7 Ekim sabahı siyonist İsrail devleti güne dehşet içinde açtı gözlerini. Filistinli fedai savaşçılar burunlarının dibine evlerinin içine girmişlerdi. Askerlerini, generaller dahil, subaylarını, onlarca “yerleşimciyi” esir alıp götürdüler. Siyonist İsrail zindanlarında tutsak bulunan Filistin savaşçılarıyla takas etmek; Filistinli savaşçıları zindanlardan kurtarmak için.
Siyonist İsrail'in askeri üssünü ele geçirdiler. Askeri üste bulunan, tanklar dahil, savaş araçlarına el koydular. Bu, siyonist İsrail tarihinde görülmemiş bir darbeydi. Hükümetin başı Natenyahu bu darbeyi, haklı olarak “kara gün” olarak ilan etti.
On yıllardır, 1948'den bu yana, sürekli yerinden yurdundan edilen, çoluk-çocuk, kadın erkek, genç yaşlı demeden katledilen, bütün bir yaşamı acılar içinde geçen kahraman bir halkın yiğit devrimcileri, şimdi bütün bu zulmün, katliamların kaynağı, İsrail devletine unutamayacağı bir darbe indirdi.
Siyonist İsrail, altından kalkamayacağı bir prestij kaybına, bir moral çöküntüsüne uğradı.
Filistin kentleri acımasızca bombalanırken bile “İsrail’in kendini savunma hakkı var” diye katliamları meşru gösteren emperyalistler, Filistinli savaşçıların bu eylemi karşısında ortalığı ayağa kaldırdılar. ABD’sinden Avrupa Birliği’ne, Kanada’sından Japonya’sına kadar, tüm emperyalist blok ve onların eteğindeki sadık uşaklar, saldırıyı lanetlemeye, kamuoyu oluşturmak için çatışma alanlarından görüntüler geçmeye başladılar.
Siyonist İsrail'le birlikte emperyalist devletler, onların hükümetleri büyük bir darbe yediler. Süren savaşın sonucu ne olursa olsun artık bu gerçek değişmez.
Ortadoğu'da ve bütün dünyada tarihi emperyalist devletler, emperyalist hükümetler yapmıyorlar. Tarih, sınıf savaşları tarihidir. Tarih, ezilen, sömürülen, açlık ve sefalete sürüklenen halkların, dünya işçi sınıfının kapitalizme, emperyalizme karşı verdikleri mücadeleyle yapılıyor. Tarih bu mücadelenin tarihidir.
Kahraman Filistin halkı bu gerçeği, unutan bütün darkafalılara hatırlattı.
Filistin halkı için varlığını, var olma hakkını savunmanın tek yolu, intifadadır, savaştır! Başka hiçbir araç ve yöntem, Filistin’in özgürlüğünü sağlayamaz.
FHKC, Demokratik Cephe ve diğer devrimci örgütler, bu yüzden yıllardır “Oslo’yu iptal edin, direnişe dönün” çağrısı yaptılar El-Fetih’e ve bir bütün olarak FKÖ’ye. Yaşam, devrimci örgütlerin bu düşüncesini defalarca kanıtladı.
Filistin savaşçıları, aralarından FHKC ve Demokratik Cephe’nin olduğu 14 örgütün oluşturduğu bir kurmay heyetin (“operasyon odası”) komutasında, 7 Ekim sabahı Gazze’den harekete geçtiler. Hızla İsrail’in güney bölgesine sızan savaşçılar, yüzlerce İsrail asker ve polisini esir aldı. Şiddetli çatışmalar yaşandı ve hala da yaşanmaya devam ediyor.
Başta sosyalist Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti olmak üzere, ilerici güçler Filistin’in özgürlük mücadelesini desteklemeye devam ediyor.
Filistin Devrimi, gelmiş geçmiş en enternasyonal devrim olarak, sosyalist ülkelerin, bütün dünya emekçi halklarının ve uluslararası proleter hareketin tam desteğini kazanmıştır. Dünya devrimci hareketi Filistin Devrimine çok şey verdi; Filistin Devrimi de dünya devrimci hareketine çok şey kazandırdı. Bugün hangi güçler, ne türden araçlarla bu bağı koparmaya çalışırsa çalışsın, asla başarılı olamayacaktır. Filistin devrimi, enternasyonal özünden dolayı tüm dünya emekçi halklarının devrimidir, bizim devrimimizdir!
Özgürlüğü için bugüne kadar her tür fedakarlığı yapmış, evlatlarını hiç tereddüt etmeksizin feda etme kararlılığından bir an olsun geri durmamış olan Filistin halkı, hak ettiği o özgürlüğe mutlaka kavuşacak, devrim mutlaka zafere ulaşacaktır!
Filistin Devrimi Zafere Ulaşacak!
Savra Savra Hatta Nasr!
Mücadele Birliği Platformu