Bu topraklarda, yalnızca son 12 yıl içinde, birçok ayaklanma gerçekleşti. Gezi Haziran Ayaklanması, 6-8 Ekim Ayaklanması, Mart-Ayaklanması. Kadınlar da bu süre içinde isyan ve ayaklanmalar gerçekleştirdi.
Rusya’da 12 yıl içinde (1905-1917) üç devrim gerçekleşti. Rusya’da halk ayaklanmaları devrime dönüştü. Bizde tüm bu isyan ve ayaklanmalar devrimi oluşturuyor. Aynı zaman içinde sayısız devrimci kitle eylemi yapıldı. Günlük olarak örgütlü veya bireysel sayısız eylem yapıldı. Son 12 yılı esas almamızın nedeni, halkların ve kadınların başkaldırısının bu dönemde ne kadar yoğunlaşdığını ve nasıl bir devrim zamanı içinde olduğumuzu göstermek içindir.
Bu denli yoğun ve yaygın başkaldırının büyük ayaklanmalarının bu yıllarda olmasının içinde olduğumuz dönemden kaynaklanan tarafı var. Bir yanıyla siyasi iktidarın baskı, tahakküm, zorbalığı uç noktaya vardırmasından, iş yerlerinde kapitalist sömürü ve despotizmin boyutlanmasından kaynaklanıyor. Başka bir anlatımla, devrimci sınıf mücadelesinin, nesnel toplumsal koşullarla dolaysız bağı var. Milyonlarca insanın bu koşullar tarafından yan yana gelmelerini sağlandı. Bir yanıyla da, insanlar bilinçli ve örgütlü olarak bir araya geldi. Milyonlarca kadın ve erkek, yeni ve ortak bir tarih yapmak amacıyla bir araya geldi.
Yeni Ayaklanmalar Kaçınılmaz
Tekelci sermaye ve iktidar her şeyi uç noktaya götürüyor. Sınıflar ayrımı en ileri noktada. Siyasal baskısı şiddetli biçimde uygulanıyor. Siyasal baskı, iktidar gücünü elinde tutan ve kelimenin gerçek anlamında bir avuç olanların dışında kalan herkesi kapsıyor. Toplum üstündeki baskı ne kadar ağır ve uzun sürerse, buna karşı kitlelerde biriken devrimci öfke o kadar büyük ve öfkenin patlaması o denli büyük ve şiddetli olur. Aradaki bu bağı ve sonuçları çeşitli defa belirttik. Siyasi yönetim, her şeyi uç noktaya götürürken halk kitlelerin üç noktaya varan başkaldırılarıyla karşılaşır. İktidar yıllardır bu durumla karşılaşmıyor mu ve daha büyük ayaklanmalarla karşılaşmayacak mı?
David Harvey, yakın tarihte olan ayaklanmalarla politik ekonomik durum arasındaki bağı kurarken şu saptamayı yapar:
“Tehlikeli bir dönemden geçiyoruz ama unutmayın ki, yeni ihtimallerin keşfedilmese için gereken fırsatlar tam da böyle zamanlarda ortaya çıkar.”
Buna 2019’da yapılan ayaklanmaları örnek verir.
“2019 sonbaharında Santiago’dan Beyrut’a, Bağdat’tan Tahran’a, Paris’ten Quito’ya” uzanan ayaklanmaları somutlar.
Harvey eksik söylemiş. Sadece “tehlikeli” zamanlardan geçilmiyor, devrimci yükseliş zamanlarından geçiyoruz.
Aynı bakış açısına Türkiye’de de karşılaşıyoruz. Bu topraklarda ve dünyadaki devrimci yükselişi yok sayma. Ama yeni ayaklanmalar karşısında yanılgıya düşen kendileri oldu.
Genel ayaklanma, toplumsal olguların arasında nesnel bir bağ olduğunun bilincine varılmasıdır. Hiçbir olay diğerinden kopuk değildir. Aralarında nesnel bağ var. İşçi sorunu, kadınların toplumsal konumu sorununu, işsizlik sorununu, öğrencilerin yaşadığı sorunların arasında ortak bağ var. İnsanların karşılıklı ilişkisi nesnel bir ilişkidir. Bu sorunların temelinde kapitalist sistem var. Yani çok net ki, sorun bir sistem sorunudur. İnsanlar bunun bilincine varıyor. Bireyleri, toplumda yaşanan hiçbir olay karşısında kayıtsız kalmıyor. Öğrenciler yalnızca akademik boykot yapmıyor, sömürüye ve baskıya başkaldırıyor. İşçiler, öğrencilerin eylemlerine destek oldu, öğrencilerde işçilerin eylemlerine destek verdi. Olaylara bütünlüklü bir bakışla bakılıyor ve bütünlüklü bir mücadele veriliyor.
Toplumsal Muhalefet Aldatmacası
Bütün sorunların temelinde kapitalist sistemin kendisi olduğu yönünde bir bilinç geniş kitlelerin arasında yaygınlaştığı halde, “toplumsal muhalefet” yandaşları burjuvaziyle uzlaşma sınırlarında hareketlendiler. Kitlelerin bilincini bozmaya ve antikapitalist devrimci hareketi, devrim yolunda ilerlemesini rayından çıkarma peşindeler. Onlara kulak verecek olursak, burjuva muhalefet partisi iktidara gelirse, emekçilere yeni bir geleceğin yolunu açmış olur. Burjuva sistemin bir gücünü sisteme karşı çıkacağı aldatmacadan başka bir şey değildir. “Efendinin aletleri asla efendinin evini sökmez”. Düzen partileri, düzene karşı çıkmazlar. Burjuva muhalefetin görevi, iktidarın zayıflattığı devleti yeniden güçlendirmek, kapitalizmi isyan ve devrimden kurtarmaktır.
Burjuva muhalefetin siyasi eklentileri, “toplumsal muhalefet” diye bir görüş ortaya attılar, amaçları devrimci sınıf mücadelesinin yolunu kesmek, işçi-emekçi hareketini, burjuva gücün peşine takmaktır. Öznel niyetlerle, nesnel bir olgu olan sınıf mücadelesinin sınıf yasalarına uygun ilerlemesini durduramazsınız. Sınıf mücadelesi egemene karşı gelişir; devrim, egemene karşı verilir. Burjuva muhalefet de burjuvazinin sınıf egemenliğinin bir gücüdür.
Öncelikle, kapitalist sistemin çökmekte olduğu görülmeli. Sistem krizi çok büyük. Birçok kimsenin bu topluma olan umutları suya düştü. Proletaryanın görevi devrimci sınıf mücadelesini yükselterek, kapitalizmin çöküşünü hızlandırmak ve yıkmaktır. Reformist siyaset ise, sanki olanaklıymış gibi, çökmekte olan kapitalizme can verecek politika izliyor.
Mart Ayaklanması öğrenci meclislerini ortaya çıkardı. Meclisler ayaklanma organları işlevi görüyor. Eylemler, isyan ve ayaklanma komiteler, konseyler, meclislere dayanılarak devrime vardırılır. Reformist partiler ayaklanma organlarını toplumsal muhalefet adına burjuva muhalefet, hükumet yapma organlarına çevirmek istiyor. Öğrencilerin gerek okullardaki meclisler adına kolektif olarak, yaptıkları yazılı açıklamalar, gerekse birey olarak yaptıkları söyleşilerde, devrimci mücadeleci bir anlayışa sahip olduklarını ortaya koydular. Seçimlerle oyalanmaya ne denli tepki gösterdiklerini biliyoruz. Sokakların asıl mücadele alanları olduklarını görüşleri ve eylemleriyle bir kez daha dünyaya duyurdular. Devrimci gençlik içinde “toplumsal muhalefet” anlayışının en küçük izi bile yok. Öğrenciler devrime hangi yollarla gideceği bilinciyle hareket ediyor.
Devrimci Çıkış
Burjuva sistemin krizinden burjuva bir çıkış yoktur. Burjuvazinin çıkış dediği çıkışsızlıktır. Krizden proleter çıkış, devrimci bir çıkış gerçek anlamda bir çıkıştır. Mart Ayaklanması devrimci çıkışın nasıl olacağının yeni bir örneğidir. Reformist partilere bakılacak olursa, Gezi ve Mart burjuva muhalefeti hükümet yapmanın, burjuva parlamentarizmi yeniden canlandırmanın bir aracıdır, bir çıkışıdır. Oysa devrimci bir çıkışın devrimle, iktidarı ele geçirmekle bir bağı var.
Devrimci kitlelerin sokağı etkin olarak kullanması, emekçilerin kurtuluşunun sokaktan geçtiğini göstermiştir, yoksa burjuva muhefete bir yol açmak için değil. Devrimci öğrenciler ayaklanma günlerinde “hükümet İstifa, İktidar Halka!” sloganıyla, gerçek amacını açık olarak gözlerin önüne sermiştir. Bir kere daha anlaşılmıştır ki, ılımlı olan reformistlerdir, halk ılımlı değil, devrimcidir. Sizin gibi burjuvazinin sınıf işbirlikçilerini bile peşinden sürükleyecek bir devrimcilik sergilediler. Verilen mücadele yeni yarınların mücadelesidir.
Yeni Bir Kalkış Noktası
Bu belirmeyi Gezi için yaptık. Gezi için doğru olan, Mart Ayaklanması için de doğrudur. Gezi Ayaklanması, daha sonra devrimci kitle eylemleri için bir kalkış noktası, bir ateşleyici rolü oynadı. Mart da kendisinden sonra yeni başkaldırılar için bir kalkış noktası, yeni bir dönemin başlatıcısıdır. Her isyan ve ayaklanma, devrim için yeni bir hareket noktasıdır. Bu bakış açısı devrimci bakış açısıdır.
Her ayaklanma ve devrim dünya devrimi için bir hareket noktası, bir mevzidir. Dünyada bir dizi isyana ve ayaklanmaya örnek oluşturabilir. Zincirleme bir etki yaratabilir. 2019’da birçok ülkede böyle bir etkisi oldu. Çünkü ileri bir örnek başka yerlerde taklit edilir. Bütün kapitalist sistemde, devrimci başkaldırının güçlü koşulları var. Bir ülkedeki küçük bir kıvılcım dünyada büyük bir yangına yol açabilir. Yakın dünya tarihinde bunun birçok örneklerini gördük.
Şu söz sıkça söylenir: Devrimi büyütelim. Devrim sayısız eylemle, yeni ayaklanmalar için bir hareket noktası olan Gezi ile Mart ayaklanmasıyla büyür. Mart Ayaklanmasından sonra çok daha büyük bir potansiyel harekete geçer. Asıl büyük potansiyel henüz harekete geçirilememiştir. Fakat, daha büyük halk gücünün başkaldıracağı yeni dönem açılmıştır.
Devrimcileştirici Etkisi
Ayaklanma milyonları harekete geçiriyor. Büyük bir bölümü ilk defa katılıyor. İnsanlar siyasi iktidara ve sisteme karşı eyleme geçerken, eylem içinde kendilerini de devrimcileştirmiş olur. Fakat ayaklanmanın etkisi, ayaklanmada yer alanlarla sınırlı olmaz. Sarsıcı eylemler, katılmayanları da etkisi altına alır. Çünkü isyan, ayaklanma, kendi propagandasını kendisi yapar. Günümüzün olanaklarında, büyük bir eylem, bir ayaklanma değil ülkenin her köşesinde, dünyanın birçok ülkesinde yankı yapar. Devrimcileştirici etkisini tüm topluma ve dünyaya taşır.
Mart Ayaklanmasının etkisi, kendi zamanının sınırları kadar da değildir. Etkisini gelecekte de sürdürür. Bu etki toplum üstünde silinmez bir iz bırakmıştır. Bugünün kuşakları, insanların hayatında büyük bir etki yaratan tarihsel olayları geleceğe taşır. Çünkü, devrimci eylemler, insanların özlemleri yönünde hareket eder. İleriye doğru gelişen, evrensel tarihsel ilerlemeyle aynı yönde hareket eder.
Hareket Durmayacak
Burjuvazi ne yaparsa yapsın, toplumu kapitalizmin dar toplumsal kalıplarına sokamayacaktır. Siyasi iktidar baskı, saldırı ve katliamla, muhalefet iyileştirmeler vb vaatlerle insanları statükoya bir daha döndüremez. Emekçi kitlelerin kapitalizme karşı başlayan hareketi bütünsel toplumsal bir devrime, yani insan ilişkilerinin tüm alanlarına dokunacak ve değiştirecek bir devrimin zaferine kadar durmayacaktır. Devrimci kitle hareketi bugüne kadar tarihin ve mücadelenin birçok uğrağından geçti ama hiçbirinde durmadı. Çünkü hareketi yöneten koşullar varlığını sürdürüyor. Ücretli kölelik devam ediyor. Koca toplum bir grup insanın emeğine dayanıyor. 21. yüzyıla girdik. Kadınların köleliği hala sürüyor. İnsanların işbölümüne kölece bağımlılığı varlığını koruyor. Bu durum ancak tüm insan ilişkilerine dokunan ve değiştiren bir devrimle temelden değişir.
Bütünlüklü bir devrim olmadan gelecek ele geçirip yeni baştan düzenleyemeyiz. Geleceği ele geçirmek için kolektif bir hareket ihtiyacımız var. kolektif hareket, bugün verdiğimiz eylemlerde oluşuyor.
Mart Ayaklanması nasıl patlak verdi? Diğer şeyleri saymazsak, olayları devrimci yönde gelişmesi bir ayaklanmayı oluşturdu. Bunun Mart’ta patlak vermesi bazı olayların yaşanmasını izledi. Şu ya da bu olayla kesin patlak vereceğini biliyoruz. Sadece hangisi olacağını önceden bilemeyiz. Mart’tan sonra da olaylar devrimci yönde gelişecektir. Şu farkla ki olayların devrimci niteliği daha yüksek olacaktır.
Asıl büyük devrimci gümbürtü önümüzde. Devrimci komünist güçler büyük tarihi olaya hazırlanmalıdır.
C.Dağlı