Toplumda işsiz bir genç olarak yerimi aldığım günlerde uzun yıllardır görüştüğüm arkadaşlarım bana, bunun benim sorunum olmadığını, kapitalizmin yarattığı sorunlardan biri olduğunu anlattılar. Bunun bir devrim sorunu olduğunu anladığım günden beri arkadaşlarımla çayı, okumakta olduğumuz gazetenin yanında içer olduk.
Artık bir politikam vardı. Bu politika bendim, bu politika Mücadele Birliğiydi.
Tabii gazete bana geliyor ben de gazeteyi ailemden gizleyerek evde tutuyordum.
Aslında kardeşime de bunları anlatmak ve daha fazla çevreye yayılıp her yerde politikamızı tartıştırmak istiyordum, ama yine de kardeşimin bizimle olmasından çekiniyordum. Biraz daha büyüsün, aklı başına gelsin diyordum. Bir abi olarak koruyuculuğum, başına bir iş gelmesi kaygısı beni durduruyordu.
Bir gün gazetemi koyduğum yerde bulamayınca telaş içersinde belli etmemeye de çalışarak sağa sola bakınmaya başladım. Kardeşim gelip "ben aldım" deyince çok şaşırdım. "Bizimkiler görmesin, nereye koydun" demeye kalmadan "okuması için arkadaşa verdim" demesi şaşkınlığımı arttırdı.
Örgütlenmek için yavaş hareket ettiğimi, olmazı ve sınırları benim yarattığımı düşündüm.
Mücadele Birliği Okuru Bir İşçi