Günümüze kadar süregelen kapitalist ve sömürücü bir devlette biz öğrenciler, temel ihtiyaçlarımızı karşılayamamamız nedeniyle para kazanabilmek için işlere gireriz. Bunun en büyük nedenlerinden biri de, ailenin sana bakma sorumluluğunu kaldırmak ve o yükü kendi üzerine almak. Tabi ki bunu yapmamızdaki neden, temel ihtiyacımız olan elektrik, su, doğalgaz vb. şeylerin ücretli olmasından kaynaklanmakta. Burada da bazı koşullardan dolayı biz de öğrencilik hayatımıza ara veriyoruz.
Bu sene bazı maddi nedenlerden dolayı üniversiteye gidemeyen lise mezunu biri olarak söylemek isterim ki, ben de şu 1 ay öncesine kadar çalışıyordum, fakat işimden atıldım. Tabi bu sürece birçok olay etken oldu.
İşyerindeki baskıdan bunalmış bir grup işçi vardı, ama seslerini çıkartamıyorlardı. Her gün patron tarafından işçileri rencide edecek sözler kullanılıyordu. En ufak hatalarda işçilerin maaşlarını kesmeye uğraşan bir yamyam vardı karşımızda.
3 ay boyunca çalıştım, tabi ki bu 3 ayda maaşımın belli bir kısmı patronun kesmesiyle gitmiş oldu. Buna dayanamadım ve nedenini sordum, fakat geri dönüş yapan bile olmadı. 3 ayın sonuna doğru, her günkü gibi işe gelmiştim, o gün de koyuldum çalışmaya. Tabi biz çalışırken, 10 gündür kapının önünde tadilat yapan işçiler de çalışıyordu. Bir garson olarak unutmam ki, 10 gün boyunca ben o işçilere çay götürdüm. Yine o gün de çaylarını verdim, fakat işçilerin çalışma alanı 10 metre yana kaymıştı. Yani dükkanın önünden ayrılmışlardı. Para alınmadığını gören patron, hemen kasiyer arkadaşa bağırıp hakaret etmeye başladı. Neyse ki, yan taraftan birisi geldi ve çayların parasını ödedi, ama patronun öfkesi hala geçmemişti. Kasiyer arkadaştan sonra, yanımda olan garson arkadaşa bağırdı, tabi ki o da ses etmedi. En son bana geldi, beni rencide edici sözlerle iğnelemeye başladı ve o kadar kişinin arasında rezil etti. Ondan sonra “o parayı adam gelip vermeseydi kim verecekti” dedi, kimseden ses çıkmadı ve üstüme yürüdü. "Sen mi vereceksin?" dedi.
Tabi biz her gün o insanlara çay veriyorduk, fakat kendi kapısının önü kazılıyordu belediye tarafından ve güzel olmasını bekliyordu. Yani menfaat ilişkisinden kaynaklanan bir işçi sevgisi vardı, taa ki işçiler biraz yana kayana kadardı. Bunlar nedense bir anda aklıma geldi. O gün zaten bana karşı bir kin besliyordu sanki, ben de dayanamadım ve hesabımdan çayların parasını kesmesini söyledim. Sonrasında “ben dilenci miyim lan?” diyerek benim artık işyerinde bulunmamamı yani kovulduğumu söyleyerek kolumdan itti. Tabi kovulduğumu anladım.
Bir kaç gün sonra hesabımı çıkarmalarını istedim. Bana istifa kağıdını uzattılar ve “bunu imzala hesabını çıkaralım” dediler. Ben de istifa etmediğimi, kovulduğumu, zorla işten çıkarıldığımı söyledim ve bunu zorla da olsa istifa kağıdına yazdım. Tabi ki hemen patron gözlerimin önünde yazının üstünü çizerek benim hakkımda işlem yapacağını söyleyerek tehdit etti. Ben de herhangi bir hukuk yoluna başvursa bile zorla müdahaleyi söyleyeceğimi söyledim ve şahitlerimin olduğunu. Sonrasında benimle uzlaşmaya çalıştı ve sorunsuz bir şekilde gitmemi istedi, ama ben hala hukuksal olarak hakkımı arıyorum araştırıyorum.
Benden sonra zaten garson şefiyle beraber 6 kişi daha işten çıkarıldı. Yani benimle beraber, orada çalışan en eski elemanlar dahi işten çıkarıldı.
İstanbul’dan Bir Genç İşçi