İstanbul Tabip Odası, KESK İstanbul Şubeler Platformu ve Dev Sağlık-İş, İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde bebek ölümlerini protesto etti. "yenidoğan çetesinin" sağlıkta dönüşüm programının bir sonucu olduğu belirtilerek, Sağlık Bakanı ve İstanbul İl Müdürünü istifaya çağırdı.
İstanbul Tabip Odası, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) İstanbul Şubeler Platformu ve DİSK'e bağlı Devrimci Sağlık İşçileri Sendikası (Dev Sağlık-İş), "yenidoğan çetesi"nin bebek ölümlerini Fatih'te bulunan İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde protesto etti.
Eyleme"Sağlıkta Ticaret Ölüm Demektir! Kapatılan Hastaneler Kamulaştırılsın" yazılı pankartı açıldı.
"Bu Olay Bir Sistem Sorunu"
İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde eylemde konuşan Prof.Dr. Osman Küçüosmanoğlu, bebek ölümleri hakkında 17 ay sonra soruşturma başlatıldığını, Tabip Odası'na bu konuda hiçbir başvuru bilgilendirme olmadığını belirterek olaydan İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığının sorumlu olduğunu belirterek, olayla ilgisi olanların en ağır şekilde cezalandırılmasını gerektiğni söyledi.
"Sorumlular İstifa Etmeli"
Bu olayın sağlıkta dönüşümün bir sonucı, bir sistem sorunu olduğunu ifade eden Küçükosmanoğlu İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü ve Sağlık Bakanlığının da sorumlu olduğunu vurgulayarak iktidarın yönetemediğini ve tüm sorumluların aslında istifa etmesi gerektiğini belirtti.
Kapatılan hastanenin kamulaştırılması ve olayla ilgisi olmayan sağlık personelinin de kadrolu olarak görevlerine devam etmelerinin sağlanması gerektiğini söyledi.
"Yıllardır Tam Da Bunların Olacağını Anlatmaya Çalışıyorduk"
KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, "Yıllardır verdiğimiz mücadele tam da bunları yaşamamak adınaydı. Sağlıkta özelleştirilme özelleştirme olmaz ölüm getirir. Eğitimde özelleştirme olmaz geleceksizlik ve toplumsal çürüme getirir dedik. İktidar kamusal sağlık hizmetlerinde tasarruf dediğinde biz eskimiş ambulansları gösterdik. Eğitimde tasarruf dediğinde çöplüğe dönen okulları gösterdik" dedi.
'Bunlara Dur Demekten Başka Şansımız Yok"
Narin Güran'ın katledilmesinde bütün köyün olayı biliyor olmasının toplumsal çürümenin bir örneği olduğunu ve "yenidoğan çetesi"nin de bu toplumsal çürümenin bir sonucu olduğunu ifade eden Koçak "Tüm bunlara artık dur demekten başka şansımız yok" diyerek tüm emekçileri 30 Kasım'da yapılacak mitinge katılmaya çağırdı.
"Sağlık Tüccarları Bakan Yapıldı"
Dev Sağlık-İş Genel Başkanı Erdoğan Demir, "Sağlık sisteminin ticarileştirilmesi neticesinde göz göre göre çocukların öldüğünü gördük. Yıllarca haykırdık, AKP iktidarına sesimizi duyurmaya çalıştık. AKP iktidarı sağlık çalışanlarına kulak vermek yerine sağlık tüccarlarını bakan yaptı" diyerek, Sağlık Bakanını istifaya çağırdı.
"Soruşturma 17 Ay Önce Başlatılmış"
Basın açıklamasını okuyan Fikret Bulut, İstanbul'daki 19 özel hastanenin adının karıştığı, hastane yöneticilerinin, doktorların ve sağlık emekçilerinin de aralarında olduğu, yenidoğan yoğun bakım servislerinde bebeklerin hayatını kaybetmesine neden olan bir çetenin varlığını, bir savcının tehdit edilmesinin basına yansıması sonucu öğrendiklerini belirtti.
"Yenidoğan çetesine" ilişkin soruşturmanın, CİMER'e yapılan bir ihbar üzerine bundan tam 17 ay önce, Mayıs 2023'te başladığını belirten Bulut, şu anki Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu'nun bu olaylar yaşanırken İstanbul İl Sağlık Müdürü olarak görev yaptığını hatırlattı.
"İddianamede, 112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan yoğun bakım ünitelerine sevkini sağlayan şüphelilerin, anlaşmalı oldukları hastanelere tedavi yöntemleri uygun olup olmadığına bakmaksızın bebekleri aldıkları, hayatın olağan akışına aykırı olacak kadar hastanede uzun sürelerde kalmasını sağladıkları anlatılmakta. SGK'den yüksek miktarda ödeme alınmasına neden olarak kamu kurumunu zarar uğratan şüphelilerin aynı zamanda uygun tedavi yöntemleriyle tedavi olamayan bebeklerin ölümüne sebebiyet verdikleri görülmektedir" diyen Bulut maddi kazanç için mafyatik ilişkilerle çıkarlarını güvence altına aldıklarını düşünen bu kişilerin çürümüş sağlık sisteminin tüm boşluklarını kullanarak hem kamu kaynaklarını yağmaladığını hem bebeklerin sağlığına zarar verdiğini hem de bazı bebeklerin ölümüne neden olduğunu belirtti.
"Bu Skandalda Sağlık Bakanının Sorumluluğu Var"
Bu kirli ilişkilerin 10 bebeğin ölümüne yol açmadan önce neden tespit edilmediğini, denetimlerin neden yapılmadığını, fark edildiyse neden gereğinin yapılmadığını soran Bulut, "Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu'nun olay kamuoyuna yansıdıktan sonra verdiği demeçlerde sanki 20 yılı aşkın süredir sağlık sisteminin piyasalaştırılmasında payı yokmuş ve buna tek bir olumsuz söz söylemiş gibi özel hastaneleri eleştiren tavırlar içine girmiş olması Sağlık Bakanı'nı sorumluluktan kurtarmıyor. Sağlık Bakanı olarak, bu ülkenin sağlıktan sorumlu en üst makamında oturan kişi olarak, bu skandalda sorumluluğunuz vardır" dedi.
"Kapatılan Hastaneler Kamulaştırılsın"
Yaşananların 20 yıldır fazla sürdürülen "Sağlıkta Dönüşüm Programının" bir sonucu olduğunu vurgulayan Bulut, "Bu vahim olay tüm özel hastanelerin acilen mercek altına alınmasının gerekliliğini bir kez daha göstermiştir. SGK, bütün özel hastaneler ile anlaşmalarını iptal etmeli, özel hastanelerden bu tarzda hizmet alımı yapmamalıdır. Kapatılan hastaneler kamulaştırılsın! Bu kurumlarda olay ile bağlantısı olmayan sağlık emekçileri Sağlık Bakanlığı'nda çalışan emsalleri gibi ücretlendirilerek kadrolu şekilde istihdam edilsin! Çeteler ve bunlara göz yumanlar en ağır şekilde cezalandırılsın" diyerek sözlerini tamamladı.
Eylem boyunca sık sık "Sağlıkta Ticaret Ölüm Demektir", "Sağlıkta Taşeron Ölüm Demektir", "Sağlıkta Dönüşüm Ölüm Getirir", "Sağlık Haktır Satılamaz", "Bakan İstifa" sloganları atıldı.