Damla damla emilen alınteri için, çocuklarını açlıktan ve yokluktan kurtarmak için aralıksız mücadele yürüten yaşamdan kovulan işçiler meydanlarda.
Doğayı, derelerini, topraklarını savunan kır emekçileri meydanlarda. Ocaklarına incir ağacı dikilen küçük üreticiler meydanlarda.
Kadın katliamlarına, cinayetlerine ve her tür kadın düşmanlığına karşı tarihsel öfkelerini kuşanan kadın özgürlük hareketleri meydanlarda.
On yıllardır en ağır bedeller pahasına kesintisiz özgürlük yürüyüşünü sürdüren Kürt halkı meydanlarda.
Sermaye sınıfı ve faşist devlet, her yönden saldırı altında. İçeride ve dışarıda köşeye sıkışmakta. Uzatılan sözüm ona “barış eli” bunun için! Bir parça soluklanmak, “siyasi manevralara alan açabilmek” için!..
Bir yandan sözde “barış eli”, “ana dil yüzünden ötekileştirme” çıkışı... diğer taraftan ülkenin dört bir yanında gözaltı ve tutuklama furyası!.. Sadece son birkaç günde yüzlerce emekçi gözaltına alındı, tutuklandı.
Emek güçleri üzerinde aralıksız çalışıyor baskı cenderesi.
Sınıflı toplumlarda “toplumsal uzlaşı”, “toplumsal barış” lafları boş gevezelikten başka bir şey değildir. Asla gerçekleşmeyecek bir hayaldir.
İç savaş, ya tüm bir toplumun imhasıyla ya da gerici sınıfın tarih sahnesinden silinmesiyle sonuçlanır. Eski egemen sınıfın kazandığı her iç savaş muharebesi, toplumsal devrimin geçici bastırılmasından başka bir şey değildir.
Şimdi birleşik devrimin yükselen baskısı karşısında zaman kazanmaya çalışıyor dinci faşist iktidar. Sahte umutlar yaratmaya çalışıyor. Boş vaatlerle oyalamak istiyor emekçi halklarımızı.
Karnımız tok sermayenin yalanlarına, “anayasal hayallerine”! Aldanmak, oyalanmak bizden uzak olsun!
Kurtuluşumuz kendi ellerimizde. Çözüm devrimde!