İstanbul'da 23 Nisan günü yaşanan deprem sonrasında SES Aksaray Şubesi, İstanbul Üniversitesi Çağa Tıp Fakültesi'nde bulunan riskli binaların boşaltılması gerektğine dikkat çekti. Yaşanabilecek olumsuzluklardan yöneticilerin sorumlu olacağı ifade edildi.
İstanbul'da dün yaşanan deprem sonrasında riskli binalar yine gündemde ve buna karşı ciddi önlemler alınmadığı ortaya çıkıyor. Bunlardan birisi de İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi ve Hastanesi. Yıllar birçok binanın riskli olduğu bilinmesine karşın gerekli önlemler alınmıyor.
Sağlık Ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Aksaray Şubesi Çapa Tıp Fakültesi'nde çok sayıda riskli bina bulunduğuna dikkat çekerek gerekli önlemlerin bir an önce alınması gerektiğini vurguladı.
SES Aksaray Şube İstanbul Tıp Fakültesi İş Yeri Temsilcisi Ersoy Adıgüzel, “Defalarca söylememize rağmen binalarda değişim yapılmadı" diyerek konunun önemine dikkat çekti.
İstanbul’da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanı Murat Kurum, İstanbul’da 1 buçuk milyon riskli binanın olduğunu açıkladı.
Sağlık ve Sosyal Emekçileri Sendikası (SES) Aksaray Şube İstanbul Tıp Fakültesi İş Yeri Temsilcisi Ersoy Adıgüzel Çapa Tıp Fakültesi binalarının riskli olduğunu belirterek önlemlerin alınması gerektiğini söyledi.
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi binalarının riskli olduğunu ifade eden Adıgüzel,İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde monoblok Cerrahi binası 1999 yılında yaşanan deprem sonrasında bodrum kattaki kolonlarında hasarlı olduğunu tespit ettiklerini belirten Adıgüzel," Çatlak kolonlar tamir edilerek, sıvalar yapılarak, boyalar yapılarak bugüne değin hizmet devam ettirildi. Biz o binanın acilen boşaltılması gerektiğini gerek kamuoyu gerek basınla gerekse yöneticilerle paylaşmamıza rağmen dün yaşanan depreme kadar monobloğun boşaltılması gerçekleşmemişti. Dün monoblok binamız boşaltıldı, hastalar tahliye edildi. Durumu stabil olan hastalar taburcu edildi. Hali hazırda yatması gereken hastalar ise diğer birimlere sevk edildi. Monoblokta çalışanlara mesaj atarak yarın izinli oldukları yönetim tarafından söylenmiş. Bununla birlikte hastane yönetimi bugün itibariyle bir toplantı yaparak, dahiliye binasının akıbeti hakkında karar verecekmiş” dedi.
Depreme hazırlık yapmayan yöneticileri sorumlu gördüklerini belirten Adıgüzel, bugüne kadar söz konusu yerde herhangi bir facianın meydana gelmemesinin tamamen şans eseri olduğunu dile getirerek "SES olarak hem hastalarımızın hem çalışanlarımızın hem de öğrencilerimizin can güvenliğinden sorumlu olduğumuzu düşünüyoruz. Türkiye'de hastane gerçeklerini görmek isteyen yetkililer Çapa’daki binalara bakabilirler. Dahiliye binasının da çalışabilir olmadığını düşünmekteyiz. Bir an önce adım atılmalıdır. Kamu hastanelerinden olan İstanbul Üniversitesi Hastanesi'ne de kamu bütçesinden pay ayrılarak binaların bir an önce yenilenmesi ve hizmetin binalar yenilenene kadar başka birimlerde devam ettirilmesi taleplerimizdendir. Sürecin şeffaf ve açık olarak bizimle paylaşılmasını, kamuoyuyla paylaşılmasını talep ediyoruz” dedi.
Yine 2011 yılında yapılan bir incelemede İstanbul Üniversitesi Çapa yerleşkesinde bulunan 102 binadan 56'sının incelendiği ve bu binaların kullanım amacına göre sınıflandırıldığında 43 bina hastane, 10 bina okul, 2 bina yemekhane ve 1 bina kütüphane olarak hizmet vermekte olduğu belirtiliyor.
Analizler sonucunda; 17 binanın “Çok Yüksek Risk”, 33 binanın “Yüksek Risk”, 2 binanın “Orta Risk”, 1 binanın “Düşük Risk” ve 3 binanın “Minimum Risk” seviyesinde olduğu ifade edilmişti.