Merhaba yoldaşlar, bugün her yıl olduğu gibi 2 Temmuz’da Sivas’taydım. Benim için geçmiş yıllardan farklı olarak özel bir yıl olduğu için de ayrıca kaleme almak istedim. Özellikle genç yoldaşların aileleri ile olan savaşında moral etkisi olacağını düşündüğüm için yazıyorum.
Yoldaşlar, yoldaşınız olmaya ilk karar verdiğimde ailemle ciddi sınavlar verdik. Arkadaşlık ilişkisi temelinde bir bağ kurmamıza rağmen bendeki değişim sonrası ailem sert bir şekilde cephe aldı. Bütün akrabalar arasında evini terk edip, tanımadığı şehirde yaşamaya başlamış, sistem karşıtı şeyler yapan marjinal birine dönüşmüştüm bir anda.
Oysa ben aynı bendim, elbette bir yönüyle aynı ben değildim; fakat kan bağı anlamıyla evet aynı bendim diyebilirim. Uzunca bir zaman çocuklarını örgütlerim korkusuyla uzak tuttular beni kendilerinden örneğin. Canım ailem ise önce güzel sözler, ben ikna olmadıkça da psikolojik şiddetin dozunu arttırarak vicdan azapları, acaba, keşke diyebileceğim birçok şeyi önüme koydular.
Genç yoldaşların bu tür sınavlarda bocalaması çok normaldir elbette. Bu süreçlerin hepsinde tecrübeli yoldaşların yönlendirmelerine güvendim sakin bir kararlılıkla devam ettim. Hiçbir şeyin beni yıldırmadığını gördüklerinde değerlerimizle dalga geçmeyi dahi denediler. Bu nedenle ilişkimiz bir süre koptu. Fakat asla birbirimizden vazgeçmedik.
Hiçbir zaman kopmadık, çünkü ne ben ailemden vazgeçmek istedim ne de ailem beni kaybetmek... Yoldaşlaşabileceğimizi biliyordum. Bu yaklaşık olarak on yılımızı alsa da...
Sonuç olarak yoldaşlar, bu sabah yani Sivas Katliamının 27. yıldönümünde ailemle birlikte anmaya gittik. Her sene az ya da çok bir bahaneleri olurdu. Bu sene kısacık bir konuşma sonrası birlikte katıldık. Sivas’ta bir esnaf olan babam Deniz önlüğü ile bütün gün gezdi, dolaştı. “Önlük yasak, sorun çıkarmayın” diyenlere dahi “sorun çıkmaz, çıkarsa biz hallederiz” bile dedi. Ya kardeşime ne demeli; çantasına koyduğumuz bayraktan kaynaklı arama noktasında çantaları değiştirme önerisi yaptığımda “ben de savunabilirim” diye beni reddedişi nasıl bir mutluluk kaynağı tarif edilemez...
Yoldaşlar, ailelerimiz ilk sığınaklarımızdır. Yaşamımızı belli dönemlerimize kadar onlardan öğrendiklerimizle sürdürürüz. Yaşam akıp gidiyor ve gittiği yön elbette geleceğimiz... Biz geleceğin temsilcileri olarak, bizi geri çekmeye çalışanları itmeden, ama aynı zamanda onlara teslim olmadan birlikte yürümeyi başarabiliriz. Geleceği temsil eden bizler geçmişin boyunduruğundan, mutsuzluk ve umutsuzluğundan ailelerimizi de kurtarma sorumluluğuna sahibiz. Bugün yaşadığım mutluluğu tüm genç yoldaşlarımın yaşaması ümidi ile...
Unutmayın geçmiş ile geleceğin kavgasında, en kararlı tutum alan kazanır. Sabır ve kararlılıkla ailelerimizin büyük bir kısmını kazanabiliriz. Yaşam bizden yana yoldaşlar. Sizleri ve geleceğimizi seviyorum... Daima...
Bir Mücadele Birliği Okuru