayabilirdim. Çünkü çocuğuma bakma zorunluluğum var. En büyük emeği harcayan görünmeyen kahramanlarımız var. Arka plandaki verilen emekler gözden kaçırılmamalı.

 

Bu süreç içerisinde ailenizin sizlere karşı tutumu ne oldu?

Genel olarak tutumları olumlu, annemle hiç sıkıntı yaşamadım ama babamla sorunlarımız var. Babam hayata daha realist bakan birisi. Onunla bazı noktalarda sıkıntılar yaşayabiliyoruz ama direnişime karşı olumsuz bir tutumu olmadı. Asla yapma demedi. Bıyık altından yap hesabı yapıyor bana. Asla gidemesin, yapamazsın demedi. Onun yaşamış olduğu koşullar ve (kendisi asker) üslubu farklı bana göre. Belki bizler gibi işçi sınıfının içerisinde var olsaydı babam da benimle aynı bakabilirdi. Ama sorun yok. Her şey yolunda.

 

Kadınlara iletmek istediğiniz mesajınız var mı?

Ezilen sınıfın ezilen cinsiyiz. Kadın ne kadar çok yönetmeyi öğrenirse, örgütlenirse bu durum değişecektir. Kadının doğasında yoktur ezmek, anaç duygulara sahiptir. Asla ezen olmaz. Kadınlar daha ön plana çıkabilmeliler.

 

Sohbet için teşekkür ederiz.