1972 yılının 6 Mayıs’ında Türkiye ve Kürdistan halklarının 3 devrimci önderi; Deniz GEZMİŞ, Yusuf ASLAN ve Hüseyin İNAN, 12 Mart faşizmi tarafından idam edildi.
50 yıl geçti, onları katlederek mücadelelerini engelleyeceklerini sananlar tarihten bir bir silinirken Denizler, devrim ve sosyalizm mücadelesinin bu topraklarda yükselen kızıl bayrağı olarak halkların bilincinde yaşıyor ve yaşayacak.
Onlar komünist devrimciler olarak yaşadılar ve ölüme yürürken dahi devrim iddialarını büyük bir cüretle düşmanlarına karşı haykırdılar. Fedakarlıkla, cesaretle devrim iddialarına sarılarak işçilerin, köylülerin, bütün ezilenlerin mücadelelerinin dur durak bilmeyen bir parçası oldukları için onlar halklarımızın bilincine ve yüreklerine gömüldüler.
Denizler, öğrenci faaliyetini dar alandan çıkarıp devrimci bir bilinçle ezilen sınıfla birleştiren mücadele hattında Devrimci Öğrenci Birliği’ni kurdular. Okul sıralarından sokaklara, eylem alanlarına, emekçilerin kavgasına akarak öğrenci gençlik mücadelesinin nasıl yürütülmesi gerektiğini açıkça önümüze koydular. Kampüs ve okul duvarlarını aşarak işçi sınıfıyla, yoksul köylülükle yan yana bir mücadele yürüttüler. Grevlerde, fabrika işgallerinde, toprak işgallerindeydiler, emekçi yoksul halkların yanında savaştılar. Genç ömürlerine pek çok eylem ve mücadele pratiği sığdırarak biz devrimci gençliğe büyük bir örnek oldular.
Küresel çapta hegemonyasını yitiren ve yıkılışına tanık olduğumuz emperyalist-kapitalist sistem hızlı bir biçimde parçalanırken faşist iktidar durduramadığı çöküşünü, dinci-faşizmin en koyu gericiliği ve saldırganlığı ile engellemeye çalışıyor. Gençlik geleceksizlik ve umutsuzluk bataklığına itiliyor. Tarikat yurtlarına, dinci gerici oluşumlara terk edilmeye çalışılıyor. Emekçilere, yoksullara hiçbir gelecek bırakmayan bu sistem her yeni günde yeni zamlar ve baskılarla halkların isyanını bastırmaya çalışıyor.
Saldırılar bu kadar artarken, her gün coşkulu ve güçlü eylemlere tanık oluyoruz. Milyonlar artık kapitalizmin sebep olduğu bu korkunç gidişata sessiz kalmıyor. Gençler, kadınlar, işçiler bir adım öne çıkıyor. Kadınlar kent meydanlarını dolduruyor, işçiler fabrikaları kavga alanlarına çeviriyor, gençlik yaşadığı geleceksizliğe ve baskılara karşı tıpkı Denizler gibi sokaklara taşıyor.
Bugün Denizlerin mirasını sahiplenmenin önemi açıktır. Devrimimizin yolunu açan ve devrim davasına büyük değerler katan yoldaşlarımızın bıraktıkları mirası birer anı haline getirip, onu devrimci özünden koparmak isteyenlere karşı Denizleşmemiz ve faşizme karşı Denizlerin cüreti, militanlığı, devrim iddiası ve mücadele pratiği ile öne çıkmamız gerekiyor.
Denizler bu topraklarda zora dayalı devrim mücadelesi pratiğini ilk ortaya koyan ve bu yolda ölümsüzleşenlerdir. Devrim ve sosyalizm mücadelesinin yaşadığımız topraklardaki sayısız neferleridir.
Gün Denizleşme günüdür, onların mücadelesini bugünün mücadelesine katma ve onlardan devraldığımız bayrağı, onların cüretini, devrimci coşkusunu ve militanlığını kuşanarak burjuvazinin kalelerine dikme günüdür.
Denizlerin idamlarının 50. yıldönümünde bizlere bıraktıkları bayrağı en yukarı taşımak için onların başucunda buluşmaya, Denizleşmeye!
DENİZLEŞEN GENÇLİK DEVRİME!
DENİZLERİN YOLUNDA DÖB SAFLARINA!
DEVRİMCİ ÖĞRENCİ BİRLİĞİ (DÖB)