Bıçak kemiğe dayandığında... geri çekilecek bir yer kalmadığında... elinde kalan son kırıntılara da hunharca göz dikildiğinde... patlar isyan dalgası dört yanda.
Artık dayanacak güç kalmadı. Kriz, yokluk, enflasyon... Kelimenin gerçek anlamında açlığın acımasız elleri işçi ve emekçilerin boğazında.
Dört bir yanda işçi eylemleri, direnişleri, grevler, işgaller... Her bölgede, her kentte, hatta köylerde... İnşaat, maden, tarım, eğitim, ulaşım, gıda, metal, taşımacılık... aklınıza hangisi gelirse!..
Burjuva sendikalar bile adım atmak zorunda kalıyor. Göstermelik de olsa, “desinler” kabilinden de olsa...
Ve artık sadece işletmeyle, işyeri önüyle sınırlı değil. Hedefte Ankara! Bir bir Ankara’nın yolunu tutuyor direnişteki işçiler. Fernas, Polonez, inşaat, eğitim...
Bir kez Ankara’yı hedefe koydu mu işçiler, yollar yürümekle aşınır! Çünkü artık, işyerinin dar sınırları, patronun kişisel varlığı değil sadece hedefteki... sistem, iktidar, hükümet!..
Bakın ne diyor işçiler:
“Bunun politik bir aşamaya geçtiğini çok net tespit edebiliriz. Çünkü herkes yüzünü Ankara’ya döndü. Çünkü işçiler, öğretmenler Ankara’ya yürüyor. Biz de inşaat, karayolları işçileri olarak yüzümüzü Ankara’ya dönüyoruz. Bu sorunun kendisi politik bir sorun. Sorunu böyle tespit ediyorsak, yönümüzün tamamen politik alana yönelmesi gerektiğini düşünüyoruz. Biz buraya ücret hakkı için geldik, hak gaspı için geldik. Ancak işçiler şunu çok iyi biliyor. Bugün sorun çözüldü belki ama yarın yine bu sorun yaşanacak. Çünkü bu sorun mevcut sistemin kronikleşmiş bir sorunudur”
Bu artık bir düzeydir. İşçilerin pratik olarak, kendi eylemleriyle ulaştıkları bir düzey. Ve buradan, daha da ileriye gidecek.
Burjuva sendikacılığı, bürokratlaşmış, sınıftan neredeyse tümden kopmuş sendikacıları aşan, militan genç sendikalar hızla ileri çıkıyor. Şimdi bu genç sendikaların gelişmesi, güç toplaması ve gerçek bir güç haline gelebilmeleri için “küçük zaferlere” ihtiyacı var. İşçilerin, özellikle de yoğun sömürü altındaki işçilerin, deyim uygunsa işçi sınıfının en alt tabakalarında bulunan işçilerin böyle zaferler kazanmaya, böyle zaferlerin kazanıldığını görmeye ihtiyaçları var.
Hükümet tüm emekçilere savaş açtı, onları korkunç bir yokluğa mahkum etti. İşçi bölükleri bu ateş altında ileri atılıyor. Şimdi her küçük çarpışmada kazanılacak zafer, ileri atılan işçiler için muazzam bir moral kaynağı.
Dişe diş, dövüşe dövüşe yürüyor işçiler. Yolu yok, mutlaka kazanacaklar!