İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi 22 Ocak 2025’te üç aylık Marmara cezaevleri hak ihlalleri raporunu açıkladı.
2 Ocak 2025 tarihi itibariyle Türkiye'de toplam 405 ceza infaz kurumu bulunduğu ve bu kurumlarda; 16 bin 770'i kadın, 3 bin 738'i çocuk ve 5 bin 864'u 65 yaş üstü (yaşlı) olmak üzere toplum 384 bin 216 kişinin tutulduğu belirtilen açıklamada, tutsakların karşılaştığı pek çok hak ihlalinin olduğu söylendi. Bunların en başında da “yaşam hakkı”nın geldiği ve neredeyse sadece bir ayda cezaevlerinde 8 kişinin yaşamını yitirdiği belirtildi.
5 Aralık 2024'te Adalet Bakanlığı’nın TBMM'ye yöneltilen soru önergesine verdiği yazılı yanıtta ise 2024 yılı ilk 11 ayında cezaevlerinde yaşamını yitirenlerin sayısını 709 olarak açıkladığı belirtildi. Bu durumun bile tek başına infial yaratacak bir olay olduğu vurgulandı.
Cezaevlerinde tutsakların yaşam hakkının bile hiçe sayıldığı bir ortamda yaşanan hak gaspları en yüksek boyutta olacaktır. İHD’nin raporundan bazı hak gasplarını aktaracak olursak:
-Tutsakların tahliyelerinin ertelenmesi,
-15 tutsağın tahliyesinin 1 yıl ertelenmesi,
-Hastaneye götürmeme,
-Kanser ilaçlarının verilmemesi,
-Fiziki saldırı ve darp,
-Çıplak arama,
-Hakaret, küfür,
-Hücreye koyma,
-Halay çektiği için hücre cezası,
-Tuttuğu not için hücre cezası,
-Keyfi gerekçelerle disiplin soruşturması,
-Görüş yasağı,
-Avukat görüş yasağı,
-Hücreden her dışarı çıkışta kelepçe dayatması,
-Aileye yazılan mektuba yasaklama,
-Zorla bağımsızlar koğuşunda tutma,
-Koğuş değişikliği talebinin kabul edilmemesi,
-Aramalarda kişisel notlara, kitaplara el koyma,
-Gazete ve yayınlara erişimin engellenmesi,
-Öğün sayısının ikiye düşürülmesi,
Ve bunlardan başka daha pek çok hak ihlalleri sıralandı. Açıklama şu şekilde özetlenerek bitirildi:
“Sonuç olarak; giderek yaygınlaşan ve kalıcı hale dönüştürülen tecrit, tedavi ve sağlığa erişimde yaşanan sorunlar, infazda eşitsizlikler, işkence, kötü muamele, keyfi yasak ve uygulamalar, adalete erişimde yaşanan sorunlar yanında ekonomik kriz ile artan mahpus yoksulluğunun yol açtığı sorunlar, mahpusların zorla ve angarya koşullarında çalıştırılması gibi pek çok sorun acil çözüm beklemektedir.
Her raporumuzda belirttiğimiz üzere, raporumuz, sadece derneğimize yapılan sınırlı başvuruları ve basın taraması yoluyla elde edilen verileri kapsamaktadır. Hapishanelerdeki sorunların, ihlallerin ve keyfi uygulamaların çok daha fazla olduğunu biliyoruz.
Yine her raporumuzda dediğimiz gibi; İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu olarak, hapishanelerde yaşanan hak ihlallerini sadece bilgi sunmak için rapor haline getirmiyoruz. Esas olarak meselelere yetkililerin ve kamuoyunun dikkatini çekerek hak ihlallerinin önlenmesini amaçlıyoruz. Biliyoruz ki, sunduğumuz bu üç aylık hak ihlalleri raporu, Marmara bölgesi hapishanelerinden bize ulaşan hak ihlallerini kapsamakla birlikte, genel durumu anlamamıza yarayacak verileri içermektedir. Ve hapishanelerde yaşanan hak ihlalleri sadece mahpusların mücadelesi ile değil dışarıdan yürütülecek mücadelenin desteği ile önlenebilir. İçerdekilerin küçük de olsa sesi olabilmek ve duyarlılık yaratmak için sorunları görünür kılmak amacıyla hazırladığımız bu rapor, aynı zamanda, hapishanelerde yaşanan ve devasa boyutlara ulaşan sorunlar karşısında mahpuslarla ve mahpus aileleri ile dayanışma çağrımızdır.”