Benim de şahsen yaşamakta olduğum geleceksizlik sarmalı, bugün bu topraklarda yaşayan 2 milyona yakın üniversite öğrencisinin ortak sorunudur.
Biz öğrenci gençlik olarak yaşamamızın ortalama 1/3’ünü okulda geçiriyoruz, ancak eğitimin niteliksizliği ve bizlere hiçbir gelecek vaat etmeme sorunu karşısında eğitimden ve öğrenme arzusundan uzaklaşıyoruz. Okuduğumuz bölümlere ilgimiz olsa dahi, eğitimin sınıfsal ve politik yönünü girdiğimiz her derste hissediyoruz. Yine yaşadığımız geleceksizlik sorunu sebebiyle ne derslere çalışma isteği ne de vakit ayırma gereksinimi duyuyoruz. Çünkü, bizlere bir şey vaat etmeyen, bir şey kazandırmayacağını düşündüğümüz bu derslere çalışmayı gereksiz görüyoruz.
Geleceksizlik sorunu yalnızca öğrencileri eğitimden uzaklaştırmakla kalmıyor, aynı zamanda öğrencilerin çoğunda fiziksel ve psikolojik sağlık sorunlarına da sebep oluyor. İntiharlar ve intihar girişimleri öğrenci gençlik içinde çoğalıyor; hatta ben bu satırları yazmadan önce kaldığım yurtta bir öğrenci arkadaşım bileklerini keserek intihar girişiminde bulundu.
Okuma ve öğrenme isteğinden dahi yoksunlaşmamıza sebep olan yine bu geleceksizlik sorunudur. Öğrenci gençliğin araştırma ve yeni bilgiler edinme arzusunu körelten onları yozlaşmaya, gericileşmeye ve çaresizliğe iten yine bu geleceksizlik ve gerici eğitim sisteminin kendisidir. Dinci faşist çetelerin üniversitelerde örgütlenmesi, üniversitelere elini kolunu sallayarak polis ve jandarmaların girmesi, ülkü ocakları adlı faşist çetecilerin okullarda terör estirmesi gibi sorunların da öğrenci gençliğin hayati sorunları olduğuna da değinmeyi gerekli görüyorum.
Geleceksizlik öylesine çıplak bir gerçek olarak duruyor ki öğrencilerin karşısında her yerde gördüğünüz her öğrenciden bu sorun üzerine bir yaka silkme duyabilirsiniz. Otobüste, kampüste, kütüphanede, yurtlarda ve öğrenci bulunan her yerde kendi arasında sisteme küfrederek geleceksizlik ve çaresizlik sorunlarına öfke kusan gençlerin sesini duyabilirsiniz.
İşte tam da bu öfkeye tutunmamız lazım, çünkü çaresiz değiliz.
Bizleri bu geleceksizlik, yoksulluk, sefalet ve dinci gerici eğitime mahkum eden bu sisteme karşı mücadelede en önemli silahımız bu öfke olacaktır. Öğrenci gençlik öyle bir geleceksizlik durumu içinde ki, pek çoğu okuduğu bölümle ilgili bir mesleği hayal dahi etmiyor. Nefret ettiğini söylemesine karşın kendisine dayatılan uzman çavuş, polis gibi mesleklere itiliyorlar. GELECEKSİZLİK ve çaresizlik hisseden bütün öğrenci arkadaşlarıma sesleniyorum: Geleceksiz ve çaresiz değiliz. Yalnız değiliz. Güçsüz değiliz, öfkemizi kuşanıp bizi intiharlara sürükleyen bu kapitalist sisteme karşı mücadele etmenin tam zamanıdır!
Yaşadığımız bütün sorunlara karşı örgütlenerek, birleşerek ve dayanışma içinde mücadele ederek zafer kazanabiliriz, geleceksiz değiliz; çünkü:
Gençlik Gelecek, Gelecek Sosyalizm!!!
Aydın’dan Bir DÖB'lü Öğrenci