Proletarya hareketi, içeride devrimci dinamiklere dayanmanın yanı sıra, dünya proletaryasının etkin destek ve dayanışmasına sahip olduğu ölçüde güçlüdür. Burjuvaziye karşı savaşımda, uluslararası işçi dayanışması, proletaryanın gücü ve üstünlüğüdür.
Devrim gücünü yalnızca içeriden almaz, aynı zamanda, uluslararası ilişkilerden alır. Sınıf savaşının alanı tüm yeryüzüdür. Dünya sahnesinde uluslararası burjuvazi, proletarya karşısında birleşik bir dünya gücü olarak hareket eder. Karşısındaysa, dünya proletaryasının savaşan güçleri var. Bu güç, çağımızın en etkin ve tarihin gidişini belirleyen güçtür.
Uluslararası ilişkilere sahip olmak sınıf savaşında sosyalizme karşı savaşta, burjuvazinin bir avantajı olmuştur. Burjuvazi birçok yerde ve bir çok kez uluslararası alandaki geniş ilişkisine dayanarak ayakta kalabilmiştir. Ve emekçilere, ezilen kitlelere karşı mücadelede sınırlı belli sonuçlar almıştır. Proletarya artık, burjuvazinin bu üstünlüğüne son vermiştir. Proletarya ve her ülkede devrim, dünya düzeyinde geniş ilişkilere ve desteğe sahiptir. Her ülkede devrimin bir koşulu olan bu durum, devrimci taktik ve strateji çizilirken kesinlikle göz önünde tutulmalıdır.
Burjuvazi uzun bir tarihsel dönem, toplumun yönetici sınıfı olmasından ileri gelen, yönetme tecrübesine sahiptir. Dolayısıyla burjuvazi emekçilere karşı sınıf savaşında ve sosyalizme karşı mücadelesinde, yönetme tecrübesinden her zaman yararlanmıştır. Bu, onun başka bir üstünlüğüydü. Ama dünya proletaryası da, yönetme tecrübesine sahiptir. O bu tecrübeyi sınıf savaşının uzun deneyiminden geçerek ve yüz yıllık sosyalist toplum pratiği sırasında kazanmıştır. Yönetmeyi, doğrudan demokrasi sürecinden geçerek, doğrudan demokrasi örgütlerinde yer alarak öğrenmiştir. Proleter demokrasisi ve onun çeşitli biçimleri, en demokratik burjuva cumhuriyetten daha üstündür, ona karşıttır, demokrasinin en yüksek biçimidir. Demokrasiden demokrasisizliğe geçiştir. Proletarya bu konuda da burjuvazinin üstünlüğüne son vermiştir.
Burjuvazi halen geniş bir uluslararası ilişkiye sahiptir. Halen büyük bir dünya gücüdür, ekonomik, politik ve askeri bir güçtür. Devletler sisteminde etkindir. Ancak dünya proletaryasının devrimci hareketi karşısında eski üstünlüğüne sahip değildir.
Toplumsal devrimin dünya koşullarını irdelemeye ve açıklamaya devam edelim.
Kapitalist toplumsal sistemin çöküş dinamiklerinin hızlı bir şekilde işlemesi, proletaryanın kapitalizmi tasfiye etmesi için en uygun koşulları yaratmıştır. Marx, kapitalizmin ileri gelişme aşamasını "Sosyalizme dönüşüm süreci" olarak tanımlar. İşçi sınıfı, toplumsal devrimle, bu dönüşümü gerçekleştirebilir ve devrimci dönüşüme dayanarak insanlık tarihinde yeni bir çağı başlatabilir.
20.yüzyıl devrimler yüzyılı oldu. 21. yüzyıl da zorunlu olarak devrimler yüzyılı olacak. Zaten bu yüzyıl perdelerini küresel isyan ve ayaklanmayla açtı. Birçok yerde ayaklanmalar devrim halini aldı. Her şeyin karşıtına gebe olduğu günümüzde, burjuva toplumun sosyalizme dönüşümü, 21. yüzyılın içeriğidir.
Sermayenin tarihsel eğilimi tek tekele doğrudur. Sermaye bugün daha az uluslararası tekelin elinde birikmiş durumadır. Bu şu anlama gelir: Bir taraftan bir avuç tekel, karşı tarafta ise toplumsallaşmış insanlık. Çelişki bu kadar bariz, sınıf savaşımı bu denli keskin. Çelişki dünyadaki emekçiler ile toplumsallaşmış insanlıkla uluslar arasında değil; ezilen kitlelerle dünya çapındaki tekeller arasındadır, emekle sermaye arasındadır. Sermayenin az sayıdaki tekelin elinde birikmesi, sosyalizm için ileri düzeyde bir alt yapının maddi koşullarının hazır olması demektir. Bu toplumsal yapı sosyalizme dönüşme sürecindedir.
Tarihin bu en devrimci dönemi son çeyrek yüzyılda dünya çapında oluşan eylemlerle ilerliyor. Tüm bu sarsıcı ayaklanmalar dünyada devrimlerin objektif şartlarının nasıl olgun olduğunun göstergeleridir. Dünyadaki güncel durum, her ülkede, devrimin başarıya ulaşması için büyük olanaklar sunuyor. Proletarya kapitalizmin ezdiği tüm kitlelere öncülü ederek devrimi gerçekleştirmeye giriştiğinde sadece içeride değil, dünyada da oluşan ve derinleşen devrimci durumdan hareket etmiş olur.
İnsanlar, bugünkü gelişmiş üretim araçlarına el koyduğunda ya da daha doğru bir anlatımla, proletarya tüm toplum adına, kapitalist mülkiyetteki üretim araçlarına el koyduğunda üretim araçlarının ortaklaşa denetimine dayanarak daha iyi bir toplumda yaşayabilir ve daha iyi bir hayat sürdürebilir. Böyle bir toplum kurulabilir. İnsanları dünyanın her yerinden kapitalizme karşı harekete geçiren, geçmiştekilerden daha ileriye giden devrimlere yönelten dinamik yeni bir dünya kurma hedefidir. İnsanlar içinde bulundukları toplumdan daha yüksek bir toplumun koşulları oluştuğu zaman eski toplumu terk eder. Bu koşullar oluşmadıkça insanlar eski toplumu terk etmez. Buna karşılık insanal bir toplumun koşulları eski toplumda bir kez oluştuktan sonra hiç kimse insanları eski toplumda tutamaz. Eski dünyaya karşı her yerde başkaldırır. Yüzyıldan fazla bir zamandır kapitalist dünyaya karşı devrimci ayaklanmalara başvurmasının maddi temeli ve bilimsel açıklaması budur. Ve başladığı ayaklanmanın başarıya ulaştığı her yerde yeni bir dünya inşa ediyor.
İnsanlar yeni şeyler için savaşırlar.
Kapitalizm, çöküş dinamiklerinin işlemesiyle hızla çözülüyor ve çöküyor. Burjuva toplumun çürümesi çok derin. İnsanlığın kültürü, bütün kazanımları, varlık koşulları yok olmayla karşı karşıya. Kapitalizmin geldiği nokta; eski toplumsal düzeni yıkıp yeni bir toplumsal düzen kurmayı her bakımdan bir zorunluluk haline getirdi. Bu durumda hiç bir baskı engel, insanları yeni şeyler uğruna savaşımdan yeni bir yaşam için mücadeleden alıkoyamaz. Bu mücadele hangi açıdan bakılırsa bakılsın nihai mücadeledir.
İnsanlık proletaryanın öncülüğünde bu son kavgayı kazanmalıdır. Kapitalizm tüm modern gelişmesine karşılık insanı ilkel varolma, sağ kalma savaşıyla yüz yüze bırakıyor. İnsanın yaşamının anlamını olmak ya da olmamak durumuna indirgiyor. Marx'ın belirttiği gibi "Barbarlık yeniden ortaya çıkıyor, ama bu kez uygarlığın bağrında ve onun bütünleyici bir parçası olarak" Ancak yeni şeyler uğruna, sosyalizm uğruna savaşarak insanlığı barbarlıktan kürek cezalarından, zindanlardan, kadınları kölelikten kurtarabiliriz.
Ama yalnızca bu kadar değil. Bu koşullara ve duruma son verecek devrimci bir yön tüm dünyada gelişiyor. İnsanlığın geleceği devrimci sınıf kavgasının gelişmesinden ve şiddetlenmesinden doğar. Bu sonuç kitlelerin devrimci öncüsü proletaryanın ve devrimci proleter partinin yürekli ve her şeyi göze alan mücadelesine bağlıdır.
C.DAĞLI