HBDH Yürütme Komitesi 24 Aralık 2022 günü bir açıklama yayınlayarak Maraş, Roboski katliamları ve son yaşanan Paris Katliamı üzerine bir açıklama yaptı.
"19-26 Aralık 1978 Maraş Katliamı, 28 Aralık 2011 Roboski Katliamı ve 23 Aralık 2022 Paris Katliamı... gerçekleştikleri tarihler farklı olsa da faili aynıdır. Soykırım, katliam, sömürü, baskı ve talan politikaları üzerine kurulan faşist TC'nin Aralık ayında gerçekleştirdiği bu katliamlarda hedeflenen hep aynı oldu: ezilenlerin mücadelesini bastırmak, Alevi ve Kürt halkımızı sindirmekti. Bu zihniyet bugün daha kapsamlı bir şekilde sürdürülmektedir. Gerilla alanlarına yapılan kimyasal saldırılar bunun bir göstergesidir. Kitleler en ufak demokratik ve hak talepleri baskı ve sindirme harekatı ile karşılaşmaktadır.
1978 Aralık ayı içinde cereyan eden Maraş Katliamı, o dönem Türk egemen sınıflarının yükselen toplumsal direnişi bastırmasının adıydı. Yönetememe krizi içinde debelenen Türk egemenlerine karşı, kitlelerin yükselen sesi karşısında, toplumda mevcut çelişkiler, katliamın aracı haline getirildi. O dönem faşist iktidarının "sol" maskeli "Karaoğlan" olması TC devlet gerçekliğini değiştirmiyordu. Krizin giderek derinleşmesi karşısında devreye sokulan katliam senaryosu bizzat devlet eliyle uygulandı. Bu katliamda resmi rakamlar 120 Alevi-Kürdün katledildiğini belirtse de gerçekte daha fazla insan katledildiği bilinmektedir. Yüzlerce insan yaralanmış, ev ve işyeri tahrip edilmiştir. Ardından gerçekleşen '80 Askeri Darbesi, Maraş'ta yaşanan katliamların tüm ülke sahasına yaygınlaştırılmasının anlamını içeriyordu. Bu temelde TC devleti en gaddar yöntemlerle '80 darbesini gerçekleştirmiş, etkisi kuşaklar boyu sürecek toplumsal baskı dinamiği oluşturmuştur.
Tüm bu baskı süreçlerine rağmen Kürdistan'da yaşanan uyanış ve özgürleşme hamleleri ile devrimci odakların gösterdikleri direnişler, TC devletini yeni katliam arayışlarına sürükledi. Kürdistan'da artan özgürlük taleplerinin ve ulusal uyanışın daha da yükselmesi karşısında TC'nin sivil-gerilla ayırmadan yaptığı katliamlarına bir yenisi ekleniyordu. TC'nin "sınır" hattında 28 Aralık günü Kürt halkının 34 evladı uçaklarla bombardımana tutuldu. Bu katliamın emri bizzat Erdoğan tarafından verilmişti. Roboski'de yaşanan katliamla birlikte Kürt ulusunun özgürlük ve demokrasi istemlerine karşı gözdağı verilmek istendi. Bu katliam karşısında Kürt halkı, katledilenleri bağrına basmıştır. Devlet, Kürdistan'da gelişen hareketi önleyememiş, Kürt ulusu sonraki süreçte Rojava Devrimi ile ulusal demokratik haklarını DAİŞ'e ve destekçisi TC'ye rağmen elde edebilmiştir.
Son olarak geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen katliam ise hafızalarda 23 Aralık Paris Katliamı olarak kalacaktır. Paris'te bulunan Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi'ne yapılan bu saldırı neticesinde Emine Kara(Evîn), Mîr Perwer ve Abdurrahman Kızıl isimli 3 Kürt öldürülürken, 3 kişi de yaralanmıştır. Türk devleti eliyle gerçekleştirilen bu saldırı Kürt halkına, onun özgürlük mücadelesine ve bütün birleşik devrim güçlerine saldırı niteliği taşımaktadır. İşgal politikalarında başarısız olan TC, yeni işgaller gerçekleştiremedikçe Türkiye içinde ve Kürdistan'da Kürt halkına, ezilenlere yönelik arttırdığı saldırıları ve katliamları, Avrupa'ya da taşımıştır. Her alanda bütün bir halka "katliam" mesajı vermeye çalışmaktadır. Yine Paris'te 2013'te Fidan, Leyla ve Sakine yoldaşların katledilmesi gibi bu da Kürt halkına, devrimcilere yönelik saldırıların artacağının, beraberinde gerillaya yönelik kimyasal silah kullanımının devam edeceğinin, işgal politikalarının sürdürüleceğinin bir ifadesidir. Birleşik devrimimiz, Kürt halkı ve bütün ezilenler bu saldırıların hepsinden hesap sormaya devam edecektir. Bu katliamın da hesabı sorulacaktır.
Aralık katliamları, TC'nin katliam geçmişinin sadece bir bölümüdür. Buna karşı devrimci-demokrat ve yurtsever dinamiklerin de direnişini simgelemektedir. Bugün açısından bakıldığında Türk egemen sınıflarının yine yönetememe krizi ile karşı kaşrıya olduğu ve kitlelerin artan öfkesinin yaşandığı dönemin içerisinden geçiyoruz. Devlet, ekonomik-siyasal-sosyal alanda ortaya çıkan krizleri aşmanın yolu olarak gerilanın yok edilmesini ve Rojava Devrimi'nin boğulmasını görmektedir. Gerilla direnişi karşısında yenilgi alan faşist TC, gözünü Rojava Devrimi'ne dikmiştir. Kriz derindir, devletin saldırıları giderek tırmanmaktadır ve kliklerarası dalaş giderek daha da sertleşmektedir. Bu minvalde bakıldığında TC'nin önünde yeni katliam senaryoları durmaktadır. Bugün devletin her alanda saldırılarını arttırdığına tanık oluyoruz. Hedefine, birleşik devrim güçleri şahsında tüm ezilen halkları almıştır. Roboski'de yakınlarını katletiklerini, bugün sindirmeye ve baskılamaya devam etmektedir. Ülkenin her mahallesi, meydanı ve sokağı; tüm üretim alanları faşist TC'ye karşı mücadele alanıdır. Sokakları bize dar etmeye çalışanların başına iktidarlarını devirmeye geliyoruz.
Bu devran böyle gitmeyecek, ezilenler zulümlere daha fazla boyun eğmeyecekler. Birleşik devrim mücadelemiz, faşizmden hesap sordu ve sormaya devam ediyor. Maraş, Roboski ve Paris Katliamları'nın hesabını sorma cürreti kuşanan tüm devrimcileri, katliamlara karşı kendisini koruma cesareti gösteren çeşitli milliyet ve uluslardan halkımızı, birleşik devrim mücadelemizi büyütmeye çağırıyoruz. Birleşen sloganlarımız, tek yumruğa bürünen güçlerimizle Halkların Birleşik Devrim mücadelesini büyütmeye geliyoruz. Bu kanlı düzeni yıkacağız, özgürlüğümüzü kazanacağız!
Maraş, Roboski ve Paris Katliamları'nın hesabını sormaya devam edeceğiz!
Faşist devlet halka hesap verecek!
Bu düzen yıkılacak, birleşik mücadelemiz kazanacak!