Emeğinden bedenine, kahkahasından göz yaşına uzanan sömürü ve aşağılanmaya karşı, isyanın rengine boyadığı yumruğunu kaldırarak yürüyen emekçi kadınların günü geldi!
Faşizmin kadınlara sunduğu “özgürlük”; kayıt dışı ve ağır koşullarda çalışarak aç kalma, sendikaya üye olursa işsiz kalma, eve hapsolma, kutsal aile içinde şiddet görme, çocuk bakımını tek başına üstlenme, yok sayılma, cinsel saldırı başta olmak üzere çeşitli şiddet biçimlerini yaşama…Hatta bu özgürlüklerle yetinmeyi bilmeyenler için canavarca katledilme…
Her geçen gün daha fazla saldırıya uğrayan, ve bunu en çok da kapitalist sistemin çürük ataerkil ailesi içinde yaşayan kadınlara devletin yeni müjdesi ise “Aile Yılı” oldu. Bu yılın neden “Aile Yılı” olmadığını uzun uzun anlatmaya gerek yok. Çünkü toplumun açlık sınırında yaşayan ezici çoğunluğunun karnı bu yalanlara çoktan tok. Çünkü artık bu sistem işçilere, kadınlara, çocuklara, farklı uluslara, farklı kimliklere, farklı cinsiyetlere ve diğer tüm emekçi/ezilen kesimlere saldırmadan kendini yeniden üretemiyor. Çünkü artık, çeşitli biçimlerde açığa çıkan öfke, kendi varlık nedenini arayıp buluyor, yüreklerden sokaklara taşıyor, çözümü burada arıyor. RTE bu durumun “alarm verici olduğunu”, “varoluşsal bir tehdit” olduğunu bizzat söylüyor, haklı da.
Karşımızda arz-ı endam eden, isyanımızın gücüyle bütün sokakları doldurduğumuz, kadın mücadelesini toplumsal mücadeleyle, sosyalizm mücadelesiyle iç içe büyüttüğümüz bir “Özgürlük Yılı”dır. Özgürlüğümüz için sarıldık, öfkemizi örgütledik ve uyanışın getireceklerini müjdeliyoruz birbirimize: Güçlenerek geliyoruz!
Bir tarih olmaktan öte, 1857’de katledilen yüz yirmi kadın işçinin kanıyla kızıla boyanan, o tarihten bu yana kadın mücadelesi için simgesel bir önem taşıyan bugünde haykırıyoruz: Sesimizin daha gür, eylemimizin daha hür olduğu bir yıl olacak! Biz kadınlar, mücadelemizi sosyalizmin güçlü kollarıyla saracak, umudumuzla büyüteceğiz! Emeğimizi ve bedenimizi kapitalist devlet ve onun ataerkil ailesinin zehirli ellerinden alacağız, özgürleştireceğiz!
8 Mart yaşasın ve isyanımız dünyayı sarsın! Bu coşkuyla, bu iradeyle, her türlü saldırıya karşı sebatla mücadeleyi sürdüren işçi-emekçi kadınlar bu 8 Mart’ta da dünyanın dört bir yanında kent meydanlarını kuşatacak. Arzuladığı dünyanın resmini çizecek ve özgürlüğe boyayacak.
Toplumsal kurtuluşun şarkısı muhakkak emekçi kadınların isyanıyla bestelenecek.
*Valentina Tereshkova’ya ait bir söz.