ABD emperyalizmi Latin Amerika’daki yıkıcı faaliyetlerine hız verdi. 23 Ocak’ta “kukla başkan” Guaido’ya “kendi kendine gelin güvey ol” misali “kendini başkan ilan et” buyruğunu vererek başlattığı darbe sürecinin ilk ayağı başarısız oldu.

Yüz yılı aşkın mücadele birikiminin, özellikle gerilla mücadelelerinin yarattığı birikimin yüzeye vurması olarak ortaya çıkan Latin Amerika halkçı yönetimleri, kabul etmek gerekir ki, Beyaz Saray’ın başını fazlasıyla ağrıttı. Çökmekte olan ABD hegemonyasına koşut olarak tüm dünyada yükselen anti-kapitalist hareket, Latin Amerika kıyılarına demokratik-halkçı iktidarlar şeklinde vurdu. Venezuela, Bolivya, Ekvator, Honduras, Paraguay, Nikaragua, Brezilya, Arjantin, Uruguay, Peru, Dominik Cumhuriyeti, Meksika... Kimisi sosyalizm yönelimli, kimi görece demokratik, halkçı, kimi sadece “kuzey emperyalizmi” ile biraz mesafeli...

Kıtada ABD için işler hiç de iyi gitmiyordu. Venezuela’da başarısız darbe girişimi (2002) sonrası Latinlerin “sola kayma süreci” hızlandı. Washington süreci tersine çevirmek için yoğun mesaiye başladı. 2009’de Honduras’ta tezgahlanan darbe sonucu Zelaya’nın sürgün edilmesi Beyaz Saray için ilk başarılı sonuçtu. Onu hemen 2012’de Paraguay’daki parlamenter darbe izledi. Ardından “yargı ve yasama darbeleri” (Brezilya ve Arjantin) ve seçimlerle (Ekvator, Şili, Peru ve El Salvador) önemli ilerlemeler kaydetti.1 Adım adım Küba, Nikaragua ve Venezuela çevresindeki çemberi daralttı.

Tüm emperyalistlerin açıkça Guaido’yu başkan olarak tanıması, bu ülkelerdeki Venezuela devletinin paralarına el konarak karşı-devricimci faaliyetin finansmanına harcanması, Lima Grubu diye bilinen Latin’lerdeki ABD kuklası hükümetlerin açık askeri-siyasi faaliyetleri, ülke içinde çetelerin harekete geçirilmesi, askeri işgalin zeminin hazırlanması için Kolombiya’nın merkez seçilmesi ama aynı zamanda Ekvador ve Brezilya’nın da işgal için hazır kıta beklemesi, “yardım konvoyları”2 adı altında Guaido’ya işlerlik sağlanmak ve askeri müdahalenin araçlarının sokulmak istenmesi, yurt dışındaki Venezuela yetkililerine (asker ve bürokrat) taraf değiştirtmek için sürekli baskı yapılması, ağırlığı sürekli artırılan ekonomik yaptırımlar, ağırlaşan ambargo... ve daha burada sayamadığımız irili ufaklı pek çok girişim. İşte bu büyük saldırganlığın ilk dalgasını savuşturmayı başardı Venezuela Bolivarcı devrimi. Hasmının protesto gösterilerinin karşısına mukayese kabul etmez devasa kitleleri yığarak cevap verdi, veriyor. Milis güçleri ve ordu gövde gösterisi yapıyor. Sınırlarını başarıyla koruyor.

 

İkinci Dalga Geliyor

Ama bu sadece ilk raunt idi. Şimdi kapışmanın ikinci aşaması başlıyor. Karşı-devrimciler daha öfkeli. Kukla Guaido 1 Mayıs’ta taraftarlarını sokaklara çıkmaya çağırdı. Büyük kalabalıklar ve büyük karışıklıklar umuyor. Askeri işgale varacak olaylar zincirini ateşlemeye uğraşıyor.

Rusya, Dışişleri sözcüsü Zaharova üzerinden Maduro yönetimine “sükunetinizi koruyun” uyarısında bulundu. El altından çok daha geniş askeri istihbarat verdiğine kuşku yok. GRU (Rus İstihbaratı) başkanının “Latin Amerika’da IŞİD ve ElKaide kampları var” diye iddia etmesi, “Venezuela, Nikaragua ve Küba’da sosyalistleri iktidardan devirmek için renkli devrim faaliyetleri başlıyor” demesi3 sebepsiz değil. Hatlar çok karışık. İşin içinde uyuşturucu ticareti ve bunun ters yüz edilerek Bolivarcı yönetimin suçlanması da var.4

11 Nisan, ABD Hazine Bakanı 20 ülkeden (Arjantin, Brezilya, Kanada, Şili, Kolombiya, Kosta Rika, Ekvator, Fransa, Almanya, Guatemala, Guyana, İtalya, Japonya, Meksika, Panama, Portekiz, Peru, İspanya ve İngiltere) 16 maliye bakanı ve temsilcilerle görüştü. Konu: Maduro’yu nasıl deviririz!

Pompeo5 Şili, Paraguay, Peru ve Komobliya’yı kapsayan LatinAmerika turuna çıktı. Kolombiya’da Venezuela sınırındaki Cucuta kasabasında (14 Nisan) başkan Duque’yla ve Maduro’ya dronla suikast girişiminden dolayı gıyabında yargılanan “muhalif” Julio Borges ile görüştü. Rusya, Çin ve Küba’yı “Maduro’ya desteğin bedeli olur” diye tehdit etti.6 Çin Pompeo için “aklını yitirmiş. ABD kendi arka bahçesi gibi gördüğü Latin Amerika konusunda baskı, tehdit ve her tür yıkım aracını kullanıyor” diye karşılık verdi.

Danışman Bolton vites yükseltti: “ABD Batı yarı-kürede demokrasi, güvenlik ve hukuk devleti ilkelerini paylaşmayan düşman askeri yabancı güçlere müsamaha göstermeyecektir!”7 Böylece Rusya’nın Karakas’a gönderdiği “askeri ekipman ve danışmanları” hedef tahtasına oturtuyordu. Lavrov cevaben “askeri müdahale olursa Latin Amerika ülkelerinin büyük çoğunluğunun bunu reddedeceğini size garanti ediyorum” dedi ve ekledi: “İkinci bir Karayip Krizi yaratılacağını sanmıyorum. Ayrıca Venezuela’da ikinci bir Suriye’den bahsedemeyiz.” Tehdit işe yaramamıştı.8

Venezuela Yüksek Mahkemesi Guaido hakkında dava açtı. Guaido ise üç günlük tur ile “kurtuluş yakın” diyerek taraftarlarını eylemlere çağırdı. 1 Mayıs, iki kampın kapışma günü ilan edildi.

Bu arada Venezuela başkan yardımcısı Delcy Rodriguez “ABD, Kolombiya ve Brezilya askeri müdahaleye hazırlanıyor. Uluslararası toplum buna göz yumarsa insani felaket doğar” dedi. Zaharova ise “ABD, Venezuela sınırına özel kuvvetler birlikleri ve silah gönderiyor” diye uyarıda bulundu.

Böylece tarafların karşılıklı açıklama, hamle ve yığınaklarıyla kritik haftaya girmiş olduk.

 

Kilit Taşı Venezuela

Şu sıralar Washington’da genel kabul gören tez şu: Venezuela’yı devir, Küba ekonomik açıdan zorlanacak ve çıkışsız bir krize girecektir! Nikaragua zaten şiddet eylemleriyle sarsılıyor. O da fazla dayanamayıp düşecek. Son kale Küba böylece saldırıya açık hale gelecek. Ve bu defa müttefiki olmadan yüzleşecek krizlerle. Kabaca Beyaz Saray’daki canilerin “yol haritası” böyle!

Bu girişmlere Rusya ve Çin’in engel olup olamayacakları tartışılıyor ABD sermaye basınında! Kimileri “Guaido yanlış at. Etki gücü yok” deyip, “Rusya ve Çin faktörü9 bu planı başarısızlığa uğratır” derken, kimileri “sınırlarda doğrudan askeri müdahale” seçeneklerine işaret ediyor. Kendilerinin tüm dünyaya, hele hele “Batı yarı-küreye” yön vermesi gereken tek güç, tek yetkili merci olduğu kibiri ile zehirlenmiş bu emperyalist haydutlar, “yönetilebilir kaos” planları için Venezuela’yı hedef saha seçmiş durumda.

Her zaman olduğu gibi sermayenin düşün adamları masabaşı planlarının her şeye kadir olduğu yanılsamasıyla hareket ediyor. Trump’ın “make America great again” sloganı ABD’nin çöken hegemonyasını kurtarmaya yetmiyor. Venezuela’da kazanmak ABD’ye hegemon gücünü veremez tekrar. Ama Venezuela’da kaybedilecek bir çatışma, ABD emperyalizmi ve genel olarak emperyalist-kapitalist sistem için savaşın kaybedilmesi olacaktır!

Sinan KALELİ

------------------------------------------------------

1 Bu konuda ayrıntılı bir değerlendirme için James Petras’ın gelişmeleri “yeniden sömürgeleştirme” olarak adlandırdığı makalesine bakılabilir. Petras bu süreci yeni bir gelişme olarak değil, tarihsel bir süreç olarak ele alıyor. Latin Amerika’nın sömürgecilikten kurtulması, yeni-sömürgecilik, halkçı yönelimler ve yeniden-sömürgeleştirme şeklinde özetlenebilecek gelişmeleri değerlendiriyor. 21. yüzyıl “decolonization” hareketinin özellikle iktisadi alandaki zaaflarına yönelik çarpıcı değerlendirmeyi buradan (http://www.pravdareport.com/news/world/142291-war_venezuela/?) okuyabilirsiniz.
2 İşin ironik tarafı, “yardım konvoyları” Kolombiya’nın yoksul Cucuta vilayetinden sokulmak istendi. Venezuela ordusu geçişe izin vermeyince Cucuta valisi başkan Duque’ya “madem sokulmuyor, burada halka dağıtalım” dedi. Öyle ya, Cucuta, gerçekte Venezula’dan çok daha yoksuldu ve yardıma muhtaçtı!
3  GRU başkanının açıklamasına ulaşmak için: https://www.rt.com/news/457571-us-venezuela-nicaragua-cuba-gru/ 
4 Bir örnek için bkz: https://edition.cnn.com/2019/04/17/americas/venezuela-drug-cocaine-trafficking-intl/index.html?no-st=1555576300 Hugo Carvajal: Eski askeri istihbarat, uyuşturucu kaçakçısı (Meksika’ya). İspanya’da tutuklandı. Guiado destekçisi. ABD’ye iade edilecek, faydalı bilgiler sağlayabilecek.
5 Dışişleri Bakanı Pompeo, eski CIA yöneticisi. Bu günlerde Russia Today’de bir demecinin eğlenceli videosu var. “Ben CIA yöneticisiydim. Yalan söyledik, çaldık, hile yaptık, tıpkı gördüğümüz eğitimler gibi” diyor gülerek. https://www.rt.com/news/457452-pompeo-cia-moment-honest-interviews/
6 Pompeo’nun tehdidi ABD’de şu an resmi görüş. Daha Şubat ayında Güney Kuvvetler Komutanı Amiral Faller, Senato’da “Rusya ve Çin, genel olarak ABD çıkarları aleyhine Batı yarı-kürede etki alanlarını genişletiyor. Venezuela, Nikaragua ve Küba’daki muhtemel adımları -ki aslında bu adımları atıyorlar- yarı-kürenin güvenlik ve refahını tehdit ediyor. Bu üç ülkenin eylemleri bölgedeki demokratik sürece ve istikrara zarar veriyor.” demişti. https://www.globalresearch.ca/phoney-pretext-us-commander-says-pentagon-prepared-to-intervene-to-defend-venezuela-embassy/5668144?utm_campaign=magnet&utm_source=article_page&utm_medium=related_articles
7 ABD’nin tüm dünyaya ve özellikle Latin Amerika’ya o muazzam “demokrasi ve hukuk devleti” destekleri genel olarak iyi bilinir. Geçmiş bir yana, mesela şu son dönemde L. Amerika’ya verdiği “demokrasi ve hukuk devleti” desteğine bir örnek: Pek tanınmayan ABD polis “danışmanı” Dan Mitrione, L. Amerika ordularını güncellenmiş işkence teknikleri konusunda eğitiyor. Brezilya’da evsiz dilenciler kaçırılıyor ve canlı işkence denekleri olarak kullanılıyor. Bu insanlar işkence sırasında ölüyor ya da öldürülüyor. https://www.globalresearch.ca/hands-off-venezuela-pence-bullies-venezuela-united-nations-security-council-u-s-peace-council-reports-drastically-contradict-western-media-distortions/5674386
8 Karayip Krizi, Türkiye’deki ABD yapımı Jüpiter nükleer füzelerine karşılık 1962’de Küba’ya konuşlanacak Sovyet nükleer füzeleri yüzünden patlak verdi. Dünya nükleer savaşın eşiğine geldi. Lavrov mevcut kriz koşullarının çok farklı olduğuna işaret ediyor. https://www.rt.com/news/455486-venezuela-not-syria-us-lavrov/
9 Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, Venezüella Devlet Başkanı Maduro’nun devrilmesinin ABD’de gelecek başkanlık seçimleri öncesinde Donald Trump idaresi için büyük bir başarı olabileceğini, ancak Rusya’nın Venezüella liderine verdiği desteğin ABD Başkanı’nın planlarını suya düşürebileceğini yazdı. Bu faktöre dair şu görüşe dikkat çekmek gerek: Her devrimin iç ve dış koşulları, iç ve dış müttefikleri vardır. Küresel ölçekte kutuplaşmalar, mücadeleler herhangi bir ülkedeki devrim üzerinde doğrudan veya dolaylı etkide bulunur. Bu açıdan mevcut koşullarda emperyalist-kapitalist güçlerle Rusya ve Çin’in başını çektiği güçlerin karşı karşıya gelişi, küresel ölçekte sınıf mücadelelerini doğrudan etkilemektedir. Bir taraftan ABD ve Avrupa’lı emperyalistler arası celişki ve çatışmalar derinleşirken öte taraftan dünya ölçeğinde emperyalist-kapitalistlerle başını Rusya ve Çin’in çektiği blok arasındaki karşıtlık her yeni olayda daha da belirginleşmekte ve yeni çatışmalara neden olmaktadır. “Şhangay Beşlisi” ve bunlara eklemlenme sürecindeki bir dizi ülke ekonomik, politik, ticari, diplomatik ve askeri alanlarda giderek daha da belirginleşen ve güçlenen bir blok olarak dünyanın emperyalist efendilerinin karşısına çıkıyorlar. Bu karşı karşıya gelişler pek çok durumda ilerici devrimci ve sosyalist güçler için büyük olanaklar sağlıyor. Rusya ve Çin’in Küba, Venezuela ve Bolivya’yla girdikleri askeri ekonomik ve ticari ilişkiler bu ülkelere ciddi nefes aldırıyor. Son dönemde Rusya’nın Ukrayna ve Suriye savaşlarında emperyalist-kapitalistlerin karşısına dikilişi de bu açıdan değerlendirilmelidir. Bu durum, Rusya ve Çin’i emperyalist-kapitalist ülkelerle aynı kefeye koyan değelendirmelerin ne kadar sığ ve bilimsellikten uzak olduğunu göstermeye yeter.” http://leninist.net/index.php/tr/38-kapitalizmin-kalici-bunalimi-turkiye-ve-dunyada-devrimci-durum-ve-dunya-proletaryasinin-devrimci-hedefleri-uzerine