Mardin ve Amed’de elektrik hatlarından kaynaklanan yangında 15 kişi yaşamını yitirdi, 78 kişi yaralandı. Binlerce insan evini barkını terk etti.
Bu sömürü ve zulüm düzeni, bu faşist devlet, alışık olunduğu üzere suçu hemen bize attı: Anız yangını!
Bu ülkede adına “devlet yetkilisi” denen “tür”ün verdiği bilgiye bir kere olsun güvenmek mümkün değil. Herhangi bir olayda, hatta “doğal afet” dediklerinde bile gerçekleri gizleyen, rakamlarla oynayan, bir kez olsun gerçekleri açıklama dürüstlüğünü göstermeyen bir zorbalık düzeni bu!
15 insanımızın yaşamını yitirdiği bu yangında, işte bu “devlet yetkilisi” denen “tür”, 6 bin hektarlık alana yayılan yangının “anız yakma sonucu çıktı”ğını açıkladı. Üstelik bu “anız yakma” işi, her nasıl olduysa ekim yapılmayan bir bölgede meydana gelmiş!
Bu kadar özensiz, izansız, bu kadar pişkin yalan söyleyiveriyorlar.
Hepsi elbirliği etmiş, tüm bölge halkının ümüğünü sıkan DEDAŞ adlı elektrik tekelini aklamaya çalışıyor. Oysa dünya alem biliyor bu “kurumsal Dehak”ın yangındaki rolünü. Elektrik Mühendisleri Odası tek tek sıralıyor söz konusu firmanın yarattığı “ihmaller zincirini”.
Tek bir firmaya, yöneticilerinin “ihmallerine”, sahiplerinin “kar hırsı”na bağlanamaz bu yangın. Bir bütün olarak kapitalist sömürü düzeninin tüm genetiğinde var bu türden “ihmaller zinciri”. İlaç tekelleri sağlığımızla oynar, maden tekelleri doğamızı yıkar, silah tekeli canımızı alır... Aklınıza gelebilecek her alanda kaçınılmaz bir yıkımdır kapitalizm. “Kar hırsı” deyip birkaç kişinin suçuymuş, normalden sapmaymış gibi geçiştirmeye çalışıyorlar. Oysa “kar hırsı” denilen şey yani “kar” dediğiniz şey, kapitalist üretimin tek amacıdır. Varlık nedeni, tek temel amacı kar olan bir sistemde, bir işletmenin “kar hırsı” ile hareket etmesinden daha doğal ve kaçınılmaz bir şey olabilir mi! Bir kez daha, “doğal afet” değil yaşadıklarımız. Hepsi, ama hepsi “kapitalist sistemik felaket”lerdir.
Ama hepsi bu değil. Kürdistan’da bu “felaketler”, siyasal yapının doğrudan dahliyle gerçekleşiyor. Bu faşist devlet, düzenli bir şekilde tüm Kürdistan’ı yaktı, yıktı. Mecazen değil, kelimenin gerçek anlamında hem de.
On yıllarca köylerimizi, mezralarımızı yaktılar... Neyimiz var neyimiz yoksa talan ettiler... Halkı açlığa mahkum ettiler... Silah zoruyla göçe zorladılar...
Yer altı madenleri için doğamızı tahrip ettiler; ormanlarımızı kestiler, göllerimizi, derelerimizi kuruttular. Bu vahşet, bu zulüm yetmedi. Şimdi de ümüğümüzü sıkan şirketleriyle yaşamlarımıza kastediyorlar!
Edi bese! Bu talanınıza, bu vahşetinize boyun eğmedik, eğmeyeceğiz! Ormanlarımızı, evlerimizi, tarlalarımızı yakıp kavuran bu ateş, hiç şüpheniz olmasın, yakında sizi yakacak! Doğamızı ve yaşamımızı yok eden bu düzeninizi, bu zulüm kalenizi birleşik devrimin ateşiyle küle çevireceğiz!