İsrail’de Esir İsyanı

İsrail halkı, Gazze'deki bir tünelde altı İsrailli esirin daha cesedinin bulunmasının ardından, 1 Eylül Pazar gecesi Tel Aviv'de sokaklara döküldü. Yüzbinlerce kişi, Gazze'de tutulan İsrailli esirlerin serbest bırakılmasını sağlayacak bir anlaşma yapılması için Tel Aviv ve Kudüs sokaklarını doldurdu.

Otoyolu kapatan halk, işaret fişekleri patlatarak, sloganlar atarak İsrail ordusunun kuşatma altındaki Filistin topraklarında esir tutulan İsraillilerin serbest bırakılabilmesi için başbakan Benjamin Netanyahu'ya Hamas ile ateşkes anlaşması yapması için çağrı yaptı.

İsrailliler, Gazze’ye yönelik soykırım saldırılarının başlamasından bu yana, aynı taleplerle sık sık eylemler yapıyor. Ancak Pazar günü yapılan bu eylem, bugüne kadar düzenlenen en büyük Netanyahu karşıtı protesto oldu.

Geçtiğimiz günlerde bir Hamas yetkilisi, Refah kentinde bir tünelde bulunan altı İsrailli esirin, İsrail'in kıyı şeridine yönelik devam eden hava saldırıları sonucunda öldürüldüğünü duyurmuştu.

Hamas, savaşın sona ermesi, İsrail güçlerinin çekilmesi ve çok sayıda Filistinli mahkûmun serbest bırakılması karşılığında rehineleri serbest bırakmayı teklif etmişti. Ancak Netanyahu hükümeti her defa, bu görüşmelerde esirlerin geri getirilmesi için askeri baskıya ihtiyaç olduğunu söyledi.

El Kassam Tugayları sözcüsü Ebu Ubeyde uyarı yaparak, İsrail'in Gazze'de tutulanların serbest bırakılması için esir değişimi anlaşması yerine askeri baskıda ısrar etmesi halinde İsrailli esirlerin “tabutlar içinde” işgal altındaki topraklara döneceğini hatırlattı ve ölümlerden İsrail’in sorumlu olduğunu yineledi. Daha önce de İsrail saldırılarında çok sayıda İsrailli esir katledilmişti.

Gazze'de tutulan esirlerin ailelerini temsil eden Rehineler ve Kayıp Aileleri Forumu yaptığı açıklamada, altı rehinenin ölümünün Netanyahu'nun çatışmaları durduracak ve sevdiklerini eve getirecek bir anlaşma sağlayamamasının doğrudan bir sonucu olduğunu söyledi ve “Hepsi neredeyse 11 ay hayatta kaldıktan sonra son birkaç gün içinde öldürüldü” dedi.

Tel Aviv’de toplanan bu devasa kitleyi dağıtmak için İsrail askerleri saldırdı ve çok sayıda kişiyi de işkence ile gözaltına aldı.

Gelişmeler üzerine İsrail'in en büyük işçi sendikası Histadrut, 2 Eylül Pazartesi günü için genel grev çağrısı yaparak, iktidara esir takası ve ateşkes için daha fazla baskı yapılmasını istedi.

İsrail'in Histadrut sendikasının başkanı Arnon Bar-David tüm işçileri greve katılmaya çağırdı ve Ben Gurion ana havaalanının Pazartesi sabahından itibaren kapatılacağını söyledi. Bu, 7 Ekim’den bu yana düzenlenen ilk genel grev oldu.

Histadrut Sendikası yaptığı açıklamada, “Tutsakların terk edilmesini durdurmalıyız... Sadece bizim müdahalemizin sarsılması gerekenleri sarsabileceği sonucuna vardık” dedi.

Grev bankacılık, sağlık hizmetleri ve İsrail'in ana havalimanı da dahil olmak üzere ekonominin önemli sektörleri sekteye uğrattı.

Kudüs’te de binlerce kişi Başbakan Binyamin Netanyahu'nun evinin önünde toplandı. Likud Partisi’nin genel merkezinin önünde yapılan protestolarda da çatışmalar yaşandı ve onlarca kişi tutuklandı.

Buna karşılık, 200 üst düzey iş dünyası liderini temsil eden İsrail İş Forumu, protestoları desteklemek üzere acil bir toplantı planladı. Forum, mahkumların ailelerinin yanında yer aldığını açıklayarak halkı sessiz kalmamaya çağırdı. 1 Eylül günü “Binlerce kişi sokaklara dökülürse grev ihtimali artar” diyen patronlar da grevi “hizada” tutmak için destekleyeceklerini söylediler.

Gazze'de halen 100'den fazla İsrailli ve yabancı esir bulunuyor. Ancak bunların yaklaşık üçte birinin rejimin saldırılarında öldüğü biliniyor, diğerlerinin akıbeti ise hala bilinmiyor. Bu süreçte yaklaşık 40.700 kişi öldürüldü ve 94.000'den fazla kişi de yaralandı.

İsraillilerin grevi, mahkeme tarafından yasaklanmasına rağmen devam ediyor.