Kalıplarla düşünerek veya gerçekliği şablonlara göre değerlendirerek doğru sonuçlara ulaşamayız. Ukrayna’daki savaşı “emperyalistler arası paylaşım savaşı” olarak tanımlamak bunun somut bir örneğidir.
Gerçekte iktisadi bağlamda “gelişmiş bir çevre ülkesi” olarak sınıflandırılabilecek Rusya’yı emperyalist bir güç olarak etiketlemek, Lenin’in “Emperyalizm…” kitabının karikatürize edilmesinden ve çarpıtılmasından başka bir şey değildir. Hele de emperyalist blokun tüm dünyayı kendine bağımlı bir şekilde biçimlendirdiği koşullarda!..
Tüm bağımlı ülkelerin emperyalist-kapitalizm tarafından yutulması şeklinde tanımlayabileceğimiz “tam ilhak” süreci, kimi ülkelerde savaş ve askeri araçlarla, kimilerinde iktisadi-mali araçlarla ve kimilerinde diplomatik araçlarla gerçekleşiyor.
Rusya (ve bir ölçüde Çin), sosyalist geçmişi ve bu geçmişin yarattığı kültürel ve ekonomik oluşum, devlet aygıtının durumu vb. açısından benzersizdir. Emperyalist-kapitalist efendiler açısından Rusya, ancak parçalanıp tamamen yok edilerek sisteme entegre edilebilecek bir ülkedir. Rusya’daki mevcut devlet aygıtı, kültürel-siyasi yapısı ve ülkedeki güçler dengesine bağlı olarak, emperyalist-kapitalistlerin Rusya’yı parçalama ve yutma eğiliminin bilinçli destekçileri ile buna ayak direyen, karşı çıkan güçler arasında bir savaş alınıdır. Rus devlet aygıtı ve siyasi iktidarı içinde bu parçalanma ve yıkım sürecine karşı çıkanlar, tüm arzularına ve emperyalistlerle uzlaşma hayallerine rağmen, onlarla birçok alanda çatışmaktan kaçınamıyorlar ve kaçınamayacaklardır.
Küresel ölçekteki kutuplaşmalar ve mücadeleler herhangi bir ülkedeki devrimi doğrudan ya da dolaylı olarak etkilemektedir.
Bu açıdan emperyalist-kapitalist güçlerin Rusya ve Çin önderliğindeki güçlerle karşı karşıya gelmesi doğrudan küresel ölçekte sınıf mücadelesini tetikliyor. Burjuva dünyasının farklı muhaliflerinin karşı karşıya gelmesi ilerici, devrimci ve sosyalist güçler için mükemmel fırsatlar yaratmaktadır.
Aslında Rusya'nın burjuva hükümeti, ulusal çıkarlarının zorunlu bir sonucu olarak Küba, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti ve Nikaragua'daki sosyalist hükümetlerin yanı sıra Venezüella ve bazı Afrika ülkelerindeki halk hükümetlerini desteklemiştir ve desteklemektedir.
Aynı bağlamda, Kiev'deki faşist kuklalara karşı harekete geçmek ve Donbass Halk Cumhuriyetlerini desteklemek zorunda kalmıştır. Rusya'nın hayatta kalmak istiyorsa bu savaşa girmek zorunda olduğu açıktı. Böylece 2014'ten beri devam eden savaşın yeni aşaması 2022'de başlamış oldu.
Savaşı kimin başlattığı sorusu önemsiz olsa bile, emperyalistlerin bunu Kiev'de faşist bir darbe yoluyla yaptığını vurgulamamız gerekir. Donbass halkı için bu, Ukrayna'daki faşizme ve onu destekleyen emperyalist güçlere karşı bir savaştır. Her şeyden önce bu, antifaşist devrimci bir savaştır. Tarafsız kalmak ya da başka bir deyişle "her iki tarafa" da karşı olmak, enternasyonalist devrimci sorumluluğu terk etmek anlamına gelir.
Devrimci proletarya, mevcut durumdaki tarihsel görevini "nükleer savaş olasılığı" sözleriyle gölgelememeli ve Donbass halkını her şekilde desteklemelidir. Biz bu antifaşist savaşta tarafız!
Savaş tüm dünyayı iki kampa bölmüştür: Bir tarafta ABD, İngiliz ve AB emperyalistleri ve onların kuklaları, diğer tarafta Küba, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, Nikaragua sosyalist hükümetleri, Venezuela, Bolivya vb. Halkçı yönetimleri ve dünyanın dört bir yanındaki antifaşist güçler. Rusya, Çin ve Belarus sadece kendi ulusal çıkarları nedeniyle onlara katılmaktadır.
Her ülkedeki devrimci proletarya, uzayan savaş sırasında emperyalist kampın yanında yer alacağı kesin olan "kendi" kapitalist devletlerine karşı bir devrim başlatarak enternasyonalist dayanışma görevlerini yerine getirmelidir. Proletaryanın kurtuluşuna "tarafsızlık" yoluyla değil, emperyalist-kapitalist sistemi parçalayarak, emperyalist güçleri yenerek, bu güçleri temsil eden burjuva hegemonyasını yıkarak ve proletaryanın egemenliğini kurarak ulaşılır.
Çeyrek yüzyıldır dünya genelinde devrimci koşullar gelişmektedir. Emperyalist-kapitalist sistem derin bir kriz içindedir. Burjuva sınıflar için tek yönetme yöntemi baskı, şiddet, savaş ve yıkımdır.
İnsanlık yeni bir evreye, toplumsal devrimler yoluyla kapitalizmden komünizme geçme çağına girmiştir. Emperyalistler bu durumu değiştirmek için yüzyılın başında proletaryaya ve emekçi halklara karşı küresel bir iç savaş başlatmışlardı. Bugünlerde ise insanlığa karşı büyük bir savaş başlatmaya çalışıyorlar. Ukrayna bu çabanın savaş alanı ve Kiev'deki Nazi haydutları da "uygun araçlar"dır. Bu bağlamda devrimci proletarya siperlerde Donbasslı kardeşleriyle omuz omuzadır.
Kalıcı ve adil bir barış için kapitalist üretim tarzını tüm dünyada yok etmemiz gerekiyor. Kapitalist sisteme son vermedikçe kalıcı barışa ulaşma, insanlığı ve doğayı yaşatma şansımız yok.
Devrimci koşullar altında, devrimci proletaryanın birincil görevi siyasi iktidarın kontrolünü ele geçirmek, kapitalist devleti yıkmak ve burjuva hegemonyasına son vermektir.
Şimdi devrim zamanı!
Mücadele Birliği, kökleri 1970'li yıllara dayanan devrimci komünist hareketin sesidir. Siyaset sahnesinde Leninistler olarak anılırlar. Gazete kırk yılı aşkın bir süredir farklı isimlerle yayınlanıyor. Dünya çapında teorik ve siyasi konularda devrimci proletarya enternasyonalizmi için güçlü bir platform olmuştur. Ukrayna'daki Rus özel askeri operasyonunun ilk gününde, Donbass Halk Cumhuriyetlerini ve Rus askeri operasyonunu savunan "Safınızı Seçin" başlıklı bir makale yayınladık. Akıntıya karşıydık, hala da karşıyız! Devam eden bu savaşta tüm antifaşist güçlerle aynı siperde birlikteyiz.
Bu bağlamda Roma Barış Konferansı girişimini ve sonuç bildirgesini destekliyoruz.
* 27-28 Ekim tarihleri arasında Roma Uluslararası Barış Konferansı’na gönderdiğimiz metindir. Orjinali uluslararası barış konferansının resmi sitesinde yayımlanmıştır:
https://internationalpeaceconference.info/2023/10/10/now-is-the-time-for-revolution/