Düne kadar Kürt ulusunun “ulusal birliği”nin başlıca taraf ve muhataplarından biri kabul edilen KDP hakkında Kürt ulusunun düşünen beyinleri arasındaki düşünce giderek netleşiyor.
KDP'nin Kürt ulusal birliğinin başlıca muhatabı olduğu düşüncesi tümden terk edilmemiş olsa da artık KDP hakkında “Yenilen TC'yi KDP kurtarıyor”, “Türk devleti ile KDP arasında fark yok”, “KDP'nin kirli anlaşmaları teşhir edilmelidir”, “KDP Türk devletine göre hareket ediyor” türünden ifadelere sık sık rastlanıyor. Sayısız örnek vermek mümkün ancak bu kadar bir fikir edinmeye yeter.
KDP ile faşist Türk devleti arasındaki ilişki hakkında, Kürdistan aydınlarında, tümünde olmasa bile önemli bir kısmında, ama özellikle de yoksul emekçi Kürt halkında KDP'nin işbirlikçi karakteri hakkında net, açık bir bilinç oluşmaya başladı. Daha önce de işaret etmiştik: Yoksul, emekçi kitlelerin bilinci duru olur. Çünkü onlar yaşamın kendisinden, pratiğin öğretici gücünden, sınıf sezgisiyle ve her türlü zehirleyici önyargıdan uzak biçimde soruna bakarlar. Yoksul, emekçi kitleleri, “aydın” kesimden ayıran en önemli karakter çizgilerinden biri budur.
Bir iki örnek vermek istiyoruz. Bunlardan biri, Ebduselam Hiso adlı bir PYD üyesine ait. Haber sitesi, bu PYD üyesinin düşünce ve tespitlerini şöyle aktarıyor:
“Demokratik Birlik Partisi (PYD) Üyesi Ebduselam Hiso, KDP’nin ihanet tarihini bir kez daha tekrar ettiğini belirtti. KDP’nin Başûrê Kurdistan’da izlediği siyasetin dar kişisel çıkarlar çerçevesinde şekillendiğini vurgulayan Hiso, KDP siyasetinin Kürt halkına ihanet ettiğini kaydetti. Türk devletinin Kürdistan özgürlük hareketini yok etmeye çalıştığını sözlerine ekleyen Hiso, KDP’nin de bu planlara dahil olduğunu ifade etti.”
KDP'nin Kürt halkının özgürlük savaşına bir değil, bir çok kez ihanet ettiği bir gerçektir. Bunun nedenine geleceğiz ancak, PYD üyesinin söylediği gibi, KDP'nin bir “ihanet tarihi” var. Şimdi bir başka örneğe bakalım. “KDP'nin Kirli Anlaşmaları Teşhir Edilmelidir”başlıklı haberde, Kürdistanlı Yazar ve Araştırmacı Hisên Omer'in şu değerlendirme ve tespitlerine yer veriliyor:
“KDP, Türk devletinin çıkarlarını korumayı temel hedefi haline getirdi. KDP, PKK’nin tüm Kürtleri temsil ettiğini iyi biliyor. Ama buna rağmen KDP, Kürt mücadelesine büyük zararlar verdi. Kürt halkı KDP’ye destek verdiği müddetçe bu iç ihanet sürecektir. KDP, PKK’yi tasfiye etmek için her yolu deniyor. KDP varlığını Türk devleti ve ABD’ye dayandırıyor.”
Peki düne kadar, hatta yer yer bugün de “Kürt Ulusal Birliği” için KDP'nin peşinde koşanlar olayların gücü ve yaşamın öğretici etkisiyle Kürdistan emekçi sınıflarında oluşan bu sağlam bilinç karşısında ne düşünüyorlar? “Komünist”, “sosyalist” geçinenlerin dahi karşısında hazırolda durdukları Barzani'yi hala bu “birliğin” asli unsuru olarak görürler mi? Kürdistan emekçi sınıflarının, işçilerinin, yoksullarının sınıf çıkarlarından çok, ezilen ulus milliyetçiliğini temel alan “aydınlar” için umutlu olmak için hiç bir neden yok, gerek de yok. Önemli olan Kürdistan işçi sınıfında, emekçilerinde, yoksul köylülerinde oluşan bilinçtir. Kürdistan sorunun çözümü ve Kürt ulusunun özgürlüğünün güvencesi işte bu sağlam bilinç olacak.
Yine de işaret edilmesi gereken bir kaç nokta var. KDP'nin Kürt ulusunun özgürlük savaşına karşıt, düşmanla işbirliği politikasını Barzani ailesine, kişilere, ya da Barzanilerin gerçeğin farkında olmamalarına, düşmanların oyun ve tezgahlarının bilincinde olmamalarına bağlamak son derece yanlış, yanıltıcı bir yaklaşımdır.
KDP'nin politikalarının temelinde burjuva sınıf çıkarlarını korumak, bu çıkarlara uygun hareket etmek düşüncesi vardır. Burjuva toplumda, burjuva ilişkilerde kişisel çıkar bir ilkedir. Yani Barzani ve ailesini çıkarıp kaldırın, yerine herhangi bir burjuva kişi ya da aileyi yerleştirin, sonuç, ana çizgileriyle değişmeyecektir.
Burjuva toplum ilişkilerinde, önce kişisel çıkar gelir, Önem sırasına göre, kişisel çıkarın arkasından sınıfsal çıkar gelir. “Ulusal çıkar” tüm burjuva sınıf için en sonda gelir. Onun da koşulu, önce kişisel, arkasından sınıfsal çıkarla çelişmemesi gelir.
Ne Kürdistan ne de Kürt ulusu, bundan yüzyıl öncesinin toplumudur. Kapitalist üretim ilişkileri, Kürdistan'a gireli uzun on yıllar oldu ve bu kapitalist üretim ilişkileri, kaçınılmaz biçimde Kürt ulusunu uzlaşmaz sınıf çıkarlarına sahip sınıflara bölüp parçalamıştır. Bu nesnel bir gerçektir ve tüm Kürdistan için, Kürdistan'ın tüm parçaları için söz konusudur. KDP'nin “uzun ihanet tarihi” işte bu nesnel temelden kaynaklanıyor. KDP, herhangi bir burjuva parti gibi bir burjuva partidir ve siyasal olarak, günümüz burjuvazisinin evrensel karakterine uygun biçimde, gericidir. Yine sermaye birikimi zayıf her burjuva toplumda söz konusu olduğu gibi, emperyalizmle, bölge gerici/faşist devletleriyle işbirliğine girmeden yoluna devam edemez. Ayakta, hayatta kalmak ve sermaye birikimini sürdürebilmek için, emperyalist sermaye ve bölgedeki işbirlikçi sermaye ile, dolayısıyla onların devletiyle ve politikasıyla birleşmek zorundadır.
Bir kez daha altını çizmekte yarar var: KDP bir burjuva partidir. Barzani ailesi hem burjuva bir ailedir hem de Kürdistan burjuvazini, en azından bir bölümünü, temsil ediyor. Dolayısıyla, ondan bölge gerici devletleriyle, emperyalist devletlerle ilişkisini kesmesini istemek ondan sınıf intiharı istemekle aynı kapıya çıkar. Onun için,
“Kürt halkının düşmanlarıyla yapılan anlaşmaların tüm belgeleri ortaya çıkarılmalıdır. Kürt halkı bu ailenin mücadeleye verdiği zararı görmelidir. Bunlar gazeteciler, aydınlar ve yazarların sorumluluğudur. KDP ailesinin önünün kesilmesi için düşmanla yaptığı kirli anlaşmaların açığa çıkarılması gerekir. Türkiye, İran ve Suriye’deki iktidarlar kendi çıkarları için bu aileyi kullanıyor. Kürtler bunu iyi bilmelidir.” gibi kızgınlık ifade eden sözler “ulusal bilinç” açısından değerli olmakla birlikte, bilimsel bir tahlile dayanmadığı için, naif kalıyor.
KDP'nin dahil edilmeye çalışıldığı “ulusal birlik” çaba ve umutlarının en yüksek olduğu, kendini “komünist/sosyalist” sanan kimilerinin bir burjuva lider olan Barzani karşısında hazırolda durduğu zamanlarda biz, bu bilimsel yaklaşım sonucu, ulusal birliğin KDP/Barzanilerle gerçekleşemeyeceğini yazıp durduk. Kürt ulusunun ulusal birliği artık burjuva temelde değil, proleter temelde, Kürdistan proletaryası etrafından sağlanabileceğini söyledik. Yaşam, bu bilimsel yaklaşımın doğruluğunu kanıtladı; kanıtlamaya da devam ediyor.
Kürt ulusunun özgürlüğünün, Kürdistan'ın kurtuluşunun yolu ve güvencesi her bir parçadaki demokratik halk devrimidir. “Ulusal Birlik” bu yoldan sağlanacaktır.