< < Kitle İlişkilerine Odaklanalım

Son dönemde işçi sınıfının ve köylülüğün eylemlerinde hem nicelik hem de nitelik olarak bir yükseliş, gelişim ve değişim gözlemliyoruz. Bu durdurulamaz bir değişimdir.

Değişimi uzun zamandır yapılan kitle eylemlerinden görmek mümkündür. İşçi eylemleri olsun, çiftçi eylemleri olsun ya da çevreden dolayı köylülerin eylemleri olsun ya da mahallesinin yıkılmasından rezerv alan adı altında talan edilmesine karşı eylem yapan, başkaldıran, çatışan halktan insanlar, daha çok sıradan insanlar. Eyleme geçen, örgütlenen, dövüşen ve dönüşen bu insanlar. Senelerce devletin, burjuva güçlerin, gericiliğin baskı altına aldığı, bloke ettiği ve ne yaşamışsa kendi içinde biriktirmiş, yani büyük öfke biriktirmiş olan bu insanlar. Hep fon olarak kullanılmış, hiç önem verilmemiş. Yönetenlerce, kendilerine bugünkü yaşam biçimi biçilmiş insanlar, uyandılar, eyleme geçtiler ve her şey biziz diyorlar. Artık oyunun yazarı da aktörü de kendileri olmak istiyor. Şimdi sıradan insanlar zamanı! Emekçi ve sömürülenlerde düşünülenden daha fazla öfke birikimi var. Kurulu sisteme başkaldırı -bireysel ve ya kolektif, örgütsel- düşünülenden daha yaygın ve emekçi halkların arasında derin kök salmış. İşte bu büyük güç her yerde başkaldırıyor. Varsın gerisini burjuvazi düşünsün.

Sıradan insanlar artık eski insanlar değil. Bilgili, kültürlü, önemli bir kesimi eğitimli. Düşüncelerinde büyük bir değişim oldu. Geniş bir kesimi uzun süren mücadelelerden geçmiş, mücadele deneyimine sahip. Bu insanlar devrim eğitiminden geçerse burjuva düzenin “vay haline!” Tarihi devrimci kitleler yapar. Sosyalist hareket kitlelerle birleşemezse adına layık olamaz; işçi hareketi de sosyalist hareketle bütünleşmezse, burjuvazinin ideolojik etkisinde kalır, yozlaşır.

Bu topraklarda ezilen ve sömürülen insanlar , cumhuriyet tarihinin en uzun yıkımını; yani yüz yıllık bir ekonomik yıkım yaşıyorlar. Emekçi halk yoksulluk ve yoksunluk içinde. Ekonomik yıkım beraberinde zorunlu olarak toplumsal, insani yıkımı getirdi. Hiçbir emekçi yarınından emin değil. Sınıflar ayrımı çok derin, sınıf çelişkisi çok keskin. Sınıf savaşı gitgide daha şiddetli hale geliyor. Öncü işçiler mücadelenin her alanında söz sahibi olmak için emekçi kitlelerle sıkı bağlar ve ilişkiler içinde olmalıdır. Dönemin en önemli, en ivedi ve öne çıkan sorunu bu.

Proletarya partileri, devrimden önce ya da sosyalist kuruculuk yıllarında, halk kitlelerinin mücadele gereksinimlerini karşılamak amacıyla, içerikli sloganlar altında çalışmalar, kampanyalar, mücadele görevleri saptar. Mesela Stalin Sovyetlerde bir dönem önlerindeki görevi şu sloganla ortaya koyar: “Şimdi her şeyi kadrolar belirler!” Bu slogan altında kadrolaşmaya ağırlık verilir ve sonuç elde edilir. Yine 1930 başlarında Avrupa’da savaş bulutları görününce ve Hitler faşizmi savaşa başlayınca Stalin Sovyetleri savaşa hazırlamak ve sosyalizmin inşasını hızlandırmak için şu sloganı atar: “Şimdi her şeyi teknik belirler!” Mao da devrim sonrası halkın önündeki görevi belirlemek ve kitleleri seferber etmek için dönemsel sloganlarla görevler belirler. İçinde olduğumuz dönemin özelliklerini göz önünde tutarak şu sloganla görevi saptamalıyız: “Kitle ilişkilerine odaklan!”

C.Dağlı