Milli Savunma Bakanlığı alelacele bir açıklama yayımlıyor: “Başarıyla devam eden Pençe-Kaplan Operasyonu’nda Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizin tek hedefi teröristlerdir. Bundan önce olduğu gibi bu operasyonda da hiçbir sivil zarar görmemiştir, görmeyecektir.”
Kendinden ne kadar emin bir açıklama: Hiçbir sivil zarar görmemiştir, görmeyecektir!
Ardından Bakan Akar çıkıyor sahneye: “Türkler ve Kürtler et ve tırnak gibidir. İster Suriye’nin kuzeyinde olsun, ister Irak’ın kuzeyinde olsun Mehmetçiğin yaptığı tüm operasyonları bazı mihraklar Türkler, Kürtlere saldırıyor şeklinde lanse ediyor. Bu kesinlikle doğru değil. Bu tamamen bir algı operasyonudur.”
Bakan bu “et-tırnak” benzetmesini yaptığı gün Amed’de sabahın 4’ünde Demokratik Toplum Kongresi’nin kapıları polisler tarafından kırılarak binaya giriliyor, her yer savaş alanına çevriliyor, 40’ı aşkın insan gözaltına alınıyor ve akşam saatlerinde bina mühürleniyordu! Faşist devlet açısından et ve tırnak olmak böyle bir şey!
Her iki açıklamanın da ortak özelliği, çıplak gerçeği, herkesin bildiği, gördüğü, duyduğu, tanık olduğu gerçeği, insan aklıyla alay edercesine yüksek sesle reddetmekten ibaret.
Sadece son bir hafta içinde Maxmur, Şengal, Kandil bombalandı; Kobane’ye SİHA saldırısında kadın siyasetçiler katledildi; Haftanin’de şiddetli kara çarpışmaları oluyor;... Ve dün, Süleymaniye’de bir piknik alanı TSK silahlı insansız uçakları tarafından bombalandı. Görüntüler sosyal medyaya düşmemiş olsa içleri rahat olacak. Oysa bu “iletişim çağında” suçlarını gizlemeleri olanaksız.
Görüntülerde Süleymaniye’de, bunaltı sıcak altında piknik yapan insanlar var. Ellerinde küçücük çocuklar olan ebeveynler, ayaklarını suya sokmuş. Çocukları suya sokuyorlar. Çocuk gülüşleri büyüklerin gülüşlerine karışmış. Ve birden bir bomba düşüyor. Gülüşler haykırışlara dönüşüyor. Bakanlığın ve bakanın açıklamaları işte bu insanlık suçunu gizleme telaşıyla yapılıyor. Panik haldeki açıklamalar bu suçluluk yüzünden.
Bu saldırı Çavuşoğlu’nun “Kuzey Irak’a baktığımız zaman özellikle Süleymaniye bölgesinin PKK’nın güdümüne girdiğini görüyoruz” açıklamasından sonra gerçekleşti. “İçerde” ve dışarda zincirlerinden boşanmış bir şekilde saldırıyor dinci faşizm. Binlerce insan zindana atıldı; belediyelere kayyum atandı; sosyal medya paylaşımlarından ötürü insanlar mahkemelere çekildi, tutuklandı; HDP tümden cendereye alındı; sosyalist basın kuşatmada... Kabarışın önünü almak için tüm araçlarıyla, istisnasız tüm araçlarıyla saldırıyorlar.
Hedef Kürt halkı olunca tüm “insani hassasiyetler” atılıyor bir kenara. Tam bir vahşetle saldırıyor faşist devlet. Cizre’de bodrumlarda yakılanlar, ölüsü günlerce sokak ortasında kalan Taybet ana, cesedi derin dondurucuda saklanmak zorunda kalan Cemile, bedeni zırhlı araçla sokaklarda sürüklenen Lokman... hangi birini sayalım. Bu vahşet zincirine Süleymaniye’de çoluk çocuk piknik yapanların bombalanması eklendi.
Vahşetle, zulümle, baskıyla bir süre daha ayakta kalabilirsiniz. Ama asla sürgit ayakta kalamazsınız. Saldırganlığınız, halkların öfke cephaneliğini beslemekten başka bir işe yaramıyor artık. Baskılarınız çoktan etkisini yitirdi. Bundan sonrası, sizin sonsuz korkularınızla ördüğünüz duvarların yıkılması olacak. On yıllar boyu acı ve öfke tohumları ektiniz. Artık fırtına yaklaşıyor!