"Devlete Bir Şey Söylesen Hürriyetinden, İşverene Bir Şey Söylesen İşinden Oluyorsun"

 

Merhaba ben Antep'te Poliüretan terlik, sandalet sektöründe çalışıyorum. 2005’ten beri aynı firmada çalışıyorum. Bu sektörün denetlendiğini hiç görmedim, sigortalı da çalıştırıyor sigortasız da çalıştırıyor. Çoğunun yemek, servis ve sigorta hakları verilmiyor. İstediği gibi zam yapıyor, isterse zam yapmıyor. İşine gelirse çalış, işine gelmezse çalışma diyorlar. Bu sene verilen %26,5 yerine zam yerine %15 verdiler. Genelde vermiyorlar, verenler de böyle veriyorlar.

8 yaşımdan beri bu sektörün içindeyim, 29 yaşındayım şu an. İlk sayacılığından başladım zaten. Ondan sonra fabrikaya geçtim. Evliyim bu arada. Buralarda en büyük sorunumuz devletin gerekli denetlemeleri yapmıyor oluşu, bu yüzden gerekli güvenlik alınmıyor. Denetim için gelenler patronun yazıhanesine gidiyor, yemeğini yiyor tatlısını yiyor çıkıyor. Gelip işçiye bir şey soran yok. Bizim fabrikada 250 kişi vardır. Sigortalı gözükenler de 50 kişidir. Suriyeliler bizimle aynı işi yapıyorlar, ama bizden daha çok önemseniyor. Çünkü onlar sigortasız çalışıyor. Masrafsız çünkü. Organize sanayiden bir arkadaşım geldi, Gülsan’da çalışıyormuş. İş kazası geçirmiş. Orada birkaç ölüm ve yaralanma da olmuş. Bu arkadaşı da hakkını aradığı için kovmuşlar. Şu an mahkemelikler. Bacağında iki platin takılı. Burada iyi bir yer söyleyemem fabrika olarak.

Antep’te fabrikalar yoğunlukta olarak şehir içinde de toplanmış. Elbette sanayi içerisinde asıl yoğunluk. Ben şehir merkezindeki fabrikada çalışıyorum. Benim bulunduğum yerde 250-300 fabrika var. Biz sezonluk çalışıyoruz. Birinci aydan itibaren vardiya almaya başlarız. 5-6 vardiya, yeri gelir 7-8 vardiyaya kadar çıkıyoruz. Üç dört ay çalışıyoruz. Sigortası yapılanlar yapılıyor, yapılmayanlar kalıyor. Çoğunlukla yapılmıyor zaten. 3-4 ay çalıştıktan sonra iş akdine  son veriyorlar. Mesela ne kadar çalıştı. Aylığı 100 liradan hesaplıyorlar, kaç ay çalıştırılırsa ona göre veriyorlar. Bütün yıl çalışıyoruz. Fakat alamadığım haklarımdan birisi yıllık iznim. İnsanlar sigortasız çalışıyor, kiminin banka borçları var, kiminin haczi var ondan yaptırmıyor; kimi üç-beş ay girip çıkacak ondan yaptırmıyor. Genelde 18 yaş altı ve Suriyeli çalıştırdıkları için her vardiyada en fazla 1-2 işçinin sigortası oluyor. Onlar da demir başlar zaten. Onları da vardiyalara paylaştırıyorlar. Sezon sonunda ya bir vardiya ya iki vardiya kalıyorlar. 40- 50 kişi falan kalıyorlar yani.

İşçiler zenginin eline kalmış. Büyük firmalar istediği zamlarla işçi çalıştırıyorlar. Herkes kafasına göre işçi çalıştırıyor. Herkesin borcu var. Herkes çalışıyor, ama herkesin borcu var. “Ben bir gün işe gitmezsem yevmiyem kesilecek” diyor. Korkuyor da, söyleyenlerin başına gelenleri görüyor. Devlete bir şey söylesen hürriyetinden oluyorsun. İşverene bir şey söylesen işinden oluyorsun. Ekmeğinden oluyorsun açıkçası. Büyük bir adaletsizlik ve belirsizlik var. Ne yapıyor ne ediyorlar diye düşünen yok, düşünüyorsa bile ses eden yok.

Sosyal hayat sıfır. 8 saat çalışan var, 12 saat çalışan var. Ben bu sektörde günde 12 saatten aşağı çalışmadım. Cumartesi 15.00’te çıkıyorum, Pazar günü de tatil zaten. Vaktimiz yok. Mesela sizinle görüşürken bile, bir saat sonra yazabildim anca yemek yiyebildim, ancak müsait olabildim. 

Ne yaşıyorsak kendi ettiğimizden. Birlik olduktan sonra her şeyin üstesinden geliriz. Birlik olamıyoruz. Halkın gücünün üstüne güç tanımıyorum. İnsanlar kafasını gömmüş bana dokunmayan yılan bin yaşasın. Yanında adam öldürsen dönüp kılını kıpırdatmayacak halde. Bilmiyorum ama umarım iyi olur. Birbirimizi bulduktan, organize edildikten sonra her şey olur niye olmasın. 10 kişiden biri çıksın yine iyidir.

Antep'ten Bir Fabrika İşçisi