Merhabalar, ben eşimin avukatlık bürosunda sekreter olarak çalışıyorum. Üniversitede bilfiil her derse girdim, 3’ün üzerinde ortalama yaptım. Şu an üniversitede yüksek lisans öğrencisiyim ama iş bulamıyorum. Şurada yaptığım işin kendi mesleğimle en ufak bir bağlantısı yok, ama buradan alacağım paraya razıyım artık. Başvurmadığım banka kalmadı, iş bulamadım.
Herkes kendi çevresinden birilerini sokuyor işe. O yüzden ben iş aramayı da bıraktım. Kendimi biraz daha geliştireyim de hukuk bürosundan da çıkarsam katiplik yapabileyim diyorum. 5 senemi verdim, 2000 lira maaşa tav oluyorum. Bir hastalık süreci geçiriyorum. İşi bırakmayı düşündüm. İki hafta evde kaldım, şunu fark ettim: Aileye ekonomik anlamda bağlı olmak seni çok yormuyor, ama eşe bağımlı olmak insanı çok yıpratıyor. Bugün eve para bırakacak mı diye düşünüyordum. İstesem zaten bırakır da, ben isteyebilecek biri değilim. Acaba aklına gelir mi benim paramın olmadığı diye düşünüyordum. Ona muhtaç kalıyorsun ve bu dünyadaki en kötü duygu. O an bana karşı inşaattan moloz taşı deseler, taşırdım yani. Marketlere gidip kasiyerlik yapmayı düşündüm, döne dolaşa yine buraya geldim. Burada bile ekonomik anlamda kendimi özgür hissetmiyorum. Bir yerde yine de eşime bağımlıyım. Çalışıyorum, ama yine de kendimi bağımlı hissediyorum.
Yan binamızda eşimden bir yıl önce mezun olmuş bir avukat var. Burada herhalde hiç tanıdığı yok ki büro açmıyor. Başka avukatların yanında çalışıyor, 2500 lira para alıyor. Bütün işlere de o koşturuyor. O iki avukat bürosunda avukatlar işe gelmiyorlar, akşama doğru bir uğruyorlar. Bütün işi, duruşmaları o çocuk yapıyor. Eskiden bizimle ortak oldukları için bizim işimize de bakıyor. Duruşmalara da o giriyor. İş bağlarsa prim de almıyor üstelik.
Bugün avukatlık bürolarında stajyere para vereceğime sekretere vereyim, temizliğimi de yapsın, dilekçemi de yazsın diyorlar. Birini yetiştirme ihtiyacı da hissetmiyorlar. Yanımda 6 ay çalışacak, ne öğreteceğim ben buna diyor avukat. Çoğu avukat da öğrenmesin diyor zaten.
Adliyede sık sık işimiz olur. Memurlar çok ağır işliyor, sistem çok ağır işliyor. Birine icra takibi gideceği zaman ilk önce o dosyayı arşivden bulup indiriyorsun. Sonra yaptırmak istediğin işlemi bir kağıtta götürüyorsun zaten. O kağıdı takıyorsun müdüre götürüyorsun. Müdürün onayına sunuyorsun. Müdür onaylıyor. Sonra memura gönderiyor.
Adliyeye gidiyoruz ya, acaba bu memurla nasıl iletişim kurabilirim, nasıl yaranabilirim. İşimi nasıl daha kolay yaptırabilirim diyorsun. Sen o sistemin bir çarkı oluyorsun.
Bizim de yaşamımız bu şekilde.
İzmit’ten Bir Sekreter