Raporlar Türkiye’nin işçiler için nasıl bir cehennem olduğunu gözler önüne seriyor. Tepeden tırnağa işçilerin kanı üzerine kurulmuş bir sistem bu. Acımasız, vahşi bir sistem.
Salgın süresince adı konulmamış “sürü bağışıklığı” uyguladı dinci faşist iktidar. Resmi olarak salgının Türkiye’de görüldüğü tarihten bugüne 146 işçi, corona’dan hayatını kaybetti. Yaklaşık üç aylık bu zaman diliminde iş cinayetlerinde yaşamını yitiren işçi sayısı ise 500! Çarklar sadece alınterini değil, bizzat işçileri öğütüyor. Cinayet bu sistemin “fıtratında var!”
Yoklukla, açlıkla, işsizlikle baskı altına alınan işçi sınıfı, hiçbir güvenlik önlemi alınmaksızın ağır şartlarda işe koşuluyor. Patron örgütleri sıraya girdi. Model üstüne model geliştirerek işletmeleri adeta Nazi kamplarına çevirme gayretindeler. “İzole üretim tesisleri” mi dersiniz, çipli takip sistemi mi... Pek çok sektörde “uzaktan çalışma/online çalışma” sayesinde neredeyse sınırsız mesailere kavuştu sermaye. Üstelik pek çok işletme giderinden de kurtularak!
MESS başkanı, müjde verir gibi “yeni bir düzenin başlangıcı” diyor bu uzaktan çalışma sürecine. “Haftada bir gün ofis dışından çalışmak” yeni bir standart haline gelmiş. Yakında bu günlerin sayısının daha da çoğalacağı, evden çalışan işçilerin iş yükünün artacağı (ki halihazırda artıyor) ve çalışma süresinin alabildiğine uzayacağı gerçeği, sermayenin iştahını kamçılıyor! Sınıfın örgütlenmesini parçalamanın, bütünlüğü bozmanın, işçiyi bütünden kopartarak “bireyleştirmenin” derdinde.
Üretim birimlerinde adeta elektronik pranga anlamına gelen çiplerle takip edilen, “emek verimlilik artışı” için ölümüne zorlanan işçiler, uzaktan çalışma şartlarında ise neredeyse son sınırına kadar uzatılan çalışma süreleri ve işletme giderlerinden kurtulmanın yaratacağı ek karlar... Sermayenin “yeni dönem” diye müjdelediği cehenneme hoş geldiniz!
“Çalışma kampları” hayaliyle hayatlarını cehenneme çevirdikleri işçilerin sessiz sedasız boyun eğmesini mi umuyor sermaye sınıfı ve faşist devlet? Böyle bir beklentisi olsa, bekçi yasasından emir komuta yargı sistemine, polis gaz stokunun yenilenmesinden ipten kazıktan kurtulanlarla çete oluşumunun güçlendirilmesine, türlü çeşit adımları atar mı hiç?