Günümüzde bir noktada, bir bölgede, bir kentte patlak veren bir eylem kısa sürede ülkede geniş kitleleri harekete geçiren genel ve büyük bir eyleme, eylemler dizisine yol açabiliyor. Toplumsal devrimin, sosyalizm uğuruna mücadelenin gücünü ve düzeyini gösteren bu durumun açıklanması gerekiyor.
Kapitalist sömürü bütün ülkelerde aynı biçimde gerçekleşiyor. Emek-sermaye ilişkisi her yerde aynıdır ve kapitalizmin ekonomik yasalarının egemenliği altındadır. Bütün ücretli emekçiler aynı ve ortak maddi koşullarda bulunuyorlar. Aynı maddi koşulları emekçileri birleştiren ve ortak hareket etmesini sağlayan koşullardır. Ücretli emekçileri harekete geçiren uzlaşmaz sınıf çelişkileri, maddi koşulların gelişimiyle birlikte gelişir ve keskinleşir. Ve aynı maddi koşulların tarihsel olarak gelişmesi, bu çelişkilerin devrimci çözümünü de içinde taşır.
Emekçi ve sömürülen sınıfın maddi yaşam koşulları irdelenirken, kaba bir bakış açısına düşülmemeli. Somutlamak gerekirse, işçi ücretlerinde parasal artışa rağmen, emekçilerin maddi koşulları her geçen gün daha kötüye gidiyor. Çağdaş kriterlere vurulduğunda, ezilen ve sömürülenlerin yaşam koşullarının ne kadar kötüleştiği, ağırlaştığı ve zincirlerine yeni bir halka eklediği görülecektir. Ücretlerde parasal artışa karşın, emeğin sermayeye gerçek bağımlılığı arttı ve kapitalist kölelik zincirleri iyice ağırlaştı ve dayanılmaz hale geldi.
İşçilerin içinde bulunduğu ağır kölelik koşulları ve emekçilerin yaşam koşullarının üzerine dayandığı kapitalist üretim düzeni, emekçilerin kapitalist sınıf düzenine karşı biriken ve büyüyen öfkesinin temelidir. Kapitalist sömürünün yoğunlaşması, kapitalist kölelik zincirlerinin ağırlaşması ve burjuva devletin varlığı ve şiddetlenen saldırıları emekçi öfkesine, kapitalizme karşı devrimci öfkeye yol açıyor. Güncel burjuva toplum, her yerde kitlelerin öfkesinden doğan devrimci eylemlerle sarsılıyor.
Emekçilerin öfkesinin onyıllarca biriktiği, burjuvazinin sınıf egemenliğinden kendi isteğiyle vazgeçmeyeceğinin kesin olduğu bir yerde, egemen sınıf, ezilen ve sömürülen yığınların zoru ve öfkesiyle devrilir.
Çalışan yığınların üzerinde ortan ekonomik ve politik baskının yanında, bireyler üzerinde uygulanan toplumsal baskının sürmesi, kitlelerin kapitalist toplum düzenine karşı olan ökesini ve başkaldırısını iyice alevlendiriyor. Erkeklerin kadınlara yönelik saldırıları ve toplumun kadınlar üzerinde artan baskıları en isyan ettirici noktaya geldi. Ağır ve şiddetli baskı koşullarının doğurduğu büyük toplumsal patlamalar önümüzde.
Bütün bu koşullar oluştuğunda, küçük bir eylemin, büyük bir ayaklanmaya; ayaklanmanın devrime dönüşmesi kaçınılmaz olur.
Günümüzde işçileri birleşmeye, örgütlenmeye, eğitilmeye iten etkenler aynı maddi koşullara sahip olmaktan ileri gelmiyor yalnızca; işçi sınıfı hareketi bunun ötesine ve ilerisine varmıştır. Dünya devrimci proletaryası sınıf savaşı ve sosyalizm mücadelesinin büyük deneyimine sahiptir. Enternasyonal sınıf savaşının büyük okulundan geçmiştir. Devrim eğitiminden geçmiştir. Dolayısıyla yüksek bir politik devrimci bilinci taşıyor. Tüm bu olgular şu anlama gelmektedir ki, bir alanda başlayan eylemlerin, anında başka yerlere de sıçraması sadece kendiliğinden, çelişkilerin vb. harekete geçiriciliğinden kaynaklanmıyor, devrimci bilinci taşıyan kitlelerin etkisi de burada önemli bir rol oynuyor. Küçük-burjuva sosyalizmi, proletaryanın entelektüel düzeyini ve insanlığın geleceğini belirleyen ileri niteliğini kavrayamadığı içindir ki, eylemlerde bilinç öğesini göremez.
Bugünkü tarihsel aşamada emekçi kitlelerin ileri politik düzeyine gözlerimizi nasıl kapatabiliriz! Komünizm sadece bir avuç öncünün görüşü ve hareketiyle sınırlı değildir. Komünist fikirler her ülkede milyonlar tarafından benimsenmiştir. Komünizm bir dünya görüşü, bir politik hareket olarak kitlesel bir güçtür. Bu gücün bütün ilerici, devrimci yığınsal hareketlerde belirgin ve yön verici bir etkisi ve ağırlığı var. Bu etkiyi Gezi'de herkes gördü. Öznedeki büyük değişim kesinlikle ama kesinlikle bilince çıkarılmalı.
Devrimin bütün koşullarının oluşması ve bir araya gelmesi, bize, devrim için en uygun durumu verir, fakat henüz bir devrimi vermez. Devrim olayların gelişmesiyle oluşur, ancak, devrimin zaferi olayların kendiliğinden akışı içinde gerçekleşmez. Devrim gibi tarihi bir olayı gerçekleştirmek bilinçli, yöntemli, disiplinli bir örgütlü hazırlığı gerektirir. Tek başına öznenin hazırlığı, çabaları vb. devrimi gerçekleştirmeye yeterli değildir, fakat, genel koşullarının oluştuğu bir momentte, öznenin ciddi hazırlıkları ve müdahalesi, başka zaman elde edilemeyen bir sonuç getirir. Bu şartlarda öznenin müdahalesi belirleyici bir etkendir.
Çağımız, çağın en etkileyici ve en sürükleyici gücü olan, Marksist-Leninist hareketin bugünkü konumu ele alınmadan, tüm gerçekliği içinde değerlendirilemez.
Bir eylem, isyan ya da genel ayaklanmanın hemen örgütlenmesi ve egemen sınıfa karşı yönelmesi için, bu gücün önceden oluşması ve harekete geçecek bir durumda olması gerekiyor. Bu, daha çok devrimci kitleler için doğrudur. Bu güç milyonlara ulaştığına göre, eyleme geçmesi durumunda, geriye kalan kitleleri etkilemesi ve ortak devinime çekmesi anlaşılır bir şeydir.
Tarih, aynı amaca yönelen kitlelerin ortak etkinliğinden başka bir şey değildir. Bu topraklarda, aynı devrimci amaç için yıllardır savaşım veren geniş işçi ve halk kitleleri var. Ortak amaç için ortak mücadele veren bilinçli kitlelerin varlığı nedeniyledir ki, bir yerde ortaya çıkan bir eylem, her yerde destek buluyor. Tüm bu çaba ve mücadelelerin sonucu yapılan tarih yeni bir dünya için savaşan kitlelerin eseri ve ortak tarihi olacaktır.
Eylemlerin başka eylemlere ve eylemlerin yüksek biçimlerine yol açması, basit bir etkiden, sıradan bir dalgalanmadan daha fazla, daha derin bir şeydir. Bilinçli, amaçlı, ısrarlı, devrimci bir sınıf kavgası yarım yüzyıldır sürüyor. Ulaştığımız ileri devrimci düzey, dünya işçi hareketleri arasında, ön sıralardadır. Devrimci komünist hareket, doksan sonrası, dünyada çok daha öne çıktı. Doksan sonrası, bir çok yerde, sosyalizmden açıkça uzaklaşılırken, bu topraklarda, sosyalizm, Marksizm-Leninizm en etkin bir şekilde yükseltildi. Böylece enternasyonal işçi hareketinde ne denli sağlam bir yer tuttuğunu ortaya koydu. Böylece bir eylem patlak verdiğinde ileri, devrimci nitelik taşıyan bir özneye dayanmaktadır. Devrimci öznenin varlığı, hareketin daha ileriye gitmesinin güvencesidir.
Devrimci sınıf savaşının büyük okulundan geçen öznel dönüşüme uğramış, niteliğini yükseltmiş tek kelimeyle başka bir özne olarak, eylemlere katılıyor.
Buradan su sonuç çıkmaktadır ki, eylemler başladığında, yalnızca başka yerlerde yankı yapmakla kalmayacak, yüksek bir bilinçle, burjuvazinin sınıf egemenliğini devirmeye yönelecektir.
C.DAĞLI