Bir halkın devrim kasırgası ve devrimi yaşatma uğruna verdiği ölüm kalım savaşı söz konusu olduğunda yani "Devrimin Çağrısı" gündeme geldiğinde, proleter devrimciler kınında duramayan bıçak kesilir. Enternasyonal tarihsel görev çağrısıdır o. Tüm ömrünü bir sırt çantasına doldurup ölümüne bir kavgaya giriştir!
Yazgısını o halkın yazgısına bağlamak, o ülkenin devrim savaşçılarıyla omuz omuza, yürek yüreğe kavgaya dalmak... Ve günün sonunda payına ölüm düşerse, onu yiğitçe kucaklamak...
Her proleter ve halk devriminde yer aldılar. Çağrıldıkları her tarihsel anda ileri atılmaya hazırdılar. Rojava Devrimi, Kobane'nin elde kalan son sokaklarında ölümüne direnirken, yükselen soylu çağrıya tereddütsüz uydular devrimciler.
Sinanımız (Emre), ve ardından Taylanımız (Kenan), o soylu enternasyonal savaşçılar kuşağının iki sıra neferi olarak devrimin siperlerine koştular. Sinan Kobane savaşının son dönemlerinde, Taylan ise daha sonraları, özgür topraklarda, Kürt halkının özgürlük savaşının saflarında yer almak için Rojava’da aldı soluğu.
Türkiye’de Kürt halkı ile aynı mahallelerde, aynı sokaklarda omuz omuza mücadele eden, eylemlere katılan Leninistler, bu defa da özgür bir dünya yaratmak için kolları sıvamış Kürt halkı ile yan yana, elde silah savaştılar.
2018 Şubat’ına gelindiğ*inde, arkasına TC’nin ordu desteğini alan dinci faşist çeteler, Afrin’i işgale koyulmuştu. Rojava’daki pek çok savaşçı, Afrin’i savunmak için yüzünü buraya çevirdi. Ancak tüm dünya gericiliğini de arkasına almış olan Türk devletinin ordusu ve hava kuvvetleri idi çoğunlukla karşılarındaki.
9 Şubat günü önce Emre Bora (Sinan Ateş)’nın ölümsüzleştiği haberi ulaştı. Afrin’in Cinderese ilçesinde işgalci güçlere karşı yürütülen bir operasyon esnasında savaşırken, en önde ölümsüzleşti. Bayrağını yoldaşlarına emanet etti.
5 Mart günü Kenan Aktaş (Taylan Demircioğlu)’ın ölümsüzleşme haberi geldi. Siper yoldaşları ile birlikte bir operasyona giderken, Afrin’in Meydanke cephesinde bir hava saldırısında ölümsüzler kervanına katıldı "Genç Adam"ımız.
Parti ve birleşik devrim için yaşamlarını feda eden yoldaşlarımız, geride kalanlar için de büyük örnekler oluşturdular. Evet, kaybımız büyük, acımız sonsuz. Fakat ne yas tutuyoruz, ne ağıt yakıyoruz. Onların yoldaşları olarak, son ana kadar ellerinden düşürmedikleri bayrağı burjuvazinin burçlarına dikene kadar mücadeleyi sürdüreceğiz.
Mutlaka ama mutlaka kazanacağız!