Gençlik dinci faşizme karşı ayakta. Kadınlar ayakta. Geniş işçi ve emekçi kesimler ayakta. Tüm baskılara rağmen dimdik üzerine yürüyor dinci faşist iktidarın.

19 Mart'ı bir "genel bahane" haline getiren geniş emekçi yığınlar, ayaklanmayı tüm ülkeye yaydı. Gençlik en etkin şekilde hareketin ön saflarına geçti. 19 Mart akşamından beri yüzünü Taksim Meydanı'na döndü. CHP'in ve onun kuyruğundakilerin muazzam gayretiyle Saraçhane'ye hapsedilen eylemleri Taksim'e yöneltmek için, Taksim'in kitlesel fethi için yoğun çaba harcadı devrimci kitleler.

Özgür Özel, o gün kitleleri Saraçhane kapanında oyalamak için kürsülerden göğsünü yumruklayarak "Bugün Saraçhane'deyiz, Belediyemizi koruyoruz, 1 Mayıs'ta da Taksim'de olacağız" diyordu. Tüm çaba, devrimci enerjinin düzen sınırları içine hapsedilmesi içindi. Yoksa 1 Mayıs'ta Taksim'e çıkmak gibi bir hedefleri yoktu.

Bunun böyle olduğuna bizim kuşkumuz yoktu. İspat için öyle özel bir gayrete de gerek yoktu. Zaten gerçek niyetin ne olduğunu CHP kuyruğuna takılan "anlı şanlı" işçi sendikaları ve emek örgütleri, (dilerseniz, uzlaşmacı ve sosyal reformist örgütler diyebilirsiniz) yaptıkları açıklamayla ortaya koydular. DİSK, KESK, TMMOB ve TTB 1 Mayıs'ta Saraçhane'yi bile değil, Kadıköy İskelesi'nde olacaklarını duyurdular. Neden "Saraçhane bile değil"? Çünkü es kaza oradan Taksim'e bir yönelim olabilir, olaylar çıkabilir, çatışmalar büyüyebilir, CHP ve "o çok mühim mevziye", İBB'ye halel gelebilir! Bu yüzden Boğaz'ın öbür yakasına çektiler 1 Mayıs toplanma yerini. Düzene ve onun "muhalefetine" işte böyle hayat öpücüğü veriyorlar!

Bağımsız mücadeleci sendikalar, toplumun geneline yayılan ayaklanmacı ruh haline uygun bir şekilde 1 Mayıs'ta Taksim çağrısı yapıyor. Öğrenci gençlik Taksim çağrısı yapıyor. Devrimci güçler, sosyalist hareket Taksim çağrısı yapıyor!

Bir kez daha görüyoruz ki, 1 Mayıs özelinde iki apayrı dünya, düzeni ayakta tutmak isteyenlerle onu yıkmak isteyenler, burjuvazinin icazetine sığınan imanlı kapitalizm yanlılarıyla emeğin kurtuluşunu savunanlar net çizgilerle ayrılıyor.

Sermayenin kuyruğundaki cümle sosyal reformist, uzlaşmacı tayfa, o güzel ve yerinde tanımlamayı kullanacak olursak "işçi sınıfı içindeki burjuvazinin ajanları", büyüyen devrimci öfke ve ayaklanmacı ruh halini CHP kuyruğunda, seçim-sandık mecrasında eritmek için harekete geçiyorlar. Tüm bu enerjiyi düzen içinde soğurmak, onu CHP ve İmamoğlu'nun kaldıracı haline getirmek için var güçleriyle çalışıyorlar. Yani mesele sadece "1 Mayıs ve Taksim meselesi" değil! Burjuva egemenliğin CHP-İmamoğlu makyajıyla devamını isteyenlerle emeğin kurtuluşunu isteyenler arasındaki derin ayrım meselesi. Burjuva düzene biat edenlerle devrim ve özgürlük için mücadele edenler arasındaki uçurum meselesi.

Önümüzdeki dönem bu uçurumun daha da büyüyeceği bir dönem olacak. Bu burjuva destekçilerinin etkisi kırılmadıkça emekçi halklar, gençler ve kadınlar kurtuluş yüzü göremez!

Bu "düzen muhipleri"ni her yerde kıyasıya teşhir etmek, onların gerçek yüzünü tüm işçi ve emekçiler nezdinde sergilemek, devrimci hareketin boynunun borcudur.