Devrim değişimdir. Devrimci mücadele de öyle. Her şeyi ama her şeyi değiştirir. Zamanı ve anlamını, koşulları, ilişkileri ve en çok ta devrimcinin yaşam akışını… Devrimin güncelliği hiçbir şeyin kısa süreli de olsa durağanlığına izin vermez. Normal zamanlarda belki de düzenli bir akış halinde sürebilen siyasal öznenin yaşamı, devrimci durumun yaşandığı, devrimin güncel bir olgu olarak ele alındığı koşullarda ileriye sıçrama ya da geriye savrulma biçiminde karşımıza çıkacaktır. İşte bu şartlarda devrimci kadro, ileriye sıçrayışın imkanlarını görüp, atılacak adımın cüretini kendinde ve örgütünde yaratmayı başarabilmelidir.
Devrimcilik bir zamanlama işidir. Gerektiği anda doğru zamanda devrim için atılması gereken adımları atana, ancak bunu bütünlüklü olarak yapana devrimci denir. Ve devrim ancak bu tanımlamaya uygun devrimcilerin varlığı ile mümkündür. Eğer devrim bugünün güncel sorunu ise, bugünün güncelliğinde ele alınmalıdır, bugünde bir karşılığı olmalıdır. Bunun ötesi berisi yoktur, kalmamıştır.
Devrimin güncelliği hedefin ulaşılabilirliğini ve yakınlığını gösterir. Ama bu bir devrimcinin işinin kolaylaştığı ya da hafiflediği anlamına gelmez. Aksine durum tam tersidir çünkü Devrim Örgütünün ve devrimcinin pratiği muazzam önem kazanmıştır. Devrimin güncelliği, devrimin örgütsel kabiliyetlerimiz, çabalarımız, yaratıcılığımız ve ısrarımız ile yarattıklarımız ölçüsündeki yakınlığı demektir. Devrim, pratik olarak ulaşılması için bugün hazırlanılması gereken bir hedeftir artık. Bu bizim için büyük bir umut ve büyük bir fırsattır ama aynı zamanda omuzlarımıza devasa görev ve sorumluluklar da yükler. Yani nerdeyse elle tutulabilir birer olgu halini almış umudun ve fırsatın büyüklüğü, bir kadro için sonuç alıcı hamleler yaratmasının gerekliliğinden başka bir anlama gelmez.
Nesnel durumun bize devrimin güncelliğini göstermesi, devrimin ‘nesnel ve güncel olarak kucağımıza düşeceği’ anlamına gelmez. Devrimin nesnel şartlarının oluşması, onun otomatik olarak zafere ulaşacağı anlamına da gelmez. Devrimcinin görevi eskiyi devirmek, değiştirmektir. Şartların değiştirme eylemine bu derece uygun olduğu koşullarda özne ve onu oluşturanların eyleminin önemi artık yaşamsaldır.
Nitelik olarak önemli değişiklikler içeren hiçbir süreç eski dönem alışkanlıkları, tarzı ve şekillenişiyle karşılanamaz sürdürülemez. Devrim güncel politikanın sorunudur diyenler bunu güncel pratik-politik faaliyetleri, örgütsel faaliyetteki ağırlık noktaları ve pratik yönelimleri ile de göstermek bütünleştirmek durumundadırlar. Kadrolarımızın güncel mücadele pratiğiyle bütünleştiremediğimiz her türlü tespit ve belirleme zamanla sıradanlaşır, anlamını yitirme tehlikesi taşır. Devrimin güncel bir olgu olduğu bir zaman diliminde devrimci mücadele ancak bu somut bütünlük içerisinde ortaya konabilir.
Dünkü yaşam ve mücadele tarzı devrimin gereksinimlerini karşılayamaz artık. Dün pratikte ortaya çıkması ötelenebilecek olan birçok eksiklik anında ortaya çıkar ve yine dün zamanla telafi edilebilecek birçok hatanın telafisi için var olan zaman aralığı yoktur ya da çok kısalmıştır. İleriye doğru yapılmış bir plan, günün gerektirdiği cüret ve her gün daha fazla ağırlığı yüklenmeye gönüllü omuzlar olmadan hedefe doğru yürümek mümkün değildir.
O halde görev bugünün devrimcisi olmaktır.
Peki, bugünün devrimcisi olmak ne demektir. Bugünün devrimcisi kimdir?
Yaşamını devrimin ilerleyişine uygun biçimde şekillendirebilen ve bunu günün pratiğinde başarabilendir. Yani lafzınız ne olursa olsun güncel pratiğiniz ya da en azından güncel pratiğinizin yönü bugünü karşılamak olmuyorsa, siz yarını istediğinizi iddia ederken pratiğinizin bugünden uzaklaşmasına yine pratiğinizle razı oluyorsanız, bugünde devrimcilik yapmıyorsunuz demektir. Olması gereken tam tersidir. Eksik pratiğe razı olmayan, eskimiş şekillenişleri kabullenmeyendir günün devrimcisi.
Bugünün devrimciliği lafazanlığı aşmalıdır çünkü devrimci politika onu hayata geçirmek ve orada sonuç almak için savunulur. Devrimci hedef ve politika büyük bir ciddiyetle, kararlılık ve ısrarla savunulduğunda, onu hayata geçirmek için bütün enerjinizle işe koyulduğunuzda maddi güç haline gelir. Burada çelişkiye, söylemle eylem arasındaki makasın büyümesine tahammül yoktur. Yani tehlike, ama aynı zamanda fırsat da büyüktür.
Ortaya çıkacak nitelik kadronun cüretine ve çabasına bağlıdır. Bu noktada pek çok olumlu, ileri ve cüretli örneklerimiz var ama çok daha fazlasına ihtiyacımız var. Bir kadronun önemi burada ortaya çıkar. Kadro önce kendinde bu niteliği yakalamalıdır. Ama yetmez bununla bütünlüklü olarak bulunduğu alanda yarattığı örneklerle günün devrimciliğini yakalayıp, toplam pratiği ileriye doğru itmeyi de başarmalıdır. Başarmalıdır çünkü ihtiyacımız olan şey sadece örnekler değil her süreçte günün devrimciliğinin gereklerine göre kendini biçimlendirebilecek ölçüde gelişkin bir şekilleniştir.
Bugün somuttur. Tıpkı gerçek gibi… Bugün somuttur. Tıpkı önümüzde duran görevler gibi… Bugünün devrimcisi de ancak ve ancak bugünün somut gerçekliğine müdahale etmek için kendini ileriye atan kendini bugünün gerçekliğinde somutlayandır.
Devrimin kadroları bundan daha azı olamazlar.
Abbas Gün