EDI-BESE Platformu İle İlgili Kısa Bir Açıklama

 

Almanya ve Türkiye'deki saldırı ve baskı politikalarına karşı oluşturulan Almanya merkezi Edi- Bese Platformu, Ocak ayının başında yerel platformların oluşturulması için çağrıda bulundu. Stuttgart ve çevresi için de yapılan bu çağrıya, -bir gereklilik, pratik bir ihtiyaç, hazırlıkları yapılan tek tip saldırısı, Kürdistan topraklarına işgal hazırlığı karsısında bir zorunluluk olduğunu düşünerek- Mücadele Birliği Platformu/Almanya olarak olumlu karşılık verdik.

Çağrı üzerine yapılan ilk toplantıda Edi-Bese Platformu’nun kuruluş metninde itiraz edeceğimiz birçok nokta olmasına rağmen, birlikteliğin ihtiyacından kaynaklı bunlara takılmayarak içinde yer alacağımızı belirtik. Toplantıda AvEG-KON, ATİK, NAV-DEM, HDK-A, ADHK, Yeni Kadın, YDG, SKB, Ciwanen ve Jinen Ciwanen Azad, SYKP, Avrupa Maraş İnisiyatifi, Tutsakların Sesi Platformu, Mücadele Birliği Platformu, Zusammenkämpfen Stuttgart Arbeitskreis Solidarität, Initiative Kurdistan Solidarität Stuttgart bileşenlerinin ortak iradesi ile Edi-Bese Stuttgart Platformu kuruldu. Platform yeni kurumlara açık olduğunu da deklare etti.

Toplantıda adı geçmemesine rağmen kendini “Anti-Kapitalist Müslümanlar Avrupa” olarak adlandıran siyasal İslami guruba da çağrı yapıldığını sonrasında öğrendik. Bu gruba yapılan çağrı bizimle paylaşıldığı andan itibaren, itirazımızı belirtik. Bu ve bu türden, kendini nasıl adlandırırsa adlandırsın, siyasal islamın temsilcisi hareketlerle, ılımlı ya da radikal her türü ile aramızda mesafe olduğunu, olması gerektiğini, asla yan yana gelmeyeceğimizi ve bu yüzden de bu katılıma karşı çıktığımızı platform bileşenleri ile paylaştık. Yaptığımız itiraz üzerine, “Edi-Bese Platformu’nun açıklanan metnini kabul eden herkesin platform bileşeni olabileceği” belirtildi, bu tavrımızın “kendini dayatma” olduğu bize aktarıldı.

Bu ve benzeri platformlara sonradan katılımlarda bileşenlerden birinin dahi olsa itirazının, en azından dikkate alınıp, bir sonraki toplantıda karara bağlanacağını düşünerek itirazımızı bir polemiğe çevirmeyerek tekrarladık. Ama burada bizim itirazımız dikkate alınarak değil de, katılımına karşı çıktığımız islami grubun bir sonraki toplantıya kadar kendini geri çekmesi ile durum geçiştirildi (ve bu sonrasında bir olgunluk olarak açıklandı).

Edi-Bese Stuttgart Platformu’nun ikinci toplantısı Siyasal İslamcı grubun katılımına itiraz ve diğer gündemlerle (bu grubun da katılımıyla) gerçekleşti. Gündem üzerine söz alıp adı geçen hareketin politik arenadaki misyonu ile tehlikeli bir çizgide, kökenleri itibari ile de şaibeli olduğunu belirttik. Ek olarak, bir platformun kurulusunda yer alan her iradenin yeni katılımlar hakkında görüş belirtebileceğini, bunun kendini dayatma değil, ne kadar esnek ya da gevsek olursa olsun, her platformun işleyiş kuralı olduğunu hatırlattık. Sonrasında söz alan diğer bileşen temsilcileri, platformun kuruluş metnini kabul eden herkese açık olduğunu dile getirdiler. Bir kez daha itirazımız hakkında bir karar alınması, bir tercihte bulunulması gerektiğinde ısrar ettik (bu noktada katılımına itiraz ettiğimiz grup temsilcisi de ısrarcı oldu). Tekrarlanan düşünceler ardından, tüm bileşenler bu islami grubun platformda kalması yönünde görüş bildirdiler.

Kuruluşunda bileşeni ve açıklanan metinde imzacısı olduğumuz Stuttgart Edi-Bese Platformu’ndan, yaşanan bu pratik durumdan kaynaklı çekildiğimizi, ancak saldırılar karşısında gerçekleşecek eylemlerdeki yerimizi alacağımızı açıklarız.

 

Bugün kendisine “anti-kapitalist Müslümanlar” diyen grubu ve yarın ortaya çıkması muhtemel benzeri hareketleri doğru anlamak gerekir. Dinci-faşist devlet ve tekelci sermaye sınıfı, ellerindeki tüm olanakları kullanmalarına rağmen kendi tabanlarını bile kontrol etmekte zorlanıyorlar. Her yönden çözülen kapitalist düzenin yarattığı çürüme, yozlaşma, baskı ve haksızlıklar öyle bir düzeye ulaşmış durumda ki, bizzat islamcı kesimlerin etkisi altındaki kitleler dahi bu sisteme ve onun dayanılmaz sonuçlarına karşı başkaldırma eğilimindeler. İşte bu kesimlerin düzen dışına yönelen politik eğilimini tekrar, ama daha geniş bir çeperden çevreleyerek, islamcı ideoloji ve düzen sınırları içine hapsetmek amacı taşıyor bu türden siyasal akımlar. Bizzat kendi tabanlarının devrimcileştiğini görüyor ve bunu engellemek için “en büyük devrimci, en büyük komünist peygamberdi” gibi safsatalarla kafa bulandırmaya çalışıyorlar.

Evet, islamın etkisi altındaki emekçi kesimleri etkilemek ve devrimci saflara kazanmak görevi önümüzde duruyor. Ama bunun için en başta, “anti-kapitalist” söylemle bu kesimleri islami ideoloji yoluyla düzen sınırları içinde tutmaya çalışan siyasal islamcıları teşhir ve tecrit etmek gerekir.

Her kim islamın etkisi altında olup da devrimci eğilim geliştiren emekçi kesimler içinde etkili olmak ve bu kesimleri gerçekten devrimci yolda ilerletmek istiyorsa, ilk iş olarak siyasal islamcıları teşhir etmelidir. Bunu yapmak yerine siyasal İslamcıları aranıza alırsanız, aynı platformlarda yan yana yer alıp aynı bildirilere imza atarsanız, onlara demagojilerini sürdürme ve karşı-devrimci misyonlarını oynama konusunda bulunmaz bir fırsat sunmuş olursunuz.

“Anti-kapitalist” görüntü vermeye çalışan bu gericilerle beraber poz verirseniz, islamın etkisi altında bulunan emekçi kitlelerin gözünde devrimci olarak onları meşrulaştırmış olursunuz. Türkiye ve Kürdistan’da elli yıldır devrim ve sosyalizm mücadelesi verip her türlü bedeli ödeyen devrimciler, kendi elleriyle siyasal islamcıların alnına kızıl bant takma yanlışına düşmemeli. Her şey unutulduysa bile en, azından İran deneyimine bir göz atılmalı. Humeynici mollalar da son derece anti-emperyalist ve anti-kapitalist söylemlerle palazlanmışlardı...

Ve son olarak, devrimci birlik devrimci anlayışla yapılır, oportünist birlikse mevlana tekkesi anlayışıyla. Dinci-faşist TC'nin ılımlı siyasal islamcı denilen ÖSO'cularla Afrin’e savaş açtığı bugünlerde, “anti-kapitalist” görünümlü siyasal islamcılarla yan yana yürüme çabasını da, buna itiraz eden Leninistlerin dışlanıp islamcıların tercih edilişini de not ettik.

Tarihin kimi haklı çıkardığına şahit olmak için fazlaca beklememiz gerekmeyecek.

Mücadele Birliği Platformu/Almanya