Aslında sorunun kendisinin yanlış olduğunun farkındayız. Venezuela, zaten hali hazırda, boylu boyunca bir iç savaşın tam ortasında. Bu iç savaşın ABD ve bölgedeki işbirlikçi devletlerin işgal girişimiyle bir dış savaşa dönüşme ihtimali ise giderek yükseliyor.
Eğer gerçeğin gözünün içine bakmaktan çekinmeyecekse, Venezuela devrimci hükümeti, emperyalistlerin ve bölge gerici devletlerinin Venezuela’ya karşı zaten savaş ilan ettiklerini görüp kabul etmelidir. Bu savaş henüz fiili işgal düzeyinde değil. Fakat, iç savaşın gidişatına bağlı olarak, hızla fiili işgal noktasına doğru gidiyor.
Fiili işgal önlenebilir mi? Evet önlenebilir. Ama bu, Venezuela devrimci hükümetinin şu anda topraklarında süren mücadelenin bir iç savaş olduğunu görüp kabul etmesine ve bu savaşı kazanmak için son derece kararlı adımlar atmasına bağlıdır.
Ne yazık, devrimci hükümet ve onun lideri Maduro, Venezuela burjuvazisinin, devrimci hükümete karşı uzun süredir yürüttüğü şeyin bir iç savaş olduğunu kabul etmiş değil. Maduro, ülkesinde yıllardır süre giden çatışmaların gerçekte bir iç savaş olduğunu kabul etmek için olayların Suriye ya da Libya’daki düzeye gelmesini bekliyor. Bu yüzden, Venezuela’daki krizin iç savaşla sonuçlanıp sonuçlanmayacağı sorulan Maduro, “Bugün bu soruya kimse kesin yanıt veremez” yanıtını veriyor. Oysa yanıt çok açık olmalıydı: “Zaten bir iç savaşın içindeyiz”
Bu konudaki muğlaklık, belirsizlik, Venezuela devrimci hükümetinin eylemine, politikalarına “kararsızlık” olarak yansıyor. Devrimci hükümeti yıkmak için son derece kararlı bir görünüm çizen emperyalistlerin ve işbirlikçilerinin karşısında bu “kararsızlık” onlara güç ve cesaret veriyor. Devrimci hükümetin kararsızlığı, emperyalistlere planlarını hayata geçirmek için ihtiyaç duydukları zamanı kazandırıyor. Adam satın alma, adam ayartma, karşı devrimcileri örgütleme, silahlandırma gibi faaliyetler bu zaman diliminde hızla gerçekleştiriliyor.
ABD, birer fino köpeğinden farksız davranan Avrupalı emperyalistler, Lima Grubu’ndaki uşak devletler ve Venezuela burjuvazisi bu hazırlıkları devrimci hükümetle uzlaşmak için değil, onu yıkmak için yapıyorlar.
Venezuela devrimci hükümeti, bu gerçeği görmek ve kabul etmekten çekinmemelidir. Bu gerçeklere gözlerini kapatmak emekçi sınıflara, yoksullara kan ve göz yaşından başka bir şey getirmez. Yapılması gereken şey gerçeğin gözlerinin içine korkmadan bakmak ve düşmanlarıyla iç savaşın kurallarına göre mücadele etmektir.
ABD emperyalizmi, amaçlarına ulaşmak için, askeri işgal dahil, her şeyi göze aldığını dünyaya ilan etti. Lima Grubu denen fino köpekleri Venezuela sınırına asker yığarken Venezuela ordusuna da saf değiştirmesi için açıkça çağrılar yapıyorlar. Savaş ilan ettiklerini duyurmak için daha ne yapmaları gerekiyor!
Ancak bütün bu tabloya rağmen Venezuela’da güçler dengesi devrimci hükümet lehinedir ve iç savaş halen kazanılabilir; dış savaş önlenebilir... Bunun koşulu, emperyalistlerin Venezuela’daki dayanaklarını kararlılıkla yıkmak, bu dayanakları askeri güce dayanarak ezmektir.
ABD ve dünya gericiliğinin Venezuela’daki dayanakları sanıldığının aksine son derece zayıf, son derece çürüktür. Çünkü her şeyden önce onların arkasında emekçi sınıflar ve yoksul halk yok. Yoksul halka dayanan ordu, devrimci hükümetin arkasında. Yaygın milis gücü karşı devrimcileri ezecek kapasitede. Ancak tüm bunlar için devrimci hükümetin kararlı adımları gerekiyor.
Venezuela karşı devriminin ana dayanağı Venezuela burjuvazisidir. Burjuvazi ise gücünü kasalarını dolduran paradan ve emperyalistlerle kurduğu uluslararası ilişkilerden alıyor. Öyleyse, karşı devrimin bu dayanağının ortadan kaldırılması için yapılacak şey bellidir: Bankalara, fabrikalara, büyük toprak mülkiyetine derhal ve şartsız el koymak. Buradan elde edilecek maddi kaynağı, gün bile geçirmeden yoksul halkın, emekçi sınıfların yaşamını iyileştirmek için kullanmak. Yoksul halkın, emekçi sınıfların günlük yaşamında derhal iyileştirmelere yol açmak.
Emperyalistlere işgal için “içeride” dayanacakları güç bırakmamanın tek yolu bu. Eğer bu dayanak dağıtılır ve ezilirse emperyalistler dış savaş başlatma cesaretini de bulamayacaklar.
Dış savaşı önlemenin yolu iç savaşı kazanmaktır. İç savaşı kazanmanın yolu ise burjuvazinin tüm zenginliklerine, parasına, bankalarına, fabrikalarına, topraklarına el koymaktır; karşı devrimin bu ana dayanağını silahların gücüne dayanarak ezmektir.