Bursa'nın Karacabey ilçesinde Manyas Kuş Gölü'nden, Marmara denizine dökülen Karadere'deki toplu balık ölümleri çevre halkını korkutuyor. Fabrikanın atıklarını dereye bırakmasından kaynaklanan çevre katliamından yalnız balıklar değil, kuşlar ve bitkiler, çiftçilerin ürünleri de etkileniyor.
BURSA - Çevreye yakın bir fabrikanın saldığı kirli atıklar yüzünden derede iki gün içinde binlerce balık öldü. Balıkların yanı sıra kıyıda biriken balçık tabakası ise çiftçilerin korkulu rüyası haline geldi.
Çevre halkı ''Kısa bir zaman önce su içilen dere şimdi yanına yaklaşılamayan bir bataklık oldu" diyerek çevre katliamının durumunu anlatıyor.
Fabrikanın her yıl özellikle bayram tatilinde atıklarını boşalttığını belirten mahalle halkı, ''Ne yazık ki fabrika arıtma tesisini çalıştırmak yerine cezayı ödemeyi tercih ediyor. Çünkü cezaları ödemek arıtma tesisinden daha karlı'' diyorlar. Gerekli denetim ve cezaların caydırıcı nitelikte olmadığını ve bu nedenle fabrikanın çevre katliamını gerçekleştirebildiğini ifade ediyorlar.
Karacabey İsmetpaşa köyü sakinleride yapılan çevre katliamına tepki gösterdi. Köyün yanından geçen derede kısa süre önceye kadar elle dahi balık yakalanabildiğini hatta tarlada çalışan işçilerin bu deredeki suyu içtiğini dile getiren köylüler, "Bugün gelinen nokta içler acısı. Geçmişte derenin kıyısında ince kumdan pırıl pırıl bir kumsal varken bugün bu kumsalın yerini balçık almış durumda. Önceden köy halkı serinlemek için bu dereyi kullanılırdı. Bugün dereye ulaşmak bile zor" diyerek oluşan kirliliğin boyutunu aktardı.
Özellikle atıklar yüzünden pis bir kokunun hakim olduğu derede, kıyılar yarım metrelik kara balçığa teslim olmuş durumda. Köy sakinlerinden Sebahattin Yağız yıllardır bu dere için mücadele verdiklerini ama bir yol kat edemediklerini ifade ederek birilerinin buna dur demesi gerektiğini söyledi. Yağız," Fabrikanın atıklarını önceki gün dereye saldığını belirterek dün gece ve sabah itibariyle ölü balıkların kıyıya vurmaya başladığını, birkaç saat içinde derenin devamındaki köyler de de ölümlerin yaşanmaya başladığı dile getirdi.
Sebahattin Yağız, "Her yıl bu çevre katliamını yaşıyoruz. Biz yıllar önce su içerdik bu dereden. Otlayan hayvanımız da bu dereyi kullanırdı, terleyen çocuklarımızda. Tarladaki ürünlerimiz bu dere ile hayat bulurdu. Bugün ise bırakın su içmeyi balık yaşatamıyoruz bu derede. Buna sebep olan işletme yıllardır arıtmasını kullanmıyor. Ve bizlerde yıllardır mücadele veriyoruz. Ama nafile. İşletme cezayı göze alıyor ve arıtmayı çalıştırmanın maliyetiyle hiç uğraşmıyor. Bayram tatillerini özellikle fırsat biliyorlar. Atıkları hep böyle milletin meşgul olduğu ve daha az fark edileceği bir zamanda salıyorlar. Bu şekilde yaptıkları ayıbı örtmeye çalışıyorlar. Birileri artık buna dur desin" dedi.
İsmetpaşa köyünden Cavit Buran ise ürünlerini hep bu dereden sulayan yüzlerce çiftçinin olduğunu ifade ederek ''İçinde canlı barındırmayan su, ürünlere hayat verebilir mi?'' diyerek derenin durumunu ortaya koydu.
"Çocukken dereye girer elle balık yakalardık. Şimdi balık göremez olduk. Deremiz artık pislikten kokmaya da başladı. Hanım tarladan gelince eve almıyor. Koku artık kıyafetlerimize sinmeye başladı" diyen Buran, salınan pisliğin tarlada su çektikleri boruların filtrelerini dahi tıkadığını aktardı.
Buran, "Balgam gibi ilginç bir madde, biz posa diyoruz. Dere kenarında önceden kumullarımız vardı. Yerini bu madde aldı. Artık yarım metre siyah balçık var. Yaz mevsimi geldi. Şimdi sulamaya en çok ihtiyaç duyduğumuz dönem. Bu sorun yüzünden 2 saatte bir tıkanan boruların filtresini temizlemeye gelmek zorunda kalıyoruz'' dedi.Tüm canlılar etkileniyor" dedi.
Yaşanan faciadan etkilenen tek canlı ise balıklar değil. Bölgede balıkçıl kuşlarının üreme kolonileri mevcutken bu hayvanların birinci besin kaynağı olan balıklar ile balıkçıl kuşlarının yuvadaki yavrularını da riske atıyor. Özellikle sayıları giderek azalan ve koruma altında olan su samurlarının dahi görüldüğü bu derede bitkilerde en az balıklar kadar zarar görmekte. Kıyıya vuran ölü balıklar içerisinde en çok yayın, turna ve yerli sazanlar göze çarpıyor.