Kaçtı mı, istifa mı etti, kovuldu mu? Bir türlü anlaşılamayan Anatoli Çubays'ın, ya da tam adıyla söylersek, Anatoli Borisoviç Çubays'ın, Rusya'yı aniden terk etmesi gözleri bir anda Rusya'nın kalbine, Kremlin'e çevirdi. Neler oluyordu? Çünkü, sıradan biri değil, Putin'in bir özel temsilcisi sözü edilen.
Ama onu bu denli önemli kılan şey bu görevi değildi. Onun asıl önemi, 1991'de Sovyetlerin dağıtılmasıyla birlikte başlayan büyük yağma sürecinin başındaki bir kaç kişiden biri, hatta belki de en önemlisi olması. Kısaca, hırsızların başı demek en isabetli sıfatlandırma olur.
Bir kişi, hele de Kremlin gibi bir yerde, devlet başkanının özel temsilcisi iken neden apar topar kaçar? Bu durumun mümkün olabilecek tek açıklaması, kendini, geleceğini ve hırsızlıktan edindiği servetini tehlikede görmüş olmasıdır.
Rusya savaşta. Her ne kadar Rusya'daki iktidar buna “özel operasyon” dese de eşyanın adını değiştirmekle kendisini değiştirmiş olamazsınız. Savaş koşulları, Çubays'ın arkasına bakmadan kaçışını daha da önemli kılıyor.
Önce bir noktayı vurgulayalım. Arkasına bakmadan İstanbul'a kaçan (burjuva basının iddiası bu, tersini iddia etmek için bir neden de yok) Çubays, “Oligark” denen, hepsi de süzme hırsız olan yeni yetme milyarder burjuvaların ya iktidar nezdindeki temsilcisiydi ya da temsilcilerden biriydi. Öyleyse şunu söyleyebiliriz: Savaş, burjuva hırsızlar takımının iktidardaki uzantılarında bir çözülme sürecini başlatmış bulunuyor. Arkası gelir.
Savaş, doğasına uygun olarak, Rusya'da bir saflaşma yarattı. Bu saflaşmada, “oligark” denen hırsızlar takımıyla onların toplum içindeki Navalny tipi taraftarları emperyalistlerin safında yer aldılar. Toplumun geri kalanı, emperyalizme ve faşizme karşı savaşın safında... Başka türlüsü imkansızdı.
Savaş başlamadan bir gün önce, 23 Şubat'ta, Tarihin İronisi adlı makalemizde, savaşın başlaması durumunda Rus burjuvaların savaştan yana değil, savaşa karşı tarafta yer alacaklarına işaret etmiştik:
“Oysa, emperyalistlerle savaşa girmek, Rusya burjuvazisinin en son isteyeceği şeydir. Rusya burjuvazisi, ayakları üzerinde durmak, serpilip gelişmek ve kendini sağlama almak için, emperyalistlerle bir çatışmaya değil, işbirliğine ihtiyaç duyuyor. Rusya burjuvazisi, emperyalistlerle çatışmada; ilerici, demokratik, halkçı, sosyalist yönelimli devletlerin desteklenmesinde Rusya devletinin ayağına dolanan ayakbağıdır. Onlar bu savaşı yöneten değil, emperyalistlerle çatışmaması için Rusya iktidarına baskı yapan güçlerdir.”
Rusya burjuvazisinin arzusu hilafına karşın savaş başladı. Savaşla birlikte oluşan psikoloji nedeniyle başta seslerini çıkarmayan burjuva takım, süreç ilerledikçe seslerini çıkarmaya, savaşı bitirmesi için Rusya iktidarına baskı yapmaya başladılar. Ama, burjuvalar savaşa karşı tutumlarını açıkça belli ettikçe emekçi sınıflarda, Rusya halkında bu burjuva takıma duyulan öfke de açığa çıkmaya başladı.
Bunun ilk işareti, işçi ve emekçi sınıfların ağır baskısı altındaki Putin'den geldi. Putin, yüz binden fazla insanın toplandığı ve Sovyetler lehine sloganlar atıp şarkılar söyledikleri mitingde işareti şu sözlerle verdi:
"Rusya halkı da her halk gibi, gerçek vatanseverler ile ayaktakımı ve hainleri her daim birbirinden ayırt edecektir ve hainleri, kazara ağza giren bir sineği tükürür gibi tükürecektir. İnanıyorum ki toplumun kendi kendini böyle doğal yoldan kirden arındırması ülkemizi ve dayanışmamızı yalnızca güçlendirecektir.” Kremlin'e göre, “Böyle insanlar, en üst kasta ait olabilmek adına annelerini dahi satarlar”
Çubays'ın kaçışı bu gelişmelerin üzerine geldi. Çubays gibi, kapitalistleşmenin militan bir savunucusunun arkasına bakmadan kaçışı, tehlikeyi gördüğüne, kılıçların çekildiğine ve hızla yakınlaşan bu kesin hesaplaşmada kendi tarafının zayıf olduğunu kabul ettiğine işaret ediyor. Av köpekleri hassaslığındaki burnu tehlikenin kokusunu almış.
Gelişmeler çok hızlı. Putin, büyük burjuvaların Rusya'dan kaçışını, “doğal temizlik” olarak niteledi. Peskov, Kremlin'in sözcüsü, bu “doğal temizlik”i “onlar hayatlarımızdan kendi kendilerine kayboluyorlar” şeklinde tanımladı. Peskov, bu insanların bazılarının görevlerinden, bazılarının aktif iş yaşamlarından ayrıldıklarını, bazılarının ülkeyi terk ederek başka ülkelere taşındıklarını anlattıktan sonra, “temizlenme bu şekilde oluyor”sözleriyle tarif etti. Türkçesi, burjuvalar kaçıyorlar. Muhtemelen en çok da Türkiye'ye. Çubays'ın kaçtığının ertesi günü İstanbul'da görüntülenmesi böyle düşünmenin pek de temelsiz olmadığına işarettir.
İstanbul, 1917 Ekim Devrimi sonrası tanık olduğu “Beyaz Rus” akını benzeri bir akına hazırlanabilir.
Peki, 1991 karşı-devrim süreci tersine dönüyor diyebilir miyiz? Henüz erken olabilir. Ama, kapitalizmi restorasyon sürecinin büyük bir darbe aldığını söylemekte hiçbir sakınca yok. Elbette bu iyimserliktir. Ama temelsiz bir iyimserlik değil. 1991'de karşı devrim fırtınasının en güçlü olduğu günlerde, “Sosyalizm Kazanacak” diyen sesin haklı ve doğru olduğunu görmeye başlamasının yarattığı iyimserliktir bu.
Evet sosyalizm kazanacak. Kendi küllerinden yeniden ve yeniden doğarak kazanacak. Zor, geri bir toplumsal sistemi daha ileri bir toplumsal sistemin yerine geçiremez. Zor daha ileri olanı tahrip edebilir, geriye atabilir ama tümden ortadan kaldıramaz. Engels'in zor teorisi dün olduğu gibi, bugün de proletaryanın yolunu aydınlatmaya devam ediyor.
“..politik zor toplumdan bağımsızlaştıktan ve onun hizmetçisi olmaktan çıkıp efendisi haline geldikten sonra, iki yönde işleyebilir. Ya doğal ekonomik gelişme anlamında ve yönünde işler, bu durumda, ekonomik gelişme hızlandığından, aralarında çatışma doğmaz. Ya da ekonomik gelişmeye karşı işler, bu durumda, pek az istisna ile, bir kural olarak, zor, ekonomik gelişme karşısında yenik düşer.”
1991'de emperyalistler ve Sovyetler Birliği içindeki uzantıları zor'a dayanarak sosyalizmi ortadan kaldırmaya, yerine daha geri ve aşılmış bir üretim biçimi olan kapitalizmi yerleştirmeye çalıştılar. Otuz yıllık bir aradan sonra, burjuvalar ele geçirdiklerini sandıkları ülkeden “doğal temizlik” yoluyla temizleniyorlar. Yolun başındayız, ama temizlik başlamıştır. Yani Engels'in sözleriyle, “yenik düşüyorlar.”
Bir kez daha, kesin konuşmak için erken olduğunu çok iyi biliyoruz. Fakat sadece kalbi olmayanlar bu “doğal temizlik”ten, burjuvaların Rusya'dan bu kaçışından heyecan duymazlar.